bitkilerden dikeni, hayvanlardan deveyi seven * hocamızdır. fakülte içerisinde dönen efsaneler yüzünden öğrencilerin bir çoğu * kendisine ön yargı ile yaklaşmaktadır. şöyle böyle derken abdullah hoacadan tek bir ders alamadan daha doğrusu almadan bu zamana kadar gelmiştim *, ancak syntax dersini sadece kendisi verdiği için daha önce oluşan ön yargılar ile birlikte ders seçimi zamanı tikimi attım ve tamama bastım. kendisi bugün yaptığı açıklamalarla aslında nasıl birisi olduğunu gayet iyi bir şekilde açıkladı, kişisel düşüncem ise öğrencilerin abdullah hocayı hazmedemiyor oluşu. adam * hiç kimsede hakkı kalmaması için çabalara girişiyor, ama bizim tembel öğrencilerimiz beğenmiyorlar tabi. herkesin eşit koşullarda olduğunu açıkladı, ve daha önceleri eğitim bilimleri hocası olduğu için bunu öğrenme ile de çok güzel bağdaştırdı. dönem sonunda not kartımda hangi harfi göreceğimi bilmiyorum, ancak kendisi ile keyifli ve bilgilendirici vakit geçireceğime kesinlikle eminim çünkü kendisi bir çok alanda bilgi sahibi bir insan ve bu sadece eğitimcilik alanında sahip olduğu diplomalar ve tecrübelerle sınırlı değil, vakt-i zamanında başka alanlarda olduğunu öğrenince gerçekten insan şaşırıyor. ayrıca kendisini dinlerken kendinizi derste değil de bir seminerde veya konferansta gibi hissediyorsunuz. sadece ingilizce alanında değil, aynı zamanda türkçe alanında da atılımlarda olduğuna facebook ta geçen günlerde yaptığı paylaşımda şahit olmuştum ancak bir de konuşmasını dinlemek gerekiyormuş. her neyse sözü uzatmamak gerekirse kendisi uludağ üniversitesinde karşılaşılabilecek nimetlerden biridir. insan aynı gün başka hocalardan da dersi olunca kıyası çok güzel yapabiliyor.
öğrencilerin ön yargılarından çok çeken hocamdır. Öyle ki, derslerinin ilk haftasını daha çok bu ön yargı kırma işine ayırır. Çünkü kendileri bu "sirk"te bir terbiyeciden çok, eşine az rastlanır bir öğretmendir.
dersini pek sevdiğim kendisini pek saydığım, sınavını bi türlü geçemediğim dünya tatlısı hoca kişisi. hoca demeye de dilim varmıyor, öğretmen desem hani ya öbürleri?
facebook'tan ayrı döktürüyor kendisi yazar olmayı da fazlasıyla hak ediyor bizce. bizce dedimse sınıfça bu kanaatteydik.
sağda solda hakkında kötü yazılanlara da gülüp geçse keşke sevgili hocamız, takmasa kafasına. dersine bi girsinler, sonra cıksınlar.
internet sitesindeki yazılarında kullandığı kelime oyunları çok hoşuma giden, dönem başlayalı henüz bir ay olsa bile, okuldaki favori hocalarımdan birisi olarak kendine hemen yer bulmuş hocamdır.
dersleri, dinleyen için, katılıp tartışan için eğlencelidir. ha, "yok hacı, ben otururum sıramda, lazım olduğunda not alırım, o kadar" kafasındaysanız, maalesef, size katacak pek bir şeyi yoktur. biraz da insanın içinde olacak alma isteği.
eğer burayı okuyorsa ve kim olduğumu az buçuk tahmin edebiliyorsa da gelecek haftaki ders için çok eğlenceli şeyler hazırlıyorum hocam. saygılar.*
2008 yılında elini eteğini öpüp icaZet aldığım modern zamanlar dervişi. Burayı okuyorsan büyüksün baba. Bir öğle arası yemeği sen ısmarlamıştın. Belki rahat 10 yıl geçmiştir. işte o gün cebimde beş kuruşum yoktu biliyor musun?
insana öğrenci olmaktan haz aldıran bir akademisyen, zira kendisi öğrencisinin düşünce veya isteklerine çok duyarlı davranmakla birlikte bu düşünce ve istekleri kendisine iletmeseniz de bir şekilde bulup sizi mutlu ediyor.**
uludağ üniversitesi eğitim fakültesinin görünen o ki en kalitelilerindendir, ayrıca sözlük yazarıdır.* karadenizli diye düşündürdü, üzerinde bordo-mavi ekose gömleği ile, ayrıca diksiyon dersi almış olsa gerek, orijinal fikirleri herkesi etkileyebilir, sınıfında herkes can kulağıyla dinleyebilir fakat ara verirken daha dikkatli olması gereken bir akademisyen zira o sandalyelerde o kadar süre insanın orası burası ağrımıyor değil.
burada yazılanların altında o kişinin imzası olmadığı için her ne kadar kısmen benim canım hocam eleştirse de...ben kendi adıma mesaj atan herkese kimliğimi hiç çekinmeden söyleyebilirim.
buraya yazılacak çok şey var...söylenecek çok güzel söz, sarf edilecek milyonlarca güzel cümle...ve hepsi sadece sizin için, başka kimseye, hiçbir büyüğüme söylememiş olduklarım...
"yaş ilerledikçe kırıklar daha zor kaynıyor" demiştiniz bana sizi her kırdığımda...
hocam, ben daha büyümedim, hâlâ ufacık bir problemle karşılaştığında içine kapanan çocuğum. "çok ütopik gelecek ama sizi hiç unutmayacağım" diye sözler veren çocuğum aynı zamanda.
hiç unutmadım hocam sözümü ve sizi, söz veriyorum, siz 90 yaşınıza gelseniz de -rabbim uzun, sağlıklı ömürler versin- ben sizi hiç unutmayacağım, hatıralarınız hep benimle kalacak ve ben sizi hep o çocuksu halimle seveceğim.
hiç üzmeyin hocamı, hiç kırmayın onun kalbini...1295 gündür ben hocamı görmüyorum ve onun ne kadar değerli biri olduğunu bilirken; onu kırdığım, üzdüğüm vakit yüreğimin en derininde bunu daha da iyi hissedebiliyorum şimdi.
Abdullah hocam; uludağ üniversitesi eğitim Fakültesi'nin en baba hocasıdır, en yardımsever hocasıdır, söylenen ve söylenecek olan her güzel sözün onda eksik kalacağı hocamdır, benim için ise çok değerli bir büyüğümdür.
ben hiç vefasızlık etmedim hocam size, hiç unutmadım sizi, hiç unutmayacağım da hocam.
ne olursunuz, beni affedin hocam. *
bu okulda sevdiğim tek hoca diyebilirim. idolüm. ince espriler yapan, sohbeti güzel olan, tam bir öğrenci yanlısı, harika eşsiz insan.. mutlaka ondan ders almanızı tavsiye ederim.. çok şey öğreneceksiniz.