abdullah öcalan denilen embesil kukla'nın el birliği ile tabulaştırılması olayıdır.
ne zaman ülke gündemini takip etme amaçlı yazılı ve görsel basına başvursam, abdullah öcalan'ın nasıl sistematik şekilde tabulaştırılmaya çalışıldığını görmem ve akabinde sinir harbine uğramamdır.
birileri tarafından, türk istihbaratçılarına teslim edildiği günden bugün'e, bu adamı el birliği ile nasıl devleştirdiler, analizini hep beraber yapalım.
yakalandığı gün gözleri kapalı ve paket halinde, uçakta getirilirken büyük ihtimal ile kendisine yapılan uyuşturucu iğnenin tesiri geçip uyandığında söyledikleri cümleler dün gibi hafızamızda. ne demişti deyyus;
"ben türkleri severim, benim annemde türktür. devlet imkan verirse hizmet etmek isterim".
bu kürt kardeşlerimizin taptığı göbekli pezevenk idam korkusu ile iki dakikada davasını satmış ve 180 derece dönüş yapmıştı. yargılama süresince o cam fanusun içinde hesap verirken ya da biz öyle sanarken defalarca; " beni kullandılar, barış için elimden geleni yapacağım." diye zırvalamıştı şehit yakınlarının oturduğu tarafa dönerek ama yüzlerine, gözlerinin içine bakamadan.
bugün'e kadar gelişen süreçte sırf öcalan'ı asmamak için önce idam cezası kaldırıldı ve daha sonra avukatları aracılığı ile kendisine tahsis edilen, sözde insan haklarına aykırı özel ada'da tatilini yaparken örgütü yönetmeye devam etti.
son olarak bugün, artık devleti tehdit eder hale geldi bu bölücübaşı embesil kuklacık ve getirildi.
terör sorunu nasıl çözülür, neler yapılmalıdır binlerle argümanla tartışabiliriz ve tartışıyoruzda ama binlerce insanın katledilme emrini bizzat vermiş tescilli bir katil için, bugün adını bile anmak istemediğim zatı muhterim biri kalkıp "marmariste bilmem kaç dönüm çiftlik versinler orada yaşasın" şeklinde açıklaması bardağı taşıran son damla olmuştur.