nolursa olsun, abdullah öcalan suçlu dahi olsa 21. yüzyıl türkiye'sine yakışmayan tutum. görüşme notlarında şöyle aktarmış:
"Sağlık durumuma ilişkin; gözlerim sürekli sulanıyor, biber sürülmüş gibi yanıyor, kızarıyor ve kaşıntı var. Neden bu kadar uzun zamandır devam ettiğini bilmiyorum. Daha önceleri doktor her gün rutin kontrol yapardı ama bir süredir sistem değişti, artık her gün gelmiyor, gelenler de göz uzmanı değil. Belki alerji olabilir ama bilemiyorum."
türkiye'de adalet her mahkuma eşit olmalıdır. maalesef avrupa birliği yolundaki türkiye bu tarz olayları hala aşamadı...
hasiktir, desenize pkk'lı itler gene taarruza geçecek. adamlar bahane arıyor zaten. neymiş, aponun gözü kaşınmış, aponun götü kaşınmış, apo üşütmüş hapşırmış, aponun hücresine fahişe göndermemişler de uzun zamandır sikişememiş, apo basur olmuş sıçamamış, bahane çok...
aponun öldüğü günü bir görsek hayırlısıyla, 40 gün bayram edeceğiz ülkecek...
--spoiler--
avrupa birliği'nin kıyısında olduğumuz bu günlerde nolursa olsun bir mahkumun sağlık haklarından faydalanamaması türkiye halkları açısından büyük bir utançtır.
--spoiler--
diyen insana da tek bir lafım var;
abdullah öcalanın mahkum olduğu unutulup, cezaevinde değil de tatil köyünde kaldığını zanneden insanların gaza geleceği eylemdir. türkiyedeki diğer mahkumları düşünürsek, abdullah öcalanın krallar gibi yaşadığı ortadadır. kendisi nefes aldığı için türkiye cumhuriyetine minnettar kalması gerekirken, sudan sebeplerden çatışma ortamı yaratmaktadır.
Aponun yediği kuru fasülye pilav soğan üçgeninden oluşabilecek bombardımanla imralıda tozu dumana katıp çıkardığı gazın etkisiyle götüne motor takılmış gibi adadan yüzerek kaçmayı planladığı anlaşıldı. Acı soğana elini değdirip yüzüne götüne sürersen kaşınırsın tabi... dikkat et başka bi tarafın kasınmasın...
o kadar türk askerinin, gencecik çocukların canına yok yere kıyan it oğlu it huzurlu, mutlu, sağlıklı yaşayacak değil ya. o kadar beddua var üzerinde. ölürken ne bok yiyecek, o canı nasıl teslim edecek o şerefsiz bunu düşünsün ne göz ağrısı kalır ne de kıç ağrısı bu olayın bir başka boyutu tabi.
gelelim asıl konuya: şehirleri karıştırmak için bahane arayanların provakayonları olabilir. doktor bir mahkumu günlük kontrol etmesi diye bir şey yoktur. genellikle mahkum hasta hastaneye götürülür. ama azılı ve apo gibi şerefsizler istisna olurlar. yine de hergün mahkumu doktorun görmesi diye bir şey yoktur.