abdurrahim karakoç

entry201 galeri22 video1 ses1
    173.
  1. Galiba orta okul yıllarındaydım. Benim gibi orta okulda okuyan bir arkadaşım neşeli bir şiir kitabından bahsediyordu. Adam öyle komik şiirler yazıyormuş ki, insan gülmekten ölüyormuş... Hasan'a Mektuplar'dı kitabın adı. Buldu getirdi sonraki günlerde. Hemen okuduk, güldük, eğlendik. Çok güzel şiirler vardı içinde. Ama en çok "Mektup yazdım Hasan'a, ha Hasan'a ha sana." sözü dilimzie dolanmıştı. Belki de şakalarımızı en çok kaldıran bizim köylü Hasan'dan dolayı. Muhtemelen diyorduk, bu şiirleri yazan adam da bizim gibi köylü çocuğu; çünkü yazdığı çizdiği şey tıpkı bizim yaşadığımız konulardı. Abdurrahim Karakoç'tu bu şair.
    1980'de lise 2. sınıftaydım. Niçin bilmiyorum, Kayseri'de şimdiki Bürüngüz Camii'nin bulunduğu yerde bir küçük kitapçı vardı; oraya uğramıştım. Kitaplara bakarken birden Abdurrahim Karakoç'un Vur Emri adlı kitabını gördüm. Sarı renkli üzerinde besmele istiflenmiş tabanca resmi vardı. Kitabı elime aldım, heyecanla baktım içine. Çok sayıda şiir vardı ve Hasan'a Mektuplar da kitaba eklnemişti. Kitabın fiyatını sordum. 90 liraydı. Benim için büyük paraydı. Gözüm arkada çıktım dışarı. Ama bir çözüm yolu vardı. Okuldan kalan zamanımda bir Emlak ofisinde çalışıyordum. Haftalığım 200 liraydı. Bunun yarısını harcasam problem olmazdı. Ama bu işin tek kötü tarafı ilk haftalığım ile anneme hediye alacağıma söz vermiştim.

    Haftalığım aldığım ilk hafta ayaklarım beni o kitapçıya götürdü. Dükkanın önünde belki saatlerce durdum. Hayatımın en zor kararını vermem gerekiyordu. Ya anneme hediye, ya kendime kitap. Kararımı verdim. Vicdanımı kanata kanata kitapçıya girdim. Vur Emrini istedim. Adam bana şöyle bir baktı yalan yok. Konduramadı benim gibi bir çocuğun (henüz 15 yaşındaydım) böyle siyasi içerikli bir kitabı alışına. Galiba benle bir kaç şey de konuştu. Ama ben kitabın coşkusu içindeydim. Ne sordu ne söyledim hiç hatırlamıyorum. Kitabı aldım ve çıktım. Eve gidene kadar da okudum, okudum, okudum. Sağıma soluma hiç bakmadım; dolmuşa otobüse bile binmedim. Sadece okudum. Yolda ilk haftalığımdan kalan para ile biraz meyve aldım. Hediye fikrini belki bununla bastırabilirdim.
    Eve elimde meyve paketleriyle girdim. ilk haftalığımı aldığımı söyledim sevinçle. Abim elimdeki kitabı gördü. Satın aldım dedim. Fiyatı duyunca çok pahalı almışsın, paranı hep ona vermişsin diye çıkıştı. Ama iş işten geçmişti artık. Annem ise karışmadı işime. Hediyesini de ikinci haftalığımla aldım. Annemi bir hafta sonra ancak sevindirebildim, o her ne kadar razı olmadıysa da.

    Günlerce Abdurrahim Karakoç'u okudum. Şiirlerini ezberledim. Lise 3. Sınıfta Kayseri'de yayınlanan Küçük Dergi'nin müdavimlerinden oldum. Muhsin ilyas Subaşı'yı tanıdım. Bekir Oğuzbaşaran'ı, Mahmut Çağlıgöncü'yü, Muzaffer Tok'u... Başkalarını...Birgün Abdurrrahim Karakoç geliyor dergiye dediler. Okuldan kaçıp akşama kadar Dergi'de bekledim. Ortalığı süprdüm, getir götür yaptım. ikindileyin geldi. Kara kuru, ince yapılı bir adam. Abdurrahim Karakoç... Elini öptüm. Bir kenara oturup saatlerce sohbetlerini dinledim.
    16 yaşındaki ben, Abdurrahim Karakoç'u tanımakla kalmamış saatlerce sohbetini dinlemiştim. Onların benle ilgili bilmediği tek şey, Karakoç'un bütün şiirlerini ezbere biliyor olmamdı.

    (bkz: Tufan gündüz)
    6 ...
  2. 172.
  3. 171.
  4. Gergin uykulardan, kör gecelerden
    Bir sabah gelecek, kardan aydınlık:
    Sonra düğüm düğüm bilmecelerden
    Bir sabah gelecek, kardan aydınlık.

    Vurulup ömrünün ilkbaharında
    Kanından çiçekler açar yanında
    Cümle şehitlerin omuzlarında
    Bir sabah gelecek, kardan aydınlık.

    Gökten yağmur yağmur yağacak renkler
    Daha hoş kokacak otlar, çiçekler
    Ardından bitmeyen mutlu gerçekler
    Bir sabah gelecek, kardan aydınlık.

    Abdurrahim Karakoç.
    4 ...
  5. 170.
  6. Bir, zirvede ha bire şiştikçe şişene bak
    Bir, tabanda her adım yıkılıp düşene bak
    Bir, ülke yansa bile yan gelip yatanlara
    Bir, yangın söndürmeye çarıksız koşana bak...
    3 ...
  7. 169.
  8. Kıskançlık çakılı kazıktır serde
    Bölünsün bu rüya en tatlı yerde
    Seni canlı kullar öpmesinler de
    Kefenler sarılsın, topraklar öpsün.

    https://www.youtube.com/watch?v=7v4RqM00Wdg
    4 ...
  9. 168.
  10. "Korkak müslümanın namaz kıldığı
    Camiyi taşlayan deli cennetlik."

    Diyen bilge şair Abdurrahim Karakoç'a da bin selam.
    4 ...
  11. 167.
  12. Kafakoparanus abi bize şiir okumuş arkadaşlar;

    0:00 0:45


    Sesine nefesine sağlık.
    3 ...
  13. 166.
  14. memleketlim olan güzel insan.

    allah rahmet eylesin. allah merhamet eylesin. öğrenilmesi gereken çok şeyler var.
    1 ...
  15. 165.
  16. Sağlam yergi edebiyati na sahip , ayni zamanda gazetecilik yapmis nadir şairlerimizden biridir .

    ...
    Mülkün temeliydi adalet hanı ?
    Bizim hak temelde saklı mi yanı ?
    Cikaripta veren kim olur mani ?
    Yoksa hırsızlar mi çaldı hakim bey ?
    5 ...
  17. 164.
  18. Lisede din Kültürü hocamın amcasıdır.
    2 ...
  19. 163.
  20. 162.
  21. Kahramanmaraşlı bir şairdir.
    2 ...
  22. 161.
  23. şairdir, üstaddır kendisi. yaşamı örnek alınasıdır.

    mihriban diye bir güzeli sever ve devamında hüsrana uğrar. ardından o meşhur şiiri yazar. hikâyesini okumanızı tavsiye ederim.

    (bkz: mihriban)
    2 ...
  24. 160.
  25. ''Gergin uykulardan,kör gecelerden
    Bir sabah gelecek kardan aydınlık.
    Sonra düğüm,düğüm bilmecelerden
    Bir sabah gelecek kardan aydınlık

    Vurulup ömrünün ilkbaharında
    Kanından çiçekler açar yarında
    Cümle şehitlerin omuzlarında
    Bir sabah gelecek kardan aydınlık.

    Gökten yağmur,yağmur yağacak renkler
    Daha hoş kokacak,otlar,çiçekler
    Ardından bitmeyen mutlu gerçekler
    Bir sabah gelecek kardan aydınlık.''
    3 ...
  26. 159.
  27. --spoiler--
    Bekleyin

    Mehmetçiğe yağan kar, size de yağar bir gün
    Anaların tükrüğü sizleri boğar bir gün
    Her ırmak, mecrasına akacaktır sonunda
    Sanmayın ki şuf güneş batıdan doğar bir gün.

    --spoiler--

    Bugünleri anlatmış üstad. ..
    2 ...
  28. 158.
  29. Bir güvercin uçar akça kanatlı
    Barıştan savaşa selâm götürür.
    Yollardan yel gibi geçer bir atlı
    Afyon'dan Maraş'a selâm götürür.

    Bir On iki Şubat, bir yıldan büyük
    Kalmadı çok şükür ne zincir, ne yük
    Berit'ten Ilgaz'a bir alageyik
    Seker taştan taşa,selâm götürür.

    Bir bulut kabarır iki dağ boyu
    Yüklenir yağmuru, karı doluyu
    Gezer yayla yayla Anadolu'yu
    Bir baştan, bir başa selâm götürür.

    Uyanır Yörüğü, Lazı, Afşarı
    Bir eyler zeybeği, horonu, barı
    Aydın ovasının ılık rüzgârı
    Efeden dadaşa selâm götürür.

    Kırım'da şimşektir çakar bir yıldız
    Kars'tan Fergana'ya bakar bir yıldız
    Kerkük'ten Tebriz'e akar bir yıldız
    Gardaştan gardaşa selâm, götürür.

    Bir şehir... köy, oba mahalle, çarşı
    Çarpışır düzenli orduya karşı
    Ve soylu bir destan kurtuluş marşı
    Güneş, kurda kuşa selâm götürür.
    5 ...
  30. 157.
  31. ''Ne bir dürüm ekmek var heybemde,
    Ne içecek suyum kana kana...
    Bir tutam umutla düştüm yollara,
    Bazen yürüyerek, bazen koşarak,
    SANA geliyorum SANA
    Yalın ayak! ''
    4 ...
  32. 156.
  33. bugün Ölüm yıl dönümü rahmetle anıyoruz kendisini ruhu şad olsun.

    Gün gelecek
    Güneşin doğup battığı mekanlarda
    Ve küfrün çığlık attığı mekanlarda
    Bizim türkülerimiz okunacak.

    Gün gelecek
    Tomurcuklar taşacak kılıfından
    Ve kılıçlar sıyrılacak kınından
    Edepsizler edebini takınacak.

    Gün gelecek
    Ne zalimler kalacak, ne zulüm
    Ve o günler yoldadır gülüm
    Hak ayağa yekinecek.

    Gün gelecek
    insanlar yiyecek, ayılar bakınacak
    Eğriler doğrulardan sakınacak.
    Gönül kilimleri adalet üzre dokunacak
    Namusluların yakındığı kadar da Namussuzlar yakınacak.
    4 ...
  34. 155.
  35. ellerin yurdunda çiçek açarken,
    bizim ile kar geliyor gardaşım.
    kimler çizmiş bu hududu gönlüme,
    dar geliyor dar geliyor gardaşım.
    3 ...
  36. 154.
  37. ''sırattan incedir sevda köprüsü,beraber geçelim tut ellerimden''
    3 ...
  38. 153.
  39. Çok değerli bir insandır.şairdir. Çoğu insan tanımaz ama şiirini bilir. (bkz: Mihriban).
    1 ...
  40. 152.
  41. --spoiler--

    --spoiler--

    bir haber dolaşır semada pulpul;
    kılınçlar bilensin akın var çin’e.
    yiğitler at sürer düşman içine;
    tarihe hükmeden bir ses duyulur: -
    vur! türklük aşkına vur

    yüklenir bir ülke oymak ve avul,
    sel olur ordular, batıya akar.
    uçar elden-ele bozkurtlu bayraklar.
    emreder bir başbuğ, sade ve vakur:
    - vur! bayrak aşkına vur!

    karışır top sesi, nal sesi, davul..
    çağdan çağa çığır açar gemiler.
    bir hâkan atını denize sürer
    ve der ki: “yıkılsın bizans’ı koruyan sur,
    ” - vur! fetih aşkına vur!

    parçalanmak istenir bir ülke, anadolu’dur:
    şahlanır bir anda bin yıllık hınçlar;
    eser poyraz poyraz eğri kılınçlar,
    kütahya düzünde kelle savrulur...
    - vur! toprak aşkına vur!

    ya... işte tarihin böyledir oğul!
    geçmişten hız alsın geleceğin de..
    göster türklüğünü tunç bileğinle!
    bu dine, bu ırka ve bu toprağa
    sataşmak isterse herhangi gavur:
    - vur! allah aşkına vur

    --spoiler--

    --spoiler--
    2 ...
  42. 151.
  43. Ormanlarda yuvasını yitiren
    Bir kuş görsem sen gelirsin aklıma.
    Beni alıp uzaklara götüren
    Bir düş görsem sen gelirsin aklıma.

    Gönlüm viranedir, yakılmış, yanmış
    Hayal mermerinde hatıram donmuş.
    Asırlar öncesi duvara konmuş
    Bir taş görsem sen gelirsin aklıma.

    Toprak, ağacın her hali güzel
    Gölgesi, meyvesi hem dalı güzel
    Nerede, ne zaman faydalı, güzel
    Bir iş görsem sen gelirsin aklıma.

    Açılmış bir çiçektir her gülen dudak
    Kılıfta tomurcuk zor gülen dudak
    Bir dostluk bakışı, bir gülen dudak
    Bir diş görsem sen gelirsin aklıma.

    Yüreğinde deli taylar eş inen
    Gam ilinden dert iline taş ınan
    Altmış yıl yaş ayıp bin yıl düş ünen
    Bir baş görsem sen gelirsin aklıma.
    4 ...
  44. 150.
  45. ''Yıldırımlar sağdım umut bahçeme
    Hasretimi yangınlarla süsledim
    Depremleri dost eyledim geceme
    Yüreğimde fırtınalar besledim..
    Bekledim ki sen gelesin yanıma
    Gelmiyorsun yetti gayri canıma.

    Kokuştu, acıdı, gazlaştı sular
    Bozuldu, değişti, yozlaştı sular
    Kurudu, savruldu, tozlaştı sular
    Pınarları gözyaşımla ısladım..
    Bekledim ki sen gelesin yardıma
    Gelmiyorsun, ortağım yok derdime.

    Boş dergâhta tek dervişim, gerçek bu
    Yalnızlığa boş vermişim gerçek bu
    Sabır, sebat benim işim, gerçek bu
    Silahımı kalemime yasladım
    Bekledim ki sen gelesin muradım
    Gelme gayri, kapıları kapadım.. ''
    1 ...
  46. 149.
  47. Uyuyan göllere ay ışığında
    Sevginin resmini çizsem kim anlar?
    Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında
    Yağmurun saçını çözsem kim anlar?

    Bir mekan kaplamış ne varsa nerde
    Kendi ötesini saklar her perde
    Sonsuzluğun sona erdiği yerde
    Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar?

    Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası
    Eklenir yarama her dost yarası
    Et oldum bıçakla kemik arası
    Cellatla ahdimi bozsam kim anlar?

    Doğumda yalan var, ölümde gerçek
    Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek
    Kırık gönülleri toplayıp tek tek
    Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar?

    Gün geldi zamanı gömdüm kabire
    Dağ oldu aklımın verdiği fire
    Bağlasam telaşı çelik zincire
    Sabrın derisini yüzsem kim anlar?

    içte deprem olur dışın düğümü
    ihlassız çözülmez işin düğümü
    Aklımdan geçeni, düşündüğümü
    Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük