televizyon anca hocanın kasetlerini seyretmek için kullanılır.
maklubeyle karın doyurulur.
çayın yanına ülker ikram yenir.
müziğin m si bile dinlenmez.
abilerin genel giriş cümlesi şudur ; " bize de zamanında abilik yaptılar biz de görevimizi yerine getiriyoruz ". vermek istedikleri mesaj gayet açık , sen de aynısını ya-pa-cak-sın.
anlayamadıgim sanki orda kalmak askerlik gibi zorunluymus gibi namaz kilmam nefret ederim falan diyor arkadaşlar.
kardeşim siktirip git başka yerde kal o halde.
ah keşke bi daha kalsakda çeksek dediğimiz tatlı zulümlerdir.
bir kaç çift çorabı iç içe geçirerek yapılan maçlar ve
halı saha maçında ''abi bomboştum neden vermedin'' dediğinizde;
''kusura bakma mübarek şeytana uydum da vurdum'' türünden savunmalarına sessiz kalışlar.
gençliğin her türlü kötü alışkanlık ve bağımlılıktan çekilen zulümden daha kötüdür. beyninizi yok ederler. dikkat edin. bunları tipinden, konuşmasından rahatlıkla tanımlayabilirsiniz. abiler yada ablalarla karşılaştığınızda, "selamün aleyküm" diyerek ortamdan sessizce ve tebessüm ile uzaklaşın, dikkatli olun yapıştılar mı bırakmazlar. gazanız mübarek olsun gençler.
lisede yanlışlıkla atılan bir adım yüzünden üniversite hayatı boyunca aramaları yeterli bir zulümdür herhalde. numaralarını engelliyorsun başka numaradan arıyorlar. numara değiştiriyorsun nereden buluyorlarsa bulup yine arıyorlar. korku filmi gibiydi sözlük. çok korktum.
Kenar köşe apartmanlarda ihtiyaca göre yada gerilla sayısına gore buyuklukte daireler vardır. Öglen mercimek çorbası banko yemek sonrası çay sohbet bi hoca gelir empozeye başlar hu çekilir. Namaz kılınır ders calıs dua ezberle kuran oku duvardaki kabe resimleri ogh kuscam heralde.
fem dershaneleri'nin çemberlitaş şubesi'ne, "en verimli dershane ve şube" olduğu gerekçesiyle 1 sene gidip-geldikten sonra tercihlerin sonuçları geldi ve yol göründü konya'ya. ne derler bilirsiniz "gez dünyayı, gör konya'yı" bok yemişler afedersiniz; ayrı mesele.
bir yandan okula kayıt için konya'ya gitmek ve bir yandan da kendi imkânları ile ev arkadaşı bulmak gayretinde olan şahsımı dershanedeki rehberlik hocası(yanlış anlamayınız her gördüğünde "zaman" ve "sızıntı" adlı mecmualara üye yapmaya çalışırdı, öyle bir danışmanlık hizmeti verirdi ama hoşsohbetti öte yandan) aramış, tebrik etmiş ve aramızda;
- poisonx, gel bizim evlerimizde kal. para-pul istemez ve senin saçınla-sakalınla rahatça kalabileceğin bir ev olacağına seni temin ederim.
+ teşekkürler hocam fakat ben kalacağım yeri ayarladım.
- bak poisonx, gelip kal bi. eğer aklına yatmazsa bana bile danışmadan çık, git.
+ hoca sağol ama düşünmüyorum. hem öyle para-pul vermeden kalınacak yerler de çok aklıma yatmıyor ki benim.
- tamam parasıyla kal o zaman ama sadece bir dene hatırım için.
+ peki hocam.
gidilir eve arkadaş tam anlamıyla ilk tepki odur ki "öhhh heamınagoyum"...
ulan alt tarafı 2+1 evde 9 tane sap karşılar mı bir adamı? üniversite hayatı için reva görülen bu mudur? "çok feyzli" demiş şükrü hoca benim için de bi "karşılama sohbeti" organize etmişler...
"eyvallah da kafamda fillerin çiftleşmesi var, uzanıp onlara eşlik edeceğim."
diyerek ifade ettim yorgunluk hâlimi, bozuldular garip ve aralardan "cıks cıks" efektleri de eşlik ediyordu şahsıma. derken bir "duş almak" fikri hazıl oldu şahsımda "ihlas elektrikli şofben" ile bu eylemi gerçekleştirmek için banyoya attım kendimi ama su, bildiğin gitmiyordu küvetten. küvetin kenarlarına basarak belki de ömrümün en garip duşlarından birini aldım(daha garipleri de olmadı değil ama bu, kendi alanında en garibi).
velhasılı abilerde çekilen en feci zulüm budur lan işte.
evde ilk gece dışında hiç kalmadım ve eşyalarımı da 1 ay sonunda toplayıp gittim. sonra şükrü hoca arayıp "hiç mi hatrım yok" falan demeye de çalıştı ama daha önce açık çek aldığım için bu konuda suratına kapadım telefonu.