erbakan'dan nefret ederim ancak yaşı ve sağlık durumu itibari ile affedilmesi uygundur. ha onunla birlikte affedilecek bir çok kişi varken neden önce o, o kadar da olur diyelim.
ancak bu olayla bence hoş olmayan nokta, gül'un kendi davası ile ilgili bir karar vermesi ki, hırsıza biz seni affedelim mi diye sormak gibi birşey bu.
ideolojik saplantılardan kurtulup değerlendirilmesi gereken durumdur. eğer bir yerde 84 yaşındaki bir gazetecinin sabahın 4 ünde evinden alınmasına yaşı ve sağlığı dolayısıyla karşı çıkıyorsanız aynı şekilde 80 li yaşlarını devirmiş yürümekte zorlanan eski bir başbakanın ev hapsinde tutulmasına da karşı çıkmak gerekmektedir. yok hukuk bana dokununca pis, kaka ama başkasına dokununca oh ii oldu derseniz kendinizle çelişirsiniz. aynı şekilde bir önceki cumhurbaşkanımız teröristi affederken ya da haksız rektör atamaları yaparken susup, adına da cumhuriyetin temel nitelikleri için sustuk derseniz ve şimdiki cumhurbaşkanımız da benzer şekilde davrandığında bağırırsanız komik duruma düşersiniz-ki ikisinin de rektör atamalarındaki insiyatiflerini kabul etmiyorum.-
savunulurken kullanılan metodlardan biri (ahmet necdet sezer'in terörist affı değil diğeri) bana bi benzer kurgu kurarak derdimi anlatma gereği hissettirdi.
diyelim ki doksan dokuz tane benzer özellikte, hmm ne olsun, zenci olsun mesela, doksan dokuz tane zenci işçi var elimizde. günde on beşer saat çalıştırılsınlar, ağır koşullar altında, karın tokluğuna çalışsınlar ve bilumum hakları yensin. sonra bi de beyaz bi işçi olsun aralarında ama ona özel olarak günde sadece sekiz saat çalışma hakkı verilsin, grev hakkı, tatil hakkı, düzgün maaş vs vs verilsin.
şimdi kalkıp bu tek işçinin nispeten çok daha rahat koşullar altında çalışması üzerine laf edince eğer şöyle bi savunma getiren olursa,
"ne yani, adamın pestilinin mi çıkarılmasını istiyorsunuz, günde on beş saat mi çalışsın, hakları mı yensin vs",
işte o savunmayı getiren adamın gözümde ne samimiyeti vardır, ne de böcek kadar değeri.
bu duruma uyarlayacak olursak, seksen küsür yaşındaki, sağlığı da rahatsız bi adamın affedilmesi durumu, kimsenin laf ettiği bi yanlışlık değildir aslında (tıpkı o beyaz işçinin hak ettiği koşullarda çalışıyor olması gibi). çünkü adalet ceza üstüne kurulmaz (çoğu insanın sandığı gibi); adalet ıslah, suç önleme, ve bunlar başarılmadığında da cezalandırıcı değil, tecrit edici önlemler üstüne kurulur.
yani bi cinayet işleyen adamı hapse tıkmanın temelinde o kişiye ceza vermek değil, o kişiyi toplumdan tecrit edip başkalarına zarar vermesini engelleme fikri daha baskındır. ceza ya da suç için göz korkutuculuk daha sonraki hedeflerdir.
yani artık iyice yaşlanmış ve sağlığı da bozulmuş bi adamın hapsedilmesi (ev ya da cezaevi salla şimdi) manasını hafiften yitirir bu anlayışa göre. o yüzden erbakan'ın affedilmesinde bi yanlış yoktur temelde.
haa peki o zaman bu laflar neden.. çünkü diğer doksan dokuz zenciyi unutamıyoruz işte.
bu ülke hastalandığı ve tıbbi müdahale gerektiği halde cezaevinden salınmayan ve bu yüzden ölen başka insanlar da gördü (ruhi su, ve hatta son örnek olarak kuddusi okkır), ve hala da görmeye devam ediyor. cezaevleri (kimisi aslında evrensel yasalara göre suç bile teşkil etmeyen hükümler giyerek) yaşlı ve hasta ve günden güne sapır sapır ölen başka mahkumlarla dolu. onlar için kıl bile kıpırdatılmazken bi tane beyaz işçi için özel aflar çıkarmak.. eh bunun üstüne rahatsızlık duymamak ne yazık ki elde değil güzelim.
kimse ruhi su içerde öldü diye erbakan da ölene kadar hapsedilsin demiyor. ama bu ülkenin zencileri ölürken kılları kıpırdamayanlar, beyazları affedilirken kalkıp insanlık dersi vermeye kalkmasınlar.
edit:
edip sharabi - (#3857196)yanlış olmasın. ruhi su hapis değildi, yurtdışına çıkış izni vermedi şerefsizler.
brick top - evet teknik bi hata var tüh. edit yapmayı da sevmem ama bi ara yapmak şart oldu :pp gerçi farketmiyor, örnek içinde hapis olmasa bile sağlam şekilde duruyor. kasıt çünkü hapsedilmek değil, sağlığı yüzünden iltimaslı muameleye tutulmak. madem erbakan'a yapılıyor, diğer mahkumlara (ve mahkum olmayanlara da) yapılmalı.
edit'i oluşturdum şu yazdıklarımla :))) aynı şeyleri şimdi yazasım yok, yorgunum. sonra yaparım düzeltmeyi :)))
normal koşullarda bile evinden çıkmaması gerekn birini yalandan bir yasa ile ev hapsine koyup, hala utanmadan üstüne evden çıksın diye cezasını kaldırmak neyin nesi?
peki bu kayıp trilyonları da abdullah gül cebinden mi verecek?
aklınızda bulunsun çalacaksanız büyük çalın, 3-5 bin çalıp hayatınızı karartmayın, iç edin milyonları, yasa hazır.
türkiye cumhuriyeti'nin son 60 yılını sorgulamama sebep olan durumdur. bu ülke deniz gezmiş'i ve arkadaşlarını, adnan menderes'i ve arkadaşlarını asmış bir ülkedir. necmettin erbakan gibi birisi neden yatağında rahat bir şekilde ölüyor? menderes ve gezmiş kendilerine yapılanları hak etmişler miydi? erbakan neden dört duvar arasında çürüyerek ölmüyor? neden bu topraklardan söğüşlediği paralarla biriktirdiği malın mülkün arasında rahat rahat ölümü bekliyor? lanet olsun...
ahmet necdet sezer zamanında sağlık sorunları yüzünden bombalama eylemine karışmış dhkp c militanlarını affeti kimseden ses seda çıkmadı o dönem. kaldı ki bu adamların sağlıklarının bozulmasının en önemli sebebi ölüm orucu idi. yani adamlar zaten göze almışlardı ölmeyi. sezer de affetti onların zamanında bu ülke fertlerine karşı olan hasmane tavırlarına insanca karşılık vererek.
şimdi gül erbakanı affetti ki erbakan 80 yaşına gelmiş ihtiyarlıktan sağlık sorunları yaşayan birisi. yani oruç olayına filan girmedi adam ramazanda tuttukları dışında. bu adamı hasta olmasa bile yaşına saygıdan affetmesi lazım. ayıptır yahu azıcık insan olun.
Kayıp Trilyon davasında milletvekili olduğu için paçayı kurtaran reis-i cumhur tarafından bir zamanlar kapıkulu olduğu şeyhinin cezasını kişiye özel af çıkararak affetmesidir. Her renkten burjuvazi iktidar partisi ve kapitalist-faşist oligarşinin yaptığı yolsuzluklar en başta milletvekili olanların dokunulmazlık sayesinde ülkeyi talan edip , yerel kaynakları rant haline getirip " devletin malı deniz , yemeyen keriz " anlayışı ile ceplerini doldurup kendilerini meclis çatısı altında anayasal güvence altına aldığı bir platformda toplandığı için , bir zamanlar yine aynı işi " kepçeyle verip kazanla götüren " refah partisi lideri ve haramilerinin de günümüzde aynı yetkilerle donatılmış ve aynı kaba sıçan bir yargı ya da yürütme üyesinin oyuyla affedilmesinde ve soygunların hırsızların yanına kar kalmasında insanlara tuhaf kaçan bir taraf olmasa gerek. *
Eh bir de yerel seçimler de başlayacak yedi ay sonra. Saadet partililer oylar akp'ye bir zahmet. Bakın gül amcanız sizi seviyor! çakallar sizi!*
kayıp trilyon davasının birinci sanığı olan necmettin erbakan'ın, aynı davanın ikinci sanığı tarafından affedilmesi olayıdır.
zaten necmettin erbakan haksızlığa falan uğramıştır, yoksa aynı suçtan yargılanan koca cumhurbaşkanımız suç işlemiş olamaz. siz bu ülkede başbakanlık yapmış adama suçlu mu diyorsunuz terbiyesizler...
abdullah gül'ün makamıı kullanarak yaptıgı bir vefa borcudur. Türkiye sonunda bir *, bir sanıgı affettigi günleride gördü. Cumhurbaşkanlıgı makamını yıprattmaktan başka hiçbir işe yaramamıştır erbakan zaten evinde 5 yıldızlı otel konforunda cezasınını cekmekteydi.
amcam zaten evinde yatarak geçiriyordu mahkumiyetini. her gün 30 dakika uğrayıp çay kahve içen iki görevliden başka da gardiyanı yoktu. gülcağız, pişmanlık hissetmiş olmalı ki, kendisini de affetmiş erbakan'ı da. sağlık sebepleri neden olamaz...
hoş olan şey akp'nin elindeki tüm hukuksal güce rağmen davayı tekrar işletmemesi. yani erbakan, gül mül hepsi aklanabilirdi belki bir şekilde. ama uğraşmadılar, itiraz dahi etmediler.