Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, şemdinli iddianamesinden Yaşar Büyükanıt hakkında da iddialar sıralayınca, sen nasıl olur bizim 'laik' devletimizin müstakbel genelkurmay başkanı hakkında iddianame yazarsın denilerek, görevinden şutlanmış şahıs. ferhat sarıkaya yı neden mi tanıttım?? çünkü eğer abdurrahman yalçınkaya da görevinden sutlanırsa nasıl bir çifte standart olduğunu görün istedim ülkemde. ferhat sarıkaya'ya gelince hukuk, abdurrahman yalçınkaya'ya gelince akp hükümetinin kadrolaşması.
cumhuriyet başsavcısı, global krizin türkiye'de renk vermesine kıvılcım olan hukuk adamı. akp'ye hakkında açtığı kapatma davası ile sunduğu iddaanemedeki eksik tarih ve sosyoloji bilgisi ile şaşırtmış, hayretler içine düşürmüş kişi.
zira sayın savcı iddanamesinde tarihsel skolastik düşünce kalıplarının ne olduğunu anlamadan cümleler kurmuş, bu topraklarda hiçbir zaman yer almamış ortaçağ zihniyetine değinmiştir. islam tarihinde ruhban sınıfı olmadığı için bu bağlamda engizisyondan yada orta çağ karanlığından bahsetmekte mümkün değildir.
--spoiler--
Dün önemli bir uluslararası finans kuruluşunun Londra'daki bir yetkilisiyle konuşuyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılması istemiyle açılan davanın Türkiye'ye yatırım yapanlar için bardağı taşıran damla olduğunu söylüyor. "Türkiye patladı, bazı çok büyük fonlar dahil, herkes Türkiye'den çıkmak istiyor, yüz milyonlarca dolarlık satış talebi var önümde" diyor. Türkiye'nin yakın geleceğini hiç de iyi görmüyor.
Türkiye büyüyen dış açığıyla zaten dikkat çekiyordu ve aşırı değerlenmiş Türk lirası küresel sistemdeki en zayıf halkalardan biriydi. YTL'nin değerinin bu güne dek korunabilmesi ise yüksek getirinin yanı sıra Türkiye'nin kendine özgü koşullarına bağlanıyordu. Şimdi bu "kendine özgü koşullar", 21 Şubat 2001'de olduğu gibi, Türkiye'nin aleyhine işleyecek ve Türkiye'den para kaçışını körükleyebilecek.
Bunun sonucunda Türk lirasının nereye gideceğini ve ekonominin nasıl etkileneceğini göreceğiz.
Tehlikeli bir döneme girildi
Bu noktadan sonra Türkiye'deki her gelişme çok daha yakından izlenecek ve öncelikle olumsuz faktörleri görme eğilimi artacak. Türkiye'nin dış kredi notunun yükselebileceği yolunda bir beklenti yaratma çabasında olanlar ise şimdi notun düşürülmemesi için dua etmek zorunda kalacak.
Türkiye'nin dış dünyadaki riskini tırmandıran gelişmelerin, küresel finans sistemindeki derin krizin zirveye tırmandığı bir noktada gündeme gelmesi de ürkütücü bir faktör. ABD banka sistemindeki çöküşün bundan sonra nelere yol açacağını, yeni kurbanların kimler olacağını kimse bilmiyor. Küresel sistemdeki bütün bankaların bu büyük depremden etkilenmesi söz konusu. Küresel kredi havuzundaki her damlanın kıymete bineceği bir döneme giriyoruz.
Bu ortamda, büyük ölçüde dış kaynak girişiyle dönen Türkiye ekonomisinin zorlanması zaten gündemdeydi. Şu ya da bu hesapla siyasal istikrarsızlık riskini göze alanlar bunu ne kadar hesaba kattı bilmiyorum ama çok tehlikeli bir döneme girdiğimiz açık.
--spoiler--
tamamını okumak istemeyenler için bazı cümleleri değerlendirirsek, "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılması istemiyle açılan davanın Türkiye'ye yatırım yapanlar için bardağı taşıran damla olduğunu söylüyor." peki bu bardağı dolduran kim? hani tek bir damla taşırmış da, bardağı dolduran kim arkadaş? "Türkiye'nin yakın geleceğini hiç de iyi görmüyor. Türkiye büyüyen dış açığıyla zaten dikkat çekiyordu ve aşırı değerlenmiş Türk lirası küresel sistemdeki en zayıf halkalardan biriydi. YTL'nin değerinin bu güne dek korunabilmesi ise yüksek getirinin yanı sıra Türkiye'nin kendine özgü koşullarına bağlanıyordu. Şimdi bu "kendine özgü koşullar", 21 Şubat 2001'de olduğu gibi, Türkiye'nin aleyhine işleyecek ve Türkiye'den para kaçışını körükleyebilecek." bu dış ticaret açığına bağlı ekonomik politika izleyen, aşırı değerli türk lirası politikası izleyen kimdir sorması ayıp olmasın? "Bu ortamda, büyük ölçüde dış kaynak girişiyle dönen Türkiye ekonomisinin zorlanması zaten gündemdeydi." bakın önemli bir kelime "zaten". bu kelimenin anlamını biliyorsunuzdur zaten...
11 eylül'den sonra dünyadaki likidite bolluğundan tüm dünya ekonomilerinin büyüyüp, akp'nin türkiye'deki kağıt üzerindeki büyümeyi kendine mal etmesi, mortgage krizinden sonra dünyada ekonomik göstergeler ne durumdan ne duruma gelmiş, bunları da zaman, vakit, yeni şafak yazmaz değil mi? son 7,5 aylık eksi göstergeleri bu gazeteler yazmaz değil mi? işsizlik artışını yazmaz değil mi?
neyse tanımı yapıp geçelim, akp'nin ekonomiyi dış unsurların kontrolüne bağlamasını göremeyenlerin, borsadaki düşüşü, dövizdeki yükselişi bağladıkları kişidir.
o değil de, ulan bu kapatma davası madem ekonomide bu denli kırılgan bir etki yarattı da, döviz nasıl bugün düşüş eğiliminde, borsa çıkıyor hafif hafif. kapatma davası bu kadar etkili ama etkisi 1 gün sürer. bunlar da garip tabi. kuşlar, ağaçlar, martılar gibi...
görevini herşeye rağmen gercekleştiren tesekkur ve taktirlerimizi hak eden kendisine olan saygı ve sevgilerimizi bir kere daha arttırmış olan başsavcımız.
aslında borsa nın düşmesinde doların çıkmasında(ikisindede dünya birincisiyiz) hiç suçu olmadığını aslında tüm ekonomi aktörlerininde, tüm dünyanın da ,bu kapatmayı gayet doğal ve mantıklı bulduğunu hatta askalsın şeriat geleceği için memnuniyet duyduğunu dünkü çocukların bile bildiği savcıymış.
Ekonomi uzmanlarının, işadamlarının bu davanın ülkenin güvenirliliğini yok ettiğini dış borç fazilerini ve doalrın artmasına neden olacağını söylediğini.almanya başbakanının, amerikan dışişleri bakanlığının, bilimum ab yetkilisinin bu yapılanın laik cemaatin bir darbe girişimi, bir saçmalık, ülkeyi yarın ne olacağı belli olmayan bir muz cumhuriyeti olarak gösteren bir rezalet olduğunu söylediğini düşünüyorsanız elbette yanılıyorsunuz.
Bunların hiçbiri cumhuriyet gazetesi yada doğan medyasında söylenilmiyor dimi.
bazı bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlarca dünkü %7,5'luk borsa düşüşünün ve döviz yükselişinin sebebi olarak görülen yargıtay başsavcısı.
ey, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar! hani ekonomiden çok anlıyorsunuz ya, bana son 7,5 ayda dava öncesine kadar yaklaşık %27 düşen borsa kimin eseri? 2008 ocak başından şubat ortasına kadar yaklaşık %25 değer kaybeden borsa kimin eseri?
hani dünkü %7,5'luk düşüşün sebebi belli! abdurrahman yalçınkaya, hele bir konuşturun ekonomi bilginizi de görelim müthiş değerlendirmelerinizi. son 7,5 ayda borsanın düşmesi ile türkiye'nin kabettiği yaklaşık 650 milyar dolar kimin eseri? dünkü 30 milyar dolar'ın sebebi tamam abdurrahman yalçınkaya da, 650 milyar dolar nerede beyler?
dün -17 mart 2008- dünya piyasalarını bir görün bakalım neler dönmüş? akp yalakalığı ile bilimsellikten uzak "değerlendirme yapıyorum, ne kadar zekiyim" modundaki değerlendirmeler komiğin ötesinde, rezalettir.
başbakanın çalışan nufusun yaşlanmaması için "her ailenin 3 çocuğu olmalı" sözünü , 2003 yılında atatürk havalanında hacı adaylarının beklediği salonda ki tangalı adriana karembaue afişinin üstünün birisi tarafından örtülmesi ve benzeri onlarca müthiş gazete haberiyle ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı ve meclis üyelerini hapse attırmaya çalışan fantastik bir insan.
avro ve dolar ile borçlanan kimselere* çıtırından ufak bir kazık atmıştır, hiçbişi yokken bin ytl artmıştır borcum, düşünüp cuma günü akşam verdiği iddanamenin, pazartesi gününü etkliyeceğini bilmiyor muydu? *
allah'ın kulu olmakla recep tayyip erdoğan'ın kulu olmak arasındaki farkı gayet iyi bilen, recep tayyip erdoğan'ın satın alamadığı adamdır. ayrıca recep tayyip erdoğan ve bülent arınç'ın tüm ilkellikleriyle ve utanmazlıklarıyla tehdit edip hedef gösterdikleri kişidir. bir insanı hedef gösterip sonra demokrasi dilenen zihniyetin aklına şaşarım, bunları destekleyenlerin ise aklından şüphe ederim.
her rejimin kendini koruma refleksi olduğunu kabullenemeyen, kendi istedikleri rejimde insanların ağzını açmaya hakkı olmadığını gizlemeye çalışanların sözde demokrasi adına bu adama yüklenmeleri oldukça iğrençtir, ikiyüzlülüktür. kaldı ki bu adama sataşırken dahi allah'ın adını kullanmaktan dini kullanmaktan zerre çekinmezler.
sevimli ve hafif utangaç gülücük; bu seferde bu başlıkta yakalandım ibneye. eksiliyor efendim durduramıyoruz. kıt beyni kendi fikrini yazmaktan aciz yüklenmiş butonlara koşturuyor. meleğim benim.
bir adam düşünün hiçbir özel yetneği olmayan, bugune kadar yaratıcı, insanlığa katkı yapacak hiçbir fikri yada eylemi olmasın, tamamen memur, emir eri, gözlerini kapayan vazifesini yapan, sabah 9 da akşam 5 çalışsın, lokallerde briç oynamaktan başka bir sosyalitesi olmasın, tanımasanız seyyar satıcı yada kapıcı sanacağınız bir tip düşünün.işte bu tipin aslında kimlğini saklayan bir clark kent bir süper kahraman olacabileceğini, 7 düvelin diz çöktürmeyi başaramadığı bir milleti, dünyanın en büyük ordularının yapmaya cesaret edemediği, en büyük istihbarat örgütlerinin aklına hayaline gelmeyen bir planı olduğunu düşünün.70 milyonluk bir ülkeyi felç edebileceğini, yıkabileceğini, umutsuzluğa sürükleyebilceğini, ülkeyi yöneten cumhurbaşkanı, başbakan, meclis başkanı ve meclis üyelerini hapse atmaya çalışıp ülkeyi cehennem cukuruna sürüklemeye çalışacağını düşünün.
Bu memur zekasıyla tepki çekmemek için bu hamleyi cuma akşamı yapmayı akıl edeceğini ama daha birinci gün itibariyle ülkeye -%8 borsa kaybı(10 milyarlarca dolar değer azalması) ve %5 dolar artışıyla dışborcuna milyarlarca dolar artırabileceğini hayal edinin.Ülkeyi tüm dünyaya muz cumhuriyeti olarak gösterip yabancı sermayeyi kaçıracağını, dış açığı artıracağını, kredibiletimizi düşüreceğini alacağımız borcun faizlerini artırabileceğini düşünün.Hepimizin geleceğini karartabileceğini düşünün.
işte bu 70 milyonluk biyonik adamdır.70 milyon kişi gücünde tek bir adam.
demokrasinin kitabını yazan, suan zülüm altındaki akp liler tarafından parti kapatma yetkisi elinden alınacak olan yargıtay başsavcısı.
sen misin davayı açan,
tarih(!) yazacaklar tarih!
sadece ve sadece anayasada kendisine verilen yetkisini kullanıp, yüzde bilmem kaç ile iktidar olanlara bile haddini bildirecek kişilerin olduğunu bir kez daha hatırlatan, var olası insan.
ekonominin anuna koydu. oysa ne güzel bir gecede milli gelirimiz 2000 dolar artmıştı. yazık oldu yüce akp'nin o kadar uğraşmasına.
işin kötüsü artık milletin kömüre ve nohuta olan ihtiyacı artacak. sanırım akp bir sonraki seçimde patlamayı yapar.
lanet olsun bu vatanını seven insanlara ve bu savcıya. bırak kardeşim sanane halk istiyor laiklik elden gitsin. sen işine baksana. tutturmuşsun laiklik elden gidiyor diye halk isterse tabiki gidecek.
sonuç olarak kendisi bu kadar vatansever ve atatürkçü bir adamdır. o yüzden bize fazladır. basın yargıtayı tez uçurun kafasını. o olmazsa çıksın akp'li yöneticiler akıllarına ne gelirse saydırsın. en güzel yaptıkları işi yapsınlar.
hakkinda herkesin kendi gorusune gore iyi veya kotu yorumlarini yaptigi savci. kimi efsane dedi kimisi yerin dibine girsin dedi. once size sorarim hangisi dogru?
vicdan en buyuk yargi organidir her turlu yargilamadan kacabilirsiniz ama vicdan da kacis yok. bunu bilerek bir seyler yazmak daha guzel ve yapici olur bizleri ileriye goturur.
Eski cumhurbaşkanına vefa borcunu ödeyen, kendini halk ve demokrasi üstü gören cumhuriyet başsavcısıdır.
21 haziran 2004 yılında Başsavcı vekilliği için yapılan seçimde 2. olmasına rağmen A.Necdet Sezer tarafından Cumhuriyet Başsavcı vekiliğine seçildi. *
21 Mayıs 2007 de Cumhuriyet Başsavcısı seçimi için yapılan oylamada yine 2. ** seçildiği halde Cumhuriyet Başsavcılığına yine A.Necdet Sezer tarafından getirildi. *
Bu yazdıklarıma örnek vermek gerekirse; AKP seçimlerde %50 oy almışken hükümeti Chp nin kurması gibi bir şey.
Tüm yapılan seçimlerde 2. olduğu halde tüm görevlere A.Necdet Sezer tarafından zirveye taşınan başsavcı bence bir vefa borcu ödüyor. A.Necdet Sezerin Akp ye karşı nasıl bir tutum içinde olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Abdurrahman Yalcinkayanin; 17 klasörlük dava dosyasından da anlaşıldığı kadarıyla, seçildiği günden bu zamana kadar sırf kendini bu işe vermiş.
açtığı dava ile bu ülkeye dair umutlarımı bitiren, aradan yıllar geçsede darbe yanlısı, statükocu, demokrasiye çok uzak bürokratik zihniyetin zerre değişmediğini gösteren adam. hala ısrarla bu ülkede ötekileştirilen kesimlerin hakları, talepleri görmezden geliniyor, bu konunun üzerine gitmek ise parti kapatma gerekçesi sayılıyor. hala demokrasi, özgürlük bir kesimin tekelinde, bir kesimin hakkı. cumhuriyet, laiklik gibi kavramların tanımını kendileri yapıp dışarıda kalanları vatan haini ilan ediyorlar, hala hiçbişey değişmemiş buralarda, hukuku işine geldiği gibi işletenler hukukçular en acısı da.