herşeyi paylaşmaktır. ona çok kızıp, sonra dayanamayıp gidip özür dilemek, sevmek, öpüp koklamaktır. ona sadece kendisinin kızabilmesine izin vermektir. başkalarından ölümüne sakınıp, korumaktır. şaklabanlıklarına gülüp, her öğretilen yeni şey için kendinle biraz daha gurur duymaktır. birlikte alışveriş merkezine gidip, oranın altını üstüne getirip kaçmaktır. kimi zaman anne kızınca suçu üstüne almaktır. para vermek, ufak şeylerle mutlu olabildiğini görmektir. zor ama harika bişeydir abla olmak. kardeş kızsa, daha da harika olur. birlikte partiler verirsiniz. makyaj ve saç denemelerini onun üstünde yapıp, bir sabah uyandığınızda karşınızda yeni aldığınız topukluları giymiş tepinirken görünce çığlık atmaktır. herşeye rağmen çok güzeldir.
keşke hep küçük kalsa. büyüdükçe uzaklaşmayız, hayatın aramızı açmasına izin vermeyiz umarım.
hasta olduğunda ateşini ölçmeden uyuyamazsınız,
yemeğini yemediğinde başında beklersiniz,
bir yere gittiğinizde elini bırakmazsınız,
düştüğünde yaralarını sararsınız,
kaybolduğunda ağlarsınız,
çalışan anne eziyeti yüzünden arada 17 yaş olan küçük kız kardeşe annelik yapmaktır.
eline aldığı tüm materyallerle kendine verebileceği zararlardan 200 bölümlük korku dizisi yada 20 roman çıkartabilirim.
anneliğin provasıdır. minik kardeşe yürümeyi öğretmeye çalışmak, onun ilk paytak adımlarına şahitlik edip daha beş yaşında olmana rağmen kendini anne gibi hissetmendir. anne iş yerindeyken, minik kardeş ağlayınca sussun diye türlü şaklabanlıklar yapmaktır. o okula başlayınca ona düz çizgiler, çapraz çizgiler çizdirmek ve o başardığında yüzünde beliren sevinç ifadesini görünce kalbin mutluluktan kocaman olup patlayacak gibi olmasıdır. 9 yaşında, peşinden koşan kızlardan kurtulmak isteyip size geldiğinde o kızlara ' hadi fıstıklar, yusuf ders çalışacak rahatsız etmezseniz sevinirim.' deme yetkisini kendinde bulmaktır. 13 yaşında kız arkadaşıyla sinemaya gitmek için paraya ihtiyacı olduğunda ona cepteki bütün harçlığı vermektir. ve minik kardeş 15 yaşına gelip dalyan gibi bir genç olduğunda, koluna girip çarşı pazar gezmek, kendisini süzen kızlara da 'ayık olun kızlar, hadi başka kapıya' bakışı atabilmektir.
kardeşi doğduğunda onu kucağına alıp o mis kokusunu duyduğu an ona hayran olmaktır.kız kardeşine kıyamayıp tüm ev işlerini kendisi yapmak, doğumlarından itibaren kardeşleriyle ilgilenip onlara annelik yapmaktır. bebek kardeşini ağlarken susturmaya çalışıp susturamadığı zaman çaresiz kalıp ağlamaktır. ağlayan kardeşini susturabilmek için saçma sapan yöntemler geliştirmek, şekilden şekle girmektir.kendine alamadığı şeyleri ona almaya çalışmak, kendi yaşadığı sıkıntıları o yaşamasın diye çırpınmaktır. bir şeye ihtiyacı olduğunda cepteki son parayı vermektir, eksiklerini tamamlayabilmek için elinden geleni yapmaktır.anne çalışıyor ise kardeşlerinin ikinci annesi olmaktır.
abla kişisi eve sonradan gelir. girer mutfağa yemek yer. o sırada kardeş bağırır. 'len yemek mi yiyon' evet. kardeşten cevap gelmez. tam bu başlığı okurken kapınız çalınır. - elif yicen mi abam sana yemek getirdim.
hayatının tüm evresinde ve kendinden küçük herkese abla olmaktır. artık üstünüze yapışmış bir etikettir ablalık. herkes size "abla" der ve size dokunmaz bu. zaten ablasınızdır, bunda garipseyecek bir şey yoktur.
güzel bir şeydir abla olmak, akıl danışılması, fikir sorulması, saygı gösterilmesi, sözünüzün ve nazınızın geçmesi...
yemek yemeyeceğiniz halde "ablam yerse bende yerim" dediği için kardeşiniz yemek yesin diye patlayana kadar yemek yemiş olmanıza rağmen akşam gene yemektir.
biraz ırın kırın etti diye cebinde kalan son parayı yollamaktır. yaptığı tüm salaklıklara, tüm tembelliğine rağmen bebekliğini hatırlayıp gülümseyebilmektir. ilk aşkını hayretler içerisinde izleyip, ilk aldatılışına olan kızgınlığını dizginleyebilmektir. ayrı şehirlerde gökyüzüne bakarak telefonda birlikte içmek, aynı şehirlerde yüzünü bile görmeden günler geçirmektir. tüm bildiklerini öğretirken ondan öğreneceğin ne kadar çok şey olduğunu görmektir.
belki de bir erkekten görülecek en gerçek sevgiyi görmektir.
örnek olmaktır. arada harçlık verip * o sevinci görünce mutlu olmaktır. arada kendi işinizi yaptırıp " hak et biraz." deyip böbürlenmektir. velhasıl güzeldir. kardeş candır.
Abla Olmak!
Onun adına endişelenmektir çoğu zaman.
Büyük olduğunuz için bazen her şeyi ben bilirimciliktir.
Beni dinlesin, dediğimi yapsın, hatalardan uzak dursun diye düşünmektir bazen.
Hayatına müdahale edebilme hakkını kendinde görmektir.
Beraber büyüdüyseniz her şeyini bilmenin gerekliliğini düşünmektir.
küçüğünüzdür o.
Büyüdü, artık ''sanane'' diyebiliyorsa...
Bunu anlayıp, gülümsemektir abla olmak!
Yanlışlarınızı yüzünüze çarpıp, gerçeği söylediğinde kızmamaktır.
Haklı belki diye düşünmektir.
Fırsat vermektir çoğu zaman birbirinizi hırpalamanıza!
Sıra ona geldi belki de...
O da büyüdü diyebilmektir.
en güzel şeydir belkide..
ilk annelik sevgisi belkide ablalıkla tadılır. ilk fedakarlıklar ablalıkla başlar.
bazen ona anneden daha yakın olmaktır. bir gün gelip onunla aynı evi paylaşmadığını düşünmek gözlerde buğuya sebep olur
ablalık güzeldir güzel...
'annem gibi değilsin ona herseyi anlatıyorum ama sıçmıyo ağzıma. babam gibi de değilsin ona anlatmıyorum yakalayınca sıçıyo. arkadasım gibi hic değilsin onlarla bile böyle açık konusamiyorum. ablam gibi değil de kendim gibisin lan. her bi bokumu biliyosun yeri gelince de sıcıyosun ağzıma. hem sözünü geçiriyor hemde kendine daha bi bağlıyosun, sevdiriyosun serefsiz.' kardeşimin gözünden abla tasviridir. abla olmak suana kadar tatdığım en güzel duygu. belki ileride yerini annelik alır.
paraya kıyıp kardeşinin doğum günü olduğundan mütevellit 1 şişe bombay sapphire cin alabilmektir. kendime alacak olsam o parayı vermek gözüme gelir, ancak kardeş olunca yeterki mutlu olsun diyor insan.
yeri geldiğinde kavga etmeye arkadaş yeri geldiğinde sorunların paylaşıldığı tavsiye alınan bir büyük olmaktır. birinin incinmesinden korkmayı öğretir insana. annelik hislerinin ilk ortaya çıkmasıdır sanırım.
güzel bir duygudur. kardeşini her şeyden koruma iç güdüsü oluşur ister istemez. ona bir şey olmasını istemez. kendisi kızar eder ama başkasının kızmasına dayanamaz. izin vermez de buna. kavga da eder bazen ama sonra da çok vicdan azabı çeker abla dediğin.