bence memleketteki havayi tartiyorlar. olcum, bicim calismalari. nereye kadar gidebiliriz, ne kadar daha delik acabiliriz bu memleketin kalelerinde diye bakiniyorlar. hem acilan gediklere bakiyorlar, hem kendileri de sasiriyorlar verebildikleri hasara. ama gozleri hep kalenin burcundaki nobetcilerde, cok iyi biliyorlar ki, o nobetcilerin tepeleri atti miydi, o kizgin yaglar, onlarla beraber, kale icindeki herkesi de yakacaktir.
abdullah gul'un barolar birligi ile yaptigi gorusmenin haberleri gelmeye basladiktan sonra aynen bunlari dusundum iste. sonra, demirel'in cikisi bugun. butun bunlar gosteriyor ki, memleket gerilmis, herkes farkinda. bu kumas ya bu kadar cekistirilmekten, gerilmekten kendisi yirtilacak, parcalanacak ya da... off ya, kotu iste. onlar da farkinda. kimse kazanmiyor, hep beraber kaybediyoruz. yazik.
yanıltamaca olabileceği fikrine yoğunlaşılmalıdır. nitekim zamanında önce halk, erdoğan cumhurbaşkanı olcak diye korkutuldu. tek amaç halkı alıştırmaktı. sadece yazılması, konuşulması bile fikrin meşrulaşması oldu.. halk alışınca da isyan da etse kabul de etse aynı b.kun pembesi olan abdüllah gül geldi cumhurbaşkanı oldu.
kısacası türbanda da sağ gösterip sol vurma eylemi içinde olacaklar. tırsın.
sayın gül ün kökeni göze alındığında hiç beklenmeyen durumdur. nitekim son açıklamalarında kararının kesin olmadığını belirtmiştir. tüm bunlar ufak bir yanıltmaca da olabilir.*
