Hitler hayranı olacak kadar sapıtan, bir ülkücü safında, bir yobaz safında dolaşan, yobaz saflarına katılınca ülkücülere veriştiren, iyi şair olmakla beraber küfürbaz ve de insanlık düşmanı bir yobazdı.
Hayır mesele sağcı olması değil, hatta yobaz olması bile değil, çomar olması.. Bunun köşe yazılarını bilen bilir...
Şair de insandır, o görüşte olur, bu görüşte olur, kızdı mı söver de ama hepsinin bir ayarı, şair kimliğine zarar vermeyen bir seviyesi olmalıdır.
Kendilerine en düşman olanlar bile nazım'ın, Atilla ilhan'ın ve hatta küfürbazlığı herkesçe bilinen can yücel'in yazdıklarına, söylediklerine bir baksın. Bunun düştüğü çukurlara yaklaşacak bir sözlerini bulamazlar.
Sağcılar içinde Necmettin erbakan gibi seviyesini koruyabilen insan bulmak çok zor. O konuda özdemir ince'nin bir izahı vardı ama bende kalsın, nedendir niyedir sağcılar izah etsin edebilecek halleri varsa..
2012 yılında vefat etmiş daha çok Mihriban şiiriyle tanıdığımız şair.Bugün hayatına bakarken kızına kavuşamadığı aşkı Mihriban ın adını koymuş.içim acıdı fark edince .Aşk bu olsa gerek nasıl şiir yazdırmış ve kızına adını verdirmiş.Ruhu şad olsun.
--spoiler--
+ mihriban'ı bir daha göreceğinize inanıyor musunuz?
-bilmiyorum. Görmek de istemiyorum. Değişmiştir şimdi. Ben o'nun nazarında değiştim, o benim nazarımda değişti. Niye görelim? Öyle kalsın ya. insanların gönülde kalması, gözde kalmasından iyidir.
--spoiler--
2012 yılında, rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmış, 46 günlük mücadelenin ardından hayatını kaybetmişti. dün de eşi Pakize Karakoç hayatını kaybetmiş.
27 Mayıs Darbesi, zinde güçler, demokrasi maskaralığı ve haksızlıklar hiciv şiirlerini besledi. 30’a yakın mahkemeye verildi.(1932, Kahramanmaraş – 7 Haziran 2012, Ankara)
dosta doğru der anadolu sevgisini anlatır, incitme, ayıp olur der sonra bir de unutursun Mihribanım dedi mi hüzün çöker herbir yanına. 7 haziran 2012 de Allah'a kavuşmuştur mekanı cennet olsun.
mihriban şiirini yaşadığı şehirdeki güzel bir kadına yazmıştır. kendisine mektup yazan kadına ''bende ona mektup yazamam ya'' demiş ve şehirde çıkan yerel bir gazeteye şiir yazarak mihriban adlı kadına cevap vermiştir. mihriban adlı şiir aslında 3 ayrı bölümden oluşur ve son bölümü popüler kültür tarafından bilinenidir.
Dua
senin ak alnından gök gözlerinden
önce dallar sonra yapraklar öpsün
eğilsin yıldızlar tutsun elinden
gecelerden sonra şafaklar öpsün
aşk diyorlar en mukaddes hayale
ve sen de düşesin o sensuz hale
hazdan dudakların olsun bir lale
güller, karanfiller, zambaklar öpsün
sen de kemal bulmuş renk, şekil, biçim
yaşamanın özsuyusun bir içim
olanca suların sağlığı için
seni her gün göller, ırmaklar öpsün.
kumral saçlarında nisan yağmuru
yazın ak yüzünden gölgenin moru
ağzından en serin, hemde en duru
kayalardan akan kaynaklar öpsün.
çimenler okşasın ayaklarını
çiçekler koklasın parmaklarını
ben öpmeden önce yanaklarını
varsın teller, tüller, duvaklar öpsün.
kıskançlık çakılı kazıktır serde
bölünsün bu rüya en tatlı yerde
seni canlı kullar öpmesinler de
kefenler sarılsın, topraklar öpsün.
Yıllar yirmi olsa da, otuz olsa da
Yollar kar, çamur olsa da, buz olsa da
Bedenim yorgun, aç ve susuz olsa da
Bir gün yalın ayak, terli gömlekle
- Gelirim, beni bekle
Belki yakında olur, belki de uzak
Sırtımda hatıralar, saçlarımda ak
Gün, tarih bilemiyorum amma, muhakkak
Bitmeyen bir azim, sabır ve emekle
- Gelirim, beni bekle
Unutmam mümkün değil, unutur sanma
'Gelmez' diyen olursa sakın inanma
Umutlarını kaybetme ha zamanla
Geç kaldı diyerek gam çekme
- Gelirim, beni bekle
Sıcak bir yaz akşamında olabilir
Sarı bir güz akşamında olabilir
Kışın beyaz akşamında olabilir
Ellerinde bir top mavi çiçekle
- Gelirim, beni bekle
Cümle köprüleri sel alsa da tek, tek
Söz vermişim bir kere engel ne demek
Başı karlı, kara dağlardan geçerek
Azığım bir tas su, bir dürüm ekmekle
- Gelirim, beni bekle
Vermese de kaybolan gençliğimiz
Ayıran bir gün kavuşturacak bizi
Ve içimde sevgilerin en temizi
Seninle dolu, arı, duru bir yürekle
- Gelirim, beni bekle
Türk tarihini mükemmel bir şekilde özetleyen şiiri yazmış şairdir. Allah rahmet eylesin.
Vur Emri
Bir haber dolaşır semada pulpul;
Kılınçlar bilensin akın var Çin'e.
Yiğitler at sürer düşman içine;
Tarihe hükmeden bir ses duyulur:
- Vur! TÜRKLÜK aşkına vur!
Yüklenir bir ülke oymak ve avul,
Sel olur ordular, batıya akar.
Uçar elden-ele bozkurtlu bayraklar.
Emreder bir başbuğ, sade ve vakur:
- Vur! BAYRAK aşkına vur!
Karışır top sesi, nal sesi, davul..
Çağdan çağa çığır açar gemiler.
Bir hâkan atını denize sürer
Ve der ki;"Yıkılsın Bizans'ı koruyan sur,";
- Vur! FETiH aşkına vur!
Parçalanmak istenir bir ülke, Anadolu'dur:
Şahlanır bir anda bin yıllık hınçlar;
Eser poyraz poyraz eğri kılınçlar,
Kütahya düzünde kelle savrulur...
- Vur! TOPRAK aşkına vur!
Ya... işte tarihin böyledir oğul!
Geçmişten hız alsın geleceğin de..
Göster Türklüğünü tunç bileğinle!
Bu dine, bu ırka ve bu toprağa
Sataşmak isterse herhangi gavur:
- Vur! ALLAH aşkına vur!
Ben Milletim uğruna adamışım kendimi
Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir.
Zulüm Azrail olsa, hep Hakk'ı tutacağım
Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.
mısralarını yazabilecek kadar da hissiyatlı birisiydi. şimdi de o güzel addettiği ölümü yaşadı. ne denilebilinir ki? doğruları ile yanlışları ile.. allah rahmet eylesin...