çanakkale savaşı için, medeniyetin ayağımıza kadar geldiğini ve fakat bizim medeniyete karşı direniş gösterdigimizi söyleyebilmiş hilkat garibesi. ingiliz muhipler cemiyeti'nin kurucusu. kendisine allah düşmanı anlamına gelen adüvvullah cevdet sıfatı yakıştırılan abdullah cevdet, kürt teali cemiyeti'nin de üyesidir. "neslimizi ıslah etmek, kuvvetlendirmek için avrupa'dan ve amerika'dan damızlık erkek getirmek gerekir." sözleri kendisinin sonunu hazırlamış, ömrünü yapayalnız tamamlamıştır.
kendisinin neslini ıslah etmek üzere zaman zaman göçmenler yurdumuza getirilmiştir... büyük bir onur duyarak kendimin de aynen peygamberimiz gibi bir göçmen olduğunu söylemek isterim...
türk düşün ve siyaset adamı. siyasal düşünceleri bakımından tam batılılaşmayı, batı'yı tüm kurumlarıyla benimsemeyi savundu. kırkı aşkın yapıtının yanı sıra edebiyat, tarih, psikoloji, sosyoloji, eğitim alanlarındaki çevirileriyle batı kültürünü tanıtmaya çalıştı. 1932 yılında istanbul'da öldü.
tanzimat'ın en çok küfür yiyen aydınıdır.
muhbirlikle suçlanmıştır.
solun başlangıcı olarak kabul edilebilir.pozitivizm, ateizm falan onla başladı sayılır.
kürttür,kürtçülüğün de babasıdır.
ittihat ve terakinin kurucularındandır.
çevirileri, şiirleri ve çıkardığı içtihat dergisi ile tanınmış bir düşünür. ülkemizde özgür düşünceyi ve taassup aleyhindeki fikirleri aşılayan ilk yazarlardan.
1909 senesinde masonların desteği ile "içtihat Evi" adında bir yayınevi kurdu. Bu yayınevinde çıkarmış olduğu bir dizi kitap, halk arasında büyük reaksiyonun oluşmasına neden oldu ve önce yayınevi, ardından da içtihat dergisi kapatıldı. Abdullah Cevdet'in mahkumiyeti ve derginin kapatılması dönemin bir gazetesine şu şekilde yansımıştı:
"Dinimize tecavüz edenlere ibret-i müessire: Abdullah Cevdet Bey, bir makalesinde Din-i Mübin-i Muhammediye'ye tecavüz ettiğinden dolayı iki sene hapse mahkum oldu."
''ikinci bir medeniyet yoktur. tek bir medeniyet vardır, o da batı medeniyeti dir. gülü ile dikeni ile alınmalıdır." sözlerinin de sahibidir.
döneminin en çok tartışılan adamlarından birisidir. nitekim kendileri bir doktor, şair ve çevirmendir. imparatorluk döneminde pek ön planda olmasa da ittihatçı yapılanmanın diyarbakır'daki örgütlenmesini sağlamıştır. kurtuluş savaşı yıllarında ingiliz muhipleri cemiyeti ve kürt teali cemiyeti'nin kuruculuklarını üstlenmiştir.
cumhuriyet'in ilanından sonra kısa bir dönem parlamenterlik yapmıştır ve cumhuriyet rejimi tarafından kurtuluş savaşı dönemindeki faaliyetleri nedeniyle yasaklı adam ilan edilmiştir.
en göze batan tutumu ise türk ırkını geliştirmek için avrupa'dan damızlık erkek getirelim önerisidir ki bunun gerçekten kendisine ait olup olmadığı hala net olarak bilinmemekle birlikte tarihimizdeki en önde gelen tartışma konularından birisi olmuştur.
Din düşmanlığını hiç gizlemeyen Abdullah Cevdet, Jön Türklerin pek çoğu gibi, 1870 Paris Komünü sırasında ortaya çıkan büyük kargaşa ortamının burjuvazi üzerinde yarattığı korkudan hareket ederek ''kitle psikolojisi'' üzerine bir teori geliştiren Fransız sosyal psikolog Gustave Le Bon'dan çok etkilenmişti. (Le Bon'a göre, entelektüel bir elit tarafından sıkı biçimde yönlendirilmeyen kitleler, kolaylıkla akıldışı davranışlara yönelirlerdi. Jön Türklerin ve onların ardıllarının kitlelere duyduğu derin güvensizliğin temelinde Le Bon'un görüşleri yatıyordu.)
abdullah cevdet, en acayip jön türklerdendir. gustave le bon diye bir adam vardır, fransız muhafazakarlığının başı olan bu monarşist, eskiden bir tabip iken sonradan psikoloji-sosyoloji alanlarına eğilmeye başlamıştı. vatanında pek itibar görmezdi. ne hikmettir ki, bizim ittihatçıların en sevdiği ilim insanı olmuştu. abdullah cevdet, her fransa'ya gidişinde ''üstadın evini tavaf ettiğini'' ifade etmekten dahi çekinmemişti. sıkı bir pozitivist olan cevdet, büchner'in madde ve kuvvet'ini türkçeye çevirmiştir amacını da ''yobazlıkla savaşmak'' olarak belirlemiştir. ancak sonrasında çıkardığı içtihad dergisinde, ''tüm yeniliklerin islam'da bulunduğu gerçeğine kani olduğunu ve bunu keşfetmek istediğini'' belirterek ilginç bir çıkış da yapmıştır. ittihatçıların çoğunun pozitivist olması büchner'e, hepsinin otoriter devrimci olması da le bon'a dayanır. fakat ne hikmettir ki; devrimci karakterlerine rağmen, kendilerine liberal demiş, sosyalizmden hiç etkilenmemişlerdir. ama liberalizmin siyasî hiçbir emaresi kendilerinin devrinde yoktur. ittihatçı devrinde liberal olan tek şey, grev yapan işçilere karşı bir yasa çıkartılması ve patronlara yaltaklık edilmesi idi.
abdülhamid'den nefret etmesine rağmen, sadrazamın telkiniyle kendisine memuriyet verilmesinden hoşnut kalacak kadar karaktersizdi. sonraki devirlerde sultan hamid'den ''hazret-i zill Allah fi'l-âlem'' diye bahseden mektupları vardır.
jön türkler neye inandıklarını dahi bilmeyen, kayıp bir nesildir. osmanlı'yı bulunduğu kötü durumdan kurtarmak için çırpınmışlar ama büyük devletlere maşa olup, osmanlı'nın sonunu getirmişlerdir. cevdet de bunlardan biridir yalnızca...
hain kelimesinin birebir tanımı olmuş insan müsveddesi. avrupadan damızlık erkek getirelim, akıla tapalım gibilerinden öneriler sunmuştur. e günümüzdede bu dinini ve milletini yoksayan zihniyet ufak rötuşlarla varlığını sürdürüyor.
abdullah cevdet pezevengi çoğu ittihatçı gibi mason uşağıdır. atatürkün isteği üzerine Fransız filozof Jean Meslier’nin kaleme aldığı din eleştirisi kitabını çevirdi; eser, "Akl-ı Selim" adıyla Devlet Matbaası’nda, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları arasında yayımlandı.