Abdurrahman Hoca Efendi (Abdurrahman Akpınar) (1 Temmuz 1859 - 17 Kasım 1955) Akpınar, Kırşehir, Din Adamıdır.
Şimdiki Kurtoğullarından Molla Mehmet Efendinin Oğlu Olup, 01.07.1859 Yılında Akpınar da doğmuş, 17.10.1955 tarihinde Keskin de vefat etmiştir.Annesi Köşker köyünden, Selver Hatundur. ilk Hanımı, Akpınar dan nüfus kaydı Hasan olarak geçen büyük din alimi Hacı Hüseyin Efendi nin eşi Zeynep ten olma kızı Emine Hatundur. Emine Hatun un vefatından sonra Başköy den, Ali Osman ve Behiye den olma Kamile Hatun ile evlenmiştir. Emine Hatundan ; Adil, Nafi, Muhittin, Mehmet Kayyum, Akile Ve Ayşe adında çocukları olmuş, Adil 1916 da, Muhittin 1918 de cephede şehit olmuşlardır.
Abdurrahman Hoca nın hikayesi; Hoca çocukken tarlaya, babasına hergün kuşluk vakti azık taşır, bir gün yine azık götürürken yolda beyaz güvercinlerle karşılaşır, güvercinler le arasında manevi konuşma zuhur eder ve epeyce oyalanır. Babası Molla Mehmet Efendi acıkmıştır. Oğlu Abdurrahman gecikerek gelince sorar, o da gecikme sebebini anlatır. Molla Mehmet kendiside Alim olduğu için konuya vakıf olur, hemen orada öküzünü kurban eder. Ardından zamanın büyük Alimi olan medrese sahibi Hacı Hüseyin Efendi ye gider ve danışır. O da kurban kesip Abdurrahman ı da kendisine talebe olarak vermesini tembihler. Abdurrahman medreseye kaydolur ve bu olaylardan sonra bir takım kerametler gösterir. Yılların hocası, alimi Hacı Hasan Hüseyin Efendi ye öyle sorular yöneltir ki, Hacı Hasan Hüseyin Efendi o yaştan sonra ders çalışmak zorunda kalır. Mesela medresede sınıf kapısı kapalı iken, hocasının hangi yoldan geldiğine, an itibariyle nerde olduğuna kadar bilir ve arkadaşlarını hayrete düşürür. Hocası ölüm döşeğinde iken Abdurrahman Efendi hocasıyla helaleşmeye gider, bunun üzerine Hacı Hüseyin Efendi, bir şartım var der. (Hocasının evlenmemiş bir kızı vardır ve Abdurrahman Efendiden yaşça çok büyüktür). Kızım ben ölünce perişan olmasın, bununla evlenirsen hakkımı helal ederim , der. Hocasının bu şartını kabul edip Emine Hatun ile evlenir.
Abdurrahman Hoca, hocası vefat ettikten sonra medresesini kurup eğitime hocasının bıraktığı yerden devam etmiştir. Abdurrahman Hoca nın, ülkenin her yerinden, hatta Mısır dan bile talebesi olduğu söylenir. Akpınar Depremi olmadan günler önce, vaazlarında halka çağrı yapıp , Başınıza taş yağacak diye bildiriyor, köyünde ve çevrede birçok Şen'iyyet e devam edilince çok kızıyor ve bu gibi asi halden vazgeçilmesini istiyor. 4 Nisan 1938 deprem günü sabah vaazında haykırıyor, Bugün erkenden işine gücüne gitmeyip de yatağında hantal bir uykuya dalanların vay başına geleceklere... Kimse yatağına bağlanmasın, herkes işine gitsin, yoksa taş yağacak, perişan olacaksınız, diyor. Ve aynı gün, saat 10.00 sularında 7.4 şiddetinde deprem zuhur ediyor. Tarlasında veya işinde olanlar kurtuluyor, çocuklar ve kadınlar çoğunlukta olmak üzere, Akpınar ın merkezinden 63 cenaze çıkıyor. Çevre köylerden de toplam 149 kişi telef oluyor. Ancak, Abdurrahman Hoca nın evi ve medresesi ve de köyde bulunan cami sapasağlam ayakta duruyor. Akpınar yerle bir oluyor, taş yağacak sözü de gerçekleşiyor.
Bununla birlikte Abdurrahman Hoca nın, cumhuriyetin kuruluş sürecinde, Atatürk ün yanında yer aldığı rivayet edilir. Dönemin Kırşehir Milletvekili, Müfit Hoca (Müfit Kurutluoğlu) ile birlikte, Kurucu Meclis te de görev almasına rağmen, çok kısa süre sonra Atatürk ten, bu görevden affını talep edip, şehit kardeşlerinden ve oğullarından kalan yetimlerinin başına döneceğini belirtiyor. Atatürk ün de onayı ile tekrar Akpınar a dönüyor. Not; Bilgilerin bir kısmı rahmetli Lütfi Hoca dan (Lütfi Akpınar) derlenmiştir.