Necip fazil kisakürek' in, kendisi icin nasipsiz pezevenk yakistirmasi yaptigi (umarim yanlis hatirlamiyorumdur) zat.
Zira Nacip fazil ve abidin dino birlikte Abdulhakim Arvasihazretlerinin yanina giderler. bu vakitten sonra nacip fazil sürekli gidip gelmeye ve feyz almaya baslamistir. fakat abidin dino bir daha gelmemis ve kendi bildigi yoldan devam etmistir. necip fazil'in bu yakistirmasi da ona atfendir.
çizdikleri 24 kasım'dan itibaren sabancı müzesi'nde sergilenmeye başlanan ressam. sergide nazım hikmet ve yaşar kemal'in romanları için çizdiği resimlerin yanı sıra, degilerde yer alan yazıları ve arkadaşlarıyla çektirdiği fotoğrafları da yer almaktadır. meşhur el ve ayak resimleri de serginin büyük kısmını kaplamaktadır.
Günün birinde, durup dururken haşarı küçük Nâzım bir cam kıracak olmuş.
'Neden kırdın bu camı?' sorusuna çocuğun karşılığı aydınlatıcı :
'Camdan bir uçak yapmak için!'
Belki yeni bir şiir türünün başlangıcı sayılabilirdi bu söz. Çok sonra Bursa Hapishanesi'ne 'Taş tayyare' adını koyacaktı tutuklu şair. Acayip bir ilişkisi olacaktı Nâzım'ın uçaklarla. Pekin'de geçirdiği 'enfarktüs' krizi üstüne apar topar Moskova'ya dönüş serüveni örneğin...
Havana'ya uçuşu bir sevinç olmuştu, ona karşılık Tanganika'ya uçuşta yüreği çok ağrımıştı. Ve elbette oralara kadar gitmesi kesinlikle doğru değildi. Hangi sersem bu yolculuğu istemişti Nâzım'dan? Lübnan'a giderken uçak Türkiye toprakları üzerinden geçmişti, öylesine yüksekten ki, türkiye boz bir kilime benziyordu.
Kederli kederli anlatmıştı Nâzım uçak lombozundan memleket manzaralarını seyredişini. Aşkla seyretmişti bozkırları, dağları, ırmakları, ovaları son kez. *
acılarla boğuşurken ölüme dair hastanede tuttuğu notlardan bazıları şöyledir:
"yere ayak basmanın baş döndürücü zorluğu
bir yudum su kadar önemli bir şey var mı?
zil,gelen giden yok.
nefes gittikçe daralıyor.
bakış,gördüğüm ne ki?
yatak,kurşun bir kalıp
...
damla damla serum.bunca acı suyun ne işi var kanımın içinde?
...
yerleri silen iki kadın arasında bir konuşmadan anlıyorum,
kendi sancılarına çare olacak bir üfürükçüye gideceklermiş
akşam.aynı maksatla hastaneye gelmişim ben.
arada bir yanılgı mı var?aldanan kim?
ölüm havası,ölüm hevesi.
ölüme ortak çıkmak.
ölüm mü?
ne buluş!
...
doğduğum gün çoktan ölmüşüm.
öldüğüm gün çoktan doğmuşum.
bu konuda tecrübeliyim.doğmadan önceki yokluğum,ölümümden
sonraki yokluğum kadar sonsuza dek sürmüştü.önceki ve
sonraki yokluk kavramına ulaşmak.ikisi bir yerde bitişiyor mu
yoksa?
ressam, heykeltraş, düşünür, yazar sanat adamı..toplumsal yeni gercekciler grubundan olan büyük sanatcı bir dönem siyasi fikirleri nedeniyle istanbuldan uzaklaştırılmış, güney dogu anadoluya yerleşmiştir.bu dönemde yaptıgı resimlerde köy yaşamını işleme fırsatı bulmuştur..
1952de parise yerleşen sanatcı, 1993 yılında yine pariste ölmüştür...
arif dinonun kardeşi.üçüncü kardeş de ali dinodur.aile boyu ressam ve karikatüristtirler.hatta halasının oğlu sedat nuri ileri de ressam ve karikatüristtir.genetik bi yanı var mıdır merak ederim
1913 yılında doğan Abidin Dino, Robert Kolej'deki öğrenimini yarıda bırakıp, ağabeyi Arif Dino'nun desteğiyle resim, karikatür ve yazı alanında kendini geliştirmeye başladı. ilk desen ve yazıları 1931 yılında Artist dergisinde yayınlandı. D grubunun kurucuları arasında yer aldı. Önce SSCB, sonra da Paris'te ressam ve dekoratör olarak film çekim çalışmalarında bulundu.
Türkiye'ye dönüşünde çeşitli dergilerde çizgi ve yazılarıyla halktan yana, gerçekçi bir sanat görüşünü savundu. Çizgi ve desenlerin ön plana çıktığı resimlerinde işçi ve köylü tiplerini özgün bir üslupla işledi. Başlangıçta Picasso'nun etkisinde kalan sanatçı, daha sonraları yapıtlarında özgün ve yerel bir senteze ulaşmıştır
yakın arkadaş olduğu nazım hikmet üzerine yazılar, nazım hikmet'in kendisine yazmış olduğu mektuplar ve bu mektuplarda gönderdiği şiirleri içeren nazım üstüne isimli bir kitabı vardır.