süleymaniye vakfı'nın başkanıdır. fetva verme konusundaki gayreti ve kuran-ı kerim kaynaklı konuşması ile takdirimi kazanmış profesörümüz. türkiye'de orucumuzu yaklaşık 45 dakika fazla tuttuğumuzu kuvvetli deliler ışığında iddia eder ve kendisi ezandan sonra yemek yemeye devam etmektedir.
bir önceki ramazan ayında teravih namazının dinde yeri olmadığı ile ilgili tartışma yarattıktan sonra bu sene de imsak vaktinin yanlış hesaplandığıyla tartışma yaratarak ramazan aylarının maskotu olma yolunda hızla ilerleyen din adamı(!). önümüzdeki senenin konusu ise şimdiden hazırdır diye ummaktayım.
Şu günlerde ortalıkta bir imsak yani oruca başlama zamanı tartışması almış başını gidiyor. Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır, kurmuş olduğu Süleymaniye Vakfı aracılığı ile namaz ve oruç vakitleri konusunda bir proje yürütüyor. Vakfa bağlı bir ekip tarafından yürütülen proje kapsamında kutuplarda bile araştırma yapılmış.
Evvela Abdulaziz Bayındır Hoca başta olmak üzere bu konuda emek sarf edenlerin hepsini gayretlerinden dolayı tebrik etmek lazım. Bir ilahiyat profesörü öncülüğünde teknolojik imkânlardan da yararlanılarak bu denli kapsamlı bir çalışmanın yürütülmesi herkese örnek olacak niteliktedir. Abdulaziz Bayındır Hoca; kendine toplumun Kuran ve sünnetin ışığında bir hayat yaşayabilmesini ve bunun önünde engel olacak her şeyin kaldırılabilmesi veya buna gayret edilmesini dert etmesi ve sırf Allah rızası için böyle meşakkatli bir konuda elini taşın altına sokmuş olması ile hepimizin özlemle beklediği âlim profilinin bir numunesi olduğunu göstermiştir.
insanları eleştirmeden önce evvela eleştiri konusu edilen mevzulara birinci elden bakmak ve incelemek gerekir. Abdulaziz Bayındır Hocayı çok tanımam, herkesin bildiği kadar bilirim. Hilal TVde ara ara tefsir derslerine rast gelmişliğim vardır. Daha önce de ismine televizyonlarda rastladım ama kendisi hakkında detaylı bir araştırma yapma imkânım olmadı. Bu son oruç vakitleri ile ilgili basına yansıyan açıklamalarından sonra kurucusu olduğu Süleymaniye Vakfının internet sitesi üzerinden kendisi ve çalışmaları hakkında bilgi sahibi oldum.
Oruç vakitleri ile ilgili görüşlerini temellendirdiği Ekvatordan Kutuplara Namaz başlıklı çalışmasını Vakfın web sayfasından (http://www.suleymaniyevakfi.org/ ) indirip inceledim. Yazımın bundan sonraki kısmı bu çalışmanın Namaz Vakitleri adlı kısmı ile alakalı olacaktır. Ayrıca Diyanet Vakfı islam Ansiklopedisinin Yakup Çiçek tarafından yazılmış "Fecir" maddesinden de büyük oranda istifade ettim.
Sabah namazı vakti ile imsak yani oruca başlama vakti aynı zamanlardır. Yani takvimlerimizde yer alan imsak kısmı sabah namazını kılabileceğimiz ve oruç tutacakların artık yiyip içemeyeceğimiz zamanı göstermektedir. Abdulaziz Bayındır Hocanın burada genel geçer görüşten daha doğrusu Diyanet işleri Başkanlığından ayrıldığı taraf imsak vaktinin ne zaman girdiğidir.
islami literatürde imsak vaktinin girmesi Fecir ile ifade edilir. Fecir, Arapçada yarmak, bir şeyi iki parçaya ayırmak, açığa çıkartmak, suya yol vermek anlamlarına gelip, güneşin doğmasından önceki tan yeri ağarmasını ifade eder. Fecrin Türkçedeki karşılığı sabahın alacakaranlığı, şafak sökmesi veya gün ağarmasıdır. Sabahın erken saatlerinde güneşten doğu ufkuna ulaşan kızıllık olarak da bilinmektedir. Güneş doğmadan evvel yeryüzünde oluşan bir çeşit aydınlıktır. Nitekim bu aydınlıktan bir süre sonra güneş doğmaktadır. Yani fecir gecenin gündüze en yakın zamanını ve bu zamanda yeryüzünün aldığı haldir. Tam bu noktada başka bir mesele devreye girmektedir. Bu fecirden önce doğuda ufuktan göğe doğru dikey olarak yükselen piramit şeklinde, akşamınkine benzer akçıl ve donuk bir beyazlık oluşur. Bu geçici bir beyazlıktır ve bir süre sonra karanlık tekrar basar. işte bu aydınlığın, mevzu bahis olan fecir ile karıştırılmaması için buna Fecr-i Kazib yani yalancı fecir veya yalancı, aldatıcı aydınlık, diğerine yani asıl Fecre ise Fecr-i Sadık yani gerçek, hakiki fecir denir. Fecr-i Kazib gecenin bir bölümü kabul edildiği için ayrıca dini bir hükme konu teşkil etmez. Fecr-i Sadıkta ufukta yatay olarak boydan boya uzanan giderek genişleyip yayılan bir aydınlık vardır. Fecr-i Sadık; ışık ufuk boyunca yayılmaya başlayıp, altta kara parçasının siyahlığı, üstte kızıl ışık kuşağı, onun üstünde de beyaz ışık kuşağı kesin çizgilerle ayrılınca başlar. işte bu vakit sabah namazının girdiği ve oruca niyetli kişinin yeme içme fiilini sonlandıracağı imsak vaktidir. Fecri-i Sadıkta başlayan sabah namazı vakti güneşin doğmasıyla son bulur.
Bakara Suresinin 187. Ayetinde yer alan fecirden siyah ip beyaz ipten sizce tam ayırt edilir hale gelinceye kadar yiyin, için ifadesi fecir vaktinin dolayısıyla oruç vaktinin başlangıcına işaret eder. Peygamberimiz siyah ve beyaz iplikle ilgili olarak biri gecenin karanlığı, diğeri gündüzün aydınlığıdır şeklinde açıklama yaparak ayette muğlak görünen ifadeyi vuzuha kavuşturmuştur.
Abdulaziz Bayındır Hoca'ya göre Fecr-i Sadıkta renkler ayrışır, koyu karanlık yeryüzüne çekilir, üstte beyaz ışık kuşağı, ortada kızıl ışık kuşak iyice belirginleşir. Bu sebeple imsak vaktinde enine yayılan kızıl ve beyaz ışık kuşaklarının net görülmesi gerekirken aydınlığın emaresinin dahi olmadığı saatlerde oruca ve namaza başlanması tam bir akıl tutulmasıdır diyerek Diyanetin imsak vakitlerinin ayette belirtilen duruma uymadığını ifade eder.
Söz konusu çalışmasında Abdulaziz Bayındır Hoca, Fecr-i Sadıktaki bu aydınlık halin imsak olduğuna dair bir çok da sahih hadisi delil olarak gösterir. Ayrıca görüşlerini, istanbulda değişik zamanlarda çektiği fotoğraflarla da kanıtlamaya çalışır. Mesela Diyanetin imsak vaktinde çekilen bir görüntüde ortalığın nerdeyse zifiri karanlık olduğunu görebiliyoruz. Aynı şekilde yukarıdaki ayete ve hadislere uygun olarak enlemesine yayılmış beyazlık ve kızlığın net bir şekilde görüldüğü anları da fotoğraflardan görebiliyoruz ki bunlar bilinen imsak vaktinden bir saatten fazla sonra çekilmiş fotoğraflardır.
Çalışmasında ayet hadis ve gözlemlerden oluşan birçok delille beraber sonuç olarak Abdulaziz Bayındır, Diyanetin imsak vaktinin Fecr-i Kazib zamanı olduğunu ve Fecri Sadıkın bundan epey sonra gerçekleştiğini ve dolayısyla gerekenden fazla süre oruç tuttuğumuzu ve bu vakitle Sabah namazı girdiği için Fecr-i Sadıka kadar beklenmeyip kılınan namazların da olmadığını söylemektedir.
bir ramazan teravih namazı için "emevi sporudur." diyerek, bir başka ramazan ise imsak için "gecenin ortasında ezan mı okunur?" diyerek Türkiye de nasıl gündem yaratılacağını çözdüğünü belli eden sansasyon insanıdır.
imsak konusuyla ilgili verdiği bilgilerle* kafaları karıştırmasına rağmen diyanetin uyguladığı imsak saati yorum** götürmeyenidir.
edit: anlaşılmayan entry yüzünden sanırım seri eksi yedim. Bayındır ın verdiği bilgi yorum götürecek ve kafa karıştıracak olmasından ötürü diyanet in uyguladığı açık ve net kafa karıştırmamaya yöneliktir.
kendisi için çok üzüldüğüm; insanları ibadetten,camiden uzaklaştırmaya çalışan bir kesime hizmet eden şahıs.
o da biliyor ki bu dünyanın bir de öbür tarafı var.*
"keşke türkiye'deki bütün ilahiyatçılar onun gibi olsa." dediğim araştırmacı, mert, gerçek dinadamı.
gelenekçi-emevici islamcıların pek sevmediği abdülaziz hoca tarafından imsak vaktinin yanlış hesaplandığı ve insanlara 75 dakika fazla oruç tutturulduğu ortaya çıkarılmıştır. dedenden, babandan gördüğün değil; kuran'da yazandır doğru olan.
--spoiler--
tâ fecrin beyaz ipliği siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yeyin için, sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun
--spoiler--
bakara suresi, 187. ayet.
bu ayet gözlerimizin içine baka baka dururken bizleri gecenin 3 buçuğunda oruca başlatanlardır asıl şarlatanlar. her yer karanlık oğlum;lan gecenin üçünde oruç mu olur ? sizin bu hesabınıza göre, isveç'te orucunu açan bir müslüman tam 3 saat sonra yeniden oruca başlıyor; 21 saat oruç tutuyor.
ilim adamlarının kendi aralarında tartışarak sonuca bağlaması gereken konuları, diyaneti muhatap almadan direk medyaya ileten, bir gözü imsakta, diğer gözü trübünlerde, ramazandan ramazana gündem olan hoca.
Ramazanda imsak vakti,fecr i kazip,ferc i sadık konularında zerre bilgisi olmadığını kanıtlayan ve güneş doğana kadar yenir içilir diyerek kameraların karşısında yiyip içen saygısız oryantalist bozuntusu.
kurtlar vadisindeki top sakallı mete gibi aynı bu adam. ikisi de beceriksiz. biri planlarında başarılı olamıyor öbürüne zaten girdiği her münakaşada çakıyorlar.
boş konuşmayan bir hocadır. özellikle tarikat anlayışı ve tarikatçıların şirke dayalı anlayışlarını çok güzel yerin dibine sokan bir insandır. ek olarak atalarımızdan kalan/kaldığı iddia edilen ve toplumun genelinde bid'at olarak uygulanan fakat dinin hiçbir yerinde olmayan saçmalıkları çok güzel yıkmaktadır. söylediklerinin tamamına katılmasam da yüzde 80 oranında katıldığım , ilahiyatçıların içerisinde kendisini satmamış, bir duruşu bir yeri olan bir hocadır. ayrıca yaşar nuri, zekeriya beyaz gibi değişiklerle kıyaslanması , kıyaslayan kişinin, kendisinin hiçbir kitabını okumadığına hiçbir şekilde dinlemediğine delalet eder. her söylediğini desteklemesem de kur'an 'ı anlamaya ve anlatmaya yönelik sahih ve temiz niyetli bir insan olduğunu düşünmekteyim. merakla takip ediyorum.
öncelikle ; abdulaziz bayındır değil..
islam hukuku profesörü prof. dr. abdulaziz bayındır'dır..
sözlükte yazarcılık oynayan götü boklu ergenler önce hakkıyla kazanılan ünvanlara saygı duymayı öğrensinler..
ben bu hoca'nın, bütün kitaplarını en az ikişer kez okudum ve bu kitapları aileme, arkadaşlarıma dağıttım, hatta şimdi neredeler onu bile bilmiyorum..
hemen hemen tüm derslerini dinledim, hani şu iki buçuk, üç saat olanlar da dahil..
videoları da sosyal medyada paylaştım arkadaşlarımla, hatta sözlükteki arkadaşlarıma bile özelden attım linklerini..
çevremdeki islami değişim gerçekten muazzam..
ailem ve çevrem sosyalist ve yenilikçi olmasına rağmen, hoca'nın kitaplarını ve derslerini dinledikçe, istemsiz bile olsa islama yöneldiler.
özellikle kur'an'ı araştırmaya, okumaya ve anlamaya başladılar..
islamiyet'in kur'an ve hikmet(kur'andan çıkarılan doğru hükümler) ile tekrar aydınlık çağına ulaşacağına inanan, bir kur'an müfessiridir abdulaziz hoca..
artık, dünya'nın her yanını kaplayıp, tüm müslümanları büyük bir bataklığın ortasında bırakan, tarikatçı, cemaatçi, mezhepçi, şeyhçi, şıhçı anlayışdan kurtulup sadece allah'a kul olmamız gerektiğini söyler..
sonuna kadar destekliyorum bu aydınlık fikirlerini..
Kendini fıkıhci zanneden bir serseridir. Fazlası değil.
Allah gaybi bilmez diyormus;
Ayet okuyum:
"Huvallahuzllezi la ilahe illahu, alimul gaybi vessehadeti huverrahmanirrahim..."
Bakin ayetde; "alimul gaybi..." yani gaybin alimi, gaybin ilmi ondadir diyor, ama bu adam ne diyor allah gaybi bilmez, şimdi görüldüğü gibi ayetle tokat gibi cevap verdim bu hoca musfettesine, ben bile bu adami bu kadar ilmimle susturduguma göre hakiki alimlerin karsisinda ne hallere düşeceğini siz tahayyul edin artık. Velhasi ciddiye alınacak bir yani yok, populerite pesinde koşan biri eglence icin izleyebilirsiniz ama...
okumaktan, araştırmaktan aciz, kulaktan dolma -mışlı -muşlu fiil çekimleri ile
30 yıllık vakfın kurucusu ve başkanı, islam üzerine altı tane kitabı bulunan ilahiyat profesürü'nü sözde susturduğunu düşünen andavallıları olduğu bu coğrafyaya fazladır.
"sözlükte yazarcılık oynayan götü boklu ergenler" dedim ya.. işte onlar bunlardır..
öyle büyük bir adamdırki dünyayı güneşin değil "aydınlık" adındaki bir maddenin aydınlattığını iddia eder. bunu da kuranı kerimden aldığı bilgilerle iddia eder. allah yar ve yardımcısı olsun. herkes üstüne gidiyor adamcağızın. böylesine büyük bir zeka nasıl anlaşılamaz, anlamak mümkün değil.