dost canlısı olan şahane bi yazardır kendisi. özgürlüğü benimseyen kişiliği ile beğenimi kazanmıştır. adaleti savunan demokratik bir hayat felsefesine sahip. yarınlarımıza umutla ve güvenle bakabilmemizi sağlıyor bu idealist kardeşimiz. laik devlet anlayışının en büyük savunucusu olduğundan şüphem yok.
bu nicki neremden uydurduğumu anlatayım; yıllar önce bir site vardı, isminizin diğer dillerde karşılığını çıkaran ilginç bir site. irlandaca* ismimin karşılığı abhartach lynch çıkmıştı. * bu ismi herhangi bir yerde kullanma gibi bir düşüncem de yoktu. sanırım o sırada uludağ sözlük'e üye olacaktım ve normalde forumlarda kullandığım nick daha önce alınmıştı. aklıma bu geldi ve bu isimle üye oldum. okunuşunu biliyorum desem yalan olur ama kendi şivemle "abartah linc" şeklinde telaffuz ediyorum. doğru olup olmaması da umrumda değil. ama olur da bir gün sözlük zirvesine katılırsam, kendimi tanıtmakta zorluk çekebilirim.
böyle işte. bir zevksiz entrymin daha sonuna geldik. *
didier drogba'yı zlatan ibrahimoviç'ten daha iyi bir forvet olarak gören yazar.gittiği her takımda şampiyon olan ve gittiği her takımda başarılı olan ben miyim ?
ama şunu kabul etmeliyim ki didier drogba türkiye şartlarında büyük forvettir , her anlamda**.
bir kaç entrysini görüp kızdıgım nedir bu robert pattinson nefreti anlam veremedigim yazardır kendisi. nerde robert'ı karalayan bir entry olsa yazar altından cıkmaktadır..
ancak 2 gündür entry'leriyle gülümsettigi için affettigim yazardır..*
bu entry'le de gönlüme taht kurmu$tur..
başlığına yazdığım entryi kendi isteği üzerine editlerken dün gece saat 2 sularında başlığının 51. entrysinde dahiliye stajı sınavına 6 gün kaldığını kendi yazdıklarından öğrendiğim chelsea taraftarı takımdaşım. o entry bir nur gibi yükselip gelmiş sol frame'e ve ben neyi unuttuğumu hatırladım, kendisine dahiliye stajı sınavına 5 gün kala sonsuz başarılar dilerim.
en güzel şekilde sınavı atlatıp, x gün önce dahiliye sınavını atlatmış pek bi mutlu yazar olarak sözlüğe dönmesini diliyoruz. (diliyoruz derken, ben ve içimdeki diğer deliler)
5 gün önce serçe parmağına yolda yürürken kuş pislemiş, bu sırada ulan piyango bana mı vuracak acaba deyip gereksiz bir umuda kapılıp bir kaç dakikalığına düşünmüş ama bilet almamış, bu olaydan 2 gün sonra da klasöründeki fotokopinin sağ alt köşesine tekrar kuş pislemiş, lan bela mısınız başıma almıyorum bilet milet diye söylene söylene fotokopisini sol cebinden çıkardığı peçete ile silmiş, dün de bir kafenin dışarıdaki masalarından birinde otururken masasına bir kuş daha pislemiş, töbe töbe deyip her üç kuşa da birlikte kalayı basmış, arkadaş ya hepsi aynı kuş ve bunun bana garezi var, ya da talih kuşları başımda dolanıyor ve piyangodan amorti çıkabilir diye düşündükten sonra bugün itibariyle bir çeyrek bilet almış, tanıdığı insanlar içinde kendisini de sayarsak en şanssız bireylerden biri olan, ya çıkarsa sevdasına kapılmamasına rağmen içinde her zaman taşıdığı ufak umutlarından birini bu olay için de taşımaya başlamış yazar. utanmadan çekinmeden hadi ordan seksi diyebilirsiniz.
henüz hiç bir dişiye aşık olmamış yazar. * vakti geldiğinde olur elbet.
--- --- --- ---
Yine antik yalnızlıklar düşüyor bahtıma bu kentin, bu geceye yüz tutan saatlerinde...
Yine birazdan koridorlar açılacak içimde, ben oradan ateş ülkesine kapılar açıp, köprüler kuracağım...
Darağaçlarında sallandıracağım göz bebeklerimi...
Kulaklarımı ve dilimi linç ettireceğim kalabalık meydanların münzevi yalnızlığında...
Kendimi aşkın başkentine salacağım, senin kirpiklerinin deltasında saklayacağım,...
Yani yok olacağım...
Yani solacağım,
Yani ateşlerle dolacağım...
Ve yine kimse bilmeyecek benim neden siyahlar giydiğimi, neden soylu bir duruşla sorgusuz ve soysuzca ağladığımı...
Kimse bilmeyecek ağzımdan kızıl kanların neden aktığını...
Kendimin ellerinden tutacağım yine, bana acıyan kentsoylu varsıl bakışlar üzerime üzerime yürüdüğünde...
Yine sen geleceksin dilimin ucuna...adının kurtuluş olduğunu bilsem de kalbimi bilinmezliğe adayacağım yine...
Susacağım...
Adın gibi, adam gibi susacağım...
Kasırgalarla, depremlerle, volkanlarla konuşacağım...
Ve taşlar,
Ve tüfekler,
Ve tanklar yönelecek üzerime...
Pankartlar açılacak, sloganlar atılacak sonra...
Öfkelerin sinesinde, nefretler rüzgar halinde değecek ateşten tenime...
Yanacağım belki...
Belki yakacağım...
Ama ey sevgili, kararmış dudaklarımdan adın değil, aşkın dökülecek...
Ve görecek herkes kızılın en yoğununu, susacaklar..
Ben ölümümle konuşacağım çünkü...
Çünkü benim ölümüm bir yeniden doğuştur.
Ben aşkınla ölüp, adınla yeniden dirileceğim...