"Sabah kalkınca, mesela birkaç damla ağzıma çay ağacı yağı ve karanfil yağı alıyorum. Sonra gece boyu bir bardak suda bekletilmiş ceviz, sirkeli, limonlu bal şerbeti içiyorum. Bu arada bir küçük fincan, limon suyunda bekletilmiş ezilmiş sarımsak içiyorum. Doğranmış ve zeytinyağında bekletilmiş bir incir ve zeytinyağına damlatılmış D vitamini alıyorum. Yine zeytinyağında bekletilmiş kekik zahterimiz var sabah kahvaltısında. Zeytin yaprağı çayımız Osmaniye’den geliyor. Kekik, Adıyaman ve Denizli’den. Ümmüdiye, çörek otu, kekik yağı, birkaç antiviral yağın zeytinyağda tutulan ve sprey şeklinde kullanılan gıda destek ürününü sıkıyorum boğazıma.
Dışarı çıkarken Hekimzade’nin “Hekvir” diye anti viral bir jel şeklinde ağızda patlatılan bir gıda takviyesi var. Prof. Dr. Abdullah Çoban’ın başka bir gıda takviyesi de her zaman elimin altında. Mesela hemen her gün, bir avuç tuzsuz, kavrulmamış kabak çekirdeği yerim. Akşam yatarken zerdaçallı, polenli bir bardak kefir. Ara ara kimyon tohumu çayı, zencefil, limon, soğan, sarımsak, brokili, kelle paça, domates, havuç ve limon/maydonoz kürü, temr hindi, menengiç hep aklımızda. Ne yazık ki, yasal engeller sebebi ile böyle bir zamanda en çok ihtiyacımız olan kenevirden uzağız."
burada "sünnet olmak" veya "cinsel uzuvdan bir parca almak" gibi bir terim yok.
eger bu adamin bahsettigi sey,
- madde 1a ise; sünneti bir penetrasyon olarak görmektedir.
- madde 1b veya 1c ise; sünneti cinsel bir eylem olarak gördügünü belirtmektedir.
Adam cidden çok bilgili ama bilge değil çünkü gereksiz bir kibiri var. Mesela oturup sohbet etmeyi isterdim ama kibirinden ve çok bilmiş havasından dolayı çok tahammül edemezdim.
Türkiyedeki eğitim sistemi (birçok ülkede olan eğitim) için söylediklerine birebir katılıyorum keza birçok konuda da kendisine katılıyorum. Neyse umarım ülkeye ve insanlığa önemli katkıları olur.
Sırf milli mücadele dönemine karşı olduğundan resmi tarihin yalan olduğunu savunduğu için ailesindeki kimse okumasın diye elinden geleni yapmış kimsedir. Zaten bu itibarla mantıklı bir insanın kendisi hakkında ilaveten yazacağı pek bir şey olmamalı ama yine de şunu da söylemeliyim ki Okuduklarından çok büyük sonuçlar ve kazanımlar çıkartamadığı ortada. Nitekim tarihçi olmamasına karşın sürekli tarih kitabı yazmış olmakla övünüyor. Sahiden entelektüel bir insan ben tarihçi değilim diyip, buna kalkışmazdı bence.
Düşünsene fransız değilsin, fransız filolojisi bitirmemişsin ama fransız gramerinin kitabını yazdım 3 cilt diyorsun.
Neden diyorlar... bir müslümanın da yapabileceğini göstermek için diyorsun mesela.
Yahu sana islam atatürk’ü veya cumhuriyet tarihini yalanlamak için tarihçi gibi davran diye bir misyon mu tanıyor sence?
Kadıköy’de gezen tebliğciler bile daha faydalı kıyaslayınca islam için. Gerçi bu medyatik mütedeyyin takımının da derdi hep görünenden başka da, herkesin kendi bileceği şey.
Bir de laikliği taraftarı da bilmiyor, muhalifi de bilmiyor diyor. Laiklik Katolik kilise ideolojisidir diyor. (Oha ama neyse..) Sanki tek bir laiklik tipi var gibi...
Tamam abdurrahman hocam. Onu da sen biliyorsun. Dini de, ateizmi de, marxismi de, diyalektik materyalizmi de... bunlar sen doğarken sana malum olmuş. Biz aciz kullar böyle debeleniyoruz işte, en çok sen bilirsin.
Senden gayrı bu toprağa adam mı gelmiş? Herkesi cebinden çıkarırsın sen. Hayyaşa.