2009 da ankara abd konsolosluğunda konuşturmayan göz kontağı kurmayan her önüne gelene mülteci gözüyle bakan zikik asyalı kadın tarafından bana verilmeyen vizedir.
heyecan yapılmazsa 1 dakika içinde alınan vizedir. daha cevaplayacağım sorular vardı len bakışı bile attım adama. sakin olun kendinizden emin olun onlar zaten vermek için can atıyo.
turistik olanı(b1/b2) için konuşursam aracı kuruluşlara gerek duymadan rahatlıkla alabileceğiniz vizedir. Şöyle ki:
1-) internet üzerinden ds-160 formunu dikkatlice doldurun. ingilizcem iyi değil diye üzülmeyin, türkçe bölümünü seçerseniz farenin imlecini ingilizce olan soruların üzerine getirdiğinizde türkçe tercümesini göreceksiniz.
2-) vize ücretini internet üzerinden yatırabilirsiniz. aynı şekilde randevunuzu internet üzerinden alabilirsiniz. Hatta eşiniz ile aynı randevuya girebilecek şekilde randevu başvurusu yapabilirsiniz.
3-) Bankada olağan üstü para göstermenize gerek yok. Daha doğrusu düzenli bir işiniz var ise makul gelirinizi belirtin yeter, ds-160 formunda gelirinizi abartmayın. dikkat ettikleri çok paraya sahip olmanız değil.
4-) vize mülakatını ingilizce nasıl yapacağım diye dert etmeyin. isterseniz türkçe olarak da mülakata alınabiliyorsunuz.
5-) tonlarca belge hazırlamıştık, inanın bizim diyaloğumuz şöyleydi:
+adınız?
- falan falan
+çocuğunuz var mı?
- evet var, 3 yaşında..
+giderken onu nereye bırakacaksınız?
- babaanne veya anneanneye bırakacağız.
+ tamam vizeniz onaylandı.
6-) turistik vizeyi 10 yıllık veriyorlar. Avrupalılar gibi gıcık değil adamlar.
göçmen olmayan vize başvurun az önce onaylandı. benim gibi panik ve stresli biri için bile kolay ve hızlı oldu. Hala şaşkınım.
durumumu ve randevu gününü özetleyeyim. elektrik mühendisi olarak bir demir çelik şirketinde çalışıyorum. satın aldığımız ürünün fabrika kabul testi ve saha eğitimi için gidiyoruz. 7 günlük bir seyahat. masraflar şirket tarafından karşılanacak.
benim durumumda önemli olan 2 adet şey var-mış. ds 160 onay belgesi ve davet mektubu.
geriye kalan; hesap dökümleri (ki benim biraz eskiydi gece uyuyamadım korkudan), şirket evrakları, fotoğraflar, eski pasaport, otel ve uçak rezervasyonlarını istemeyi bırakın bakmadılar bile.
08.30 randevusu için sıraya 08.05 te girdim. ortalardaydım. içeri girdiğimde 08.25 falandı. girişte türkçe mi ingilizce mi diye sordular. türkçe dedim. ds 160 onay formunu ve pasaportu istedi, kontrol etti. kırmızı çizgiyi takip ettirip, parmak izi vermeye yönlendirdi. parmak izinden sonra oturup yaklaşık 5-10 dk bekledikten sonra mülakat için çağrıldım. sorular aynen aşağıdaki gibidir:
-merhabalar nasılsınız?
-nereye gidiyorsunuz?
-gidiş sebebiniz nedir?
-daha önce abd ye gittiniz mi?
-kaç gün kalacaksınız?
-davet mektubunu görebilir miyim?
-masraflarınız nasıl karşılanacak?
-nerede çalışıyorsunuz?
-abd de tanıdığınız var mı?
-kaç yıldır mühendissiniz?
diyalog 5 dakikayı geçmemiştir sanıyorum. sonunda tebrikler vizeniz onaylandı deyip uğurladılar.
iş için gideceklere %90 aynı soruyu soracaklarını sanıyorum.
bol şanslar.
bir vize türü. turistik amaçla aldıysanız ve dönmeniz gereken sürede dönmezseniz ertesi sabaha hemen kaçağa düşmezsiniz. size vizenizi uzatmanız için belirli bir süre verirler. bu sürede kaçak sayılmaz ama "araftadır" gibi bir tanımınız olur. eğer bu süreyi de aşarsanız işte o zaman kaçak durumuna düşersiniz. süreler şimdi aklımda değil ama kanunen durum en son böyle idi diye hatırlıyorum. üstelik elinizde belge de olacağından sizi bir daha ülkeye sokmazlar. geminin birine binip vize olmadan nehirlerden yüze yüze ülkeye girdiyseniz yine kaçak göçmen olursunuz ama elinizde belge olmadığı için belgeli kaçak ile aynı durumda olmazsınız. aslında siz yoksunuz gibi bir şeydir ve size ayrı bir prosedür uygulanır.