bir dönem kendi ülkesini avrupa insan hakları mahkemesine dava eden, başbakan yardımcısı ve başbakan olduktan sonra ayıp olmasın diye davasından vazgeçen utanmaz şahsiyet, bir de cumhurbaşkanı olursa vay halimize.
jet yasaların meclisten hiç bir sıkıntı doğmadan geçmesi , alakasız kişilerin alakasız bakanlıklarda bulunması, tam kadrolaşmanın sağlanması ve çok daha fazlası demek.
avrupa ve amerika'nın çok sevindiği olaydır.
bu amerika ve avrupa'da ne kadar seviyormuş(!) bizi de haberimiz yokmuş, adamlar iyiliğimiz(!) için yırtınıyorlar.
yıllarca kandırmışlar bizi amerika kötü diye... (?)(!)
"kayserililer kafası çalışmayanı okutur" derler.
bizim abdul da okumuş büyük adam olmuş,
sonunda devletin en iyi yerine gelmiş.
ama neye yarar sonuçta "kayserili okumuştur".
(bkz: ben demiyom kayserililer diyor)
tanımayan yüzde 20 lik başı bozuk tayfa yarın sabah tam kadro kapıkule'de olsun, amerika'ya otobüs kaldırılacaktır, üstelik gidiş dönüş de beleş, hadi yine iyisiniz ha...
Gül cumhurbaşkanı olduktan sonra başbakan cumhurbaşkanı köşküne gider ve bir grup gencin "türkiye laiktir laik kalacak" şeklindeki tezaruhatlarına maruz kalması esnasında arabasıyla herkese güle güle diyen ahmet necdet sezer'in gül yağmuru altında kalmasına sebep olan olay.
saygı duyalası durumdur. günlerdir delikanlı, hatta toy yada zihniyet sorunlu insanların atıp tutmalarına rağmen sindiremeyenler olsa da bir gerçek vardır ki o da; abdullah gül hakın oylarıyla oraya gelmiştir ve cumhurbaşkanlığı onun için demokratik kurallar çerçevesinde meşru ve hak edilen bir makamdır. siz bunu istersiniz yada istemezsiniz, size göre doğrudur yada yanlıştır, fakat gerçek ve doğru olan da bundan başkası değildir. aldığı oy oranına da bakılırsa önce insan olarak saygı duyulmalıdır.
aksi takdirde erdoğan'ın da dediği gibi, 'isteyen gitsin kendine oligarşik bir devlet kursun yada bulsun' demek hak olur.
aslında bir çok insan gibi abdullah gül'ün cumhurbaşkanı olmasını istiyor değilim fakat gerçekleri kabul etmek ve milli iradeye saygı göstermek de bir insanlık ve vatandaşlık görevidir.
türkiye'yi kutuplaşmalara itebilecek, ileri derecede riskli bir durumdur. akp hükümeti şımararak her istediğini elde eden küçük bir çocuk gibi dayatmacı tavrını bu konuda sergilemiştir. abdullah gül kişisinin ilk adaylığında da genelkurmay bir e-bildiri ile bu konuda ki hassasiyetini ortaya koymuştur. diğer siyasi partilerden bazıları bu adaylığa adeta isyan bayrağı çekmiş uzlaşma olmadığından yakınarak anayasa mahkemesine kadar başvurmuştur. netice de seçimlere gidilmiş akp bu defa mazlumları oynayarak ne hikmetse kimsenin akp ye oy vermediği bir ortamda %47 gibi bir oy oranı ile iktidarı yeniden parsellemiştir. demokrasi damarı kabaran akp ne yapmıştır? yakın zamanda kitlelerin tepkisini çeken birinin adaylığını uzlaşma aramaksızın yeniden pişirip milletin önüne servis etmiştir. artık bahaneler hazırdır nede olsa "millet istedi", "milletin sesine kulaklarımızı tıkayamayız".. en nihayetinde t.b.b.m tarafından cumhurbaşkanı seçilen abdullah gül bugün itibarı ile işbu görevi türkiye cumhuriyeti 10. cumhurbaşkanı sayın ahmet necdet sezer'den devralmıştır. bundan sonraki dönemde atılan her adımları takip edilecek olan hem akp hükümetinin hemde abdullah gül'ün işi hiçte kolay olmayacaktır. zira sınırları zorlamak değil sınır boylarına dahi yaklaşmamaları ülke selameti için iyi olacaktır. hayırlı olması temennimiz.
ar damarı çatlayan,
arkasında tsk desteği ile halkın üzerine demokles'in kılıcını sallayan,
halkın istekleri karşısında uzlaşmazuk diye direten yeniçeri isyan hareketinin temsilcileri bertaraf edilmiştir.
gerici, koltuk sevdalısı, az olsun benim olsuncu sözümona vatanseverlik iddiası ile ülkeyi yangının kucağına atmakta beis görmeyenlerin bir gol daha yedikleri andır.