çirkefti, bencildi, hakemi kandırmaya yönelik hareketler yapmaya meyilliydi belki ama oynamak istediği zamanda hakkını veren bir oyuncuydu... tüm bunlara karşın, hemen hemen avrupa kupalarına katılan düzeydeki tüm takımların kadrolarında kesinlikle görmek isteyeceği cinsten bir oyuncuydu kendisi, gitti-gönderildi yada neden-sonuç olaylarına hiç girmeyeceğim ama böyle bir adamı gönderiyorsan da yerini dolduracaksın arkadaş. hatta göndermeden önce adamı kadrona alıcaksın ki aciz duruma düşüp her istediğin oyuncuda yüksek fiyat çekmesinler sana, nasılsa mecbur keriz al sana 5 yerine 10 demesinler. yeri dolmadı hala galatasaray'da ha dolması gerekiyor mu bilmem ama, asıl düşündürücü olan şey ise önü dolmadığı sürece galatasaray taraftarının sabrinin şuursuz ataklarına daha ne kadar katlanabilecek olduğudur.
galatasaray a gelmiş iyi bir oyuncudur. fakat galatasaray başkanı adnan polatın bencillikleri yüzünden satılmak zorunda kalmıştır. belki galatasarayda kalsaydı galatasaraya daha iyi şeyler kazandırabilirdi. fakat oyuncu hakkında demek istediğim kaliteli ve yetenkli olmasıdır.
"türkiye'de iyiydim, seviliyordum. ama bir gün bana geldiler ve gitmem gerektiğini, benim için iyi bir teklif aldıklarını söylediler. ben de istenmediğim yerde duramazdım. katar'a geldim. al saad, g.saray'dan daha profesyonel yönetilen bir takım. en azından saygı görüyorsunuz" - abdul kader keita
çok özlediğimiz popito. keşke tt.arena'da onu izleyebilseydik geçen sene hayalini kurduğumuz gibi..
Galatasarayın yanlışlıkla (bkz: dosyalar karışmış) muhteşem bir transfere imza atması. Ardından muhteşem bir sezon geçirmesi. Topu kaleye götüren tek adam beklerin anasını belleyip sağından atıp solundan geçmesi, baçak arasından atıp içinden geçmesi. Ve yok arkadaş biz illada gs takımının anasını s.kecez diyen yönetimin satmasida ayrı bir ironidir.
28 şubat 2010 galatasaray kasımpaşa maçı'nda attığı ilk golü unutmayacağım. fildişi sahili'ne ve cezayir'e de iki güzel gol atmıştı. adam kalite beyler. gel gör ki adnan polat var galatasaray'ın başında.
yeri doldurulamayan galatasaray ın işe yaramaz futbolcusu.
sadece ali sami yen de olmak üzere, bir miktar hırslı gibi görünür, gol atar veya attırır, sonrası ise asla olmaz.
bazıları da kalkıp, bu adamı överken, galatasaray a ruhunu vermiş, sadece maçlarda değil, sadece antrenmanlarda da değil, antrenman sonrasında da canını dişine takmış hakan şükür e laf atarlar.
anlaşılan, yalnızca görüntüye değer verme huyumuzdan vazgeçmemiz zor olacak.
bırak artık şu efendi futbolcu modellerini. futbolcu dediğin hagi gibi olur, keita gibi olur.
gecen sene galatasarayın son maçı keita'nın nasıl bir futbolcu olduğunu gösteriyor. işe yaramaz diyen ne maçlara gelir ne de antremanlara gelir.
elano dünya kupasında oynayacak ve sakatlanırım diye ayağını topa sokmuyor, keita ise her zaman olduğu gibi aslan gibiydi. keita'da dünya kupasına gidecekti elano'da. aralarındaki fark.
galatasaray'ı sadece ali sami yen deki maçlarda diğer yarı sahaya taşıyan adamdı.. gazla çalışırdı o gaz da sami yen dışında hiçbir yerde yoktu. artık top oynamakta istemiyor zaten.. katar tam ona göreydi. fırsatı kaçırmadı gitti.
galatasaray'ı diğer yarı sahaya taşıyan tek adamdı. reykart gidişine onay verdi ve takım onu da yapamamaya başladı. bu kadar basit. her ne kadar futbol mantalitesi çok çok zayıf olsa da, kalite oalrak ligin üzerindeydi. kullanılamadı.
edit: sami yen'de daha çok taşıdığı doğrudur çünkü reykart deplasmanlarda takımı 4 stoper ve 4 ön liberoyla oynatıyordu. takımı ileriye taşımak da sadece keita ve dos santos'a kalıyordu.
zerre kadar özlemediğim, galatasaray ın büyük bir transfer yanlışıydı.
futbolu kafasında çoktan bitirmiş ve zihnen katar ligine çoktan transfer olmuş, kendine oynayan bir futbolcuydu.
acaba neden en iyi sağ çizgi oyuncusu olduğum fildişi sahilleri takımında bile yedek kalıyorum diyorsa takım oyunu nasıl oynanır bu yaştan sonra öğrenebiliyorsa öğrensin.
tribünlerden atılan ve ayağının yarım metre yanına düşen su şişesiyle sakatlanması ile akıllarda kalmış olan; yeşil sahaların en büyük tiyatro sanatçısı.