demokratik, laik, akılcı ve bilimi esas alan bir türkiye'yi batı dünyası istemez bu doğrudur. her fırsatta radikal dincilikten yakındıklarını belirtir ve hatta tvlerinde islam'ı kötülerler lakin aşırı uçları ve dinci örgütleri besleyenler de bizzat kendileridir. hele ingiltere, abd ve almanya türkiyedeki radikal veya ılımlı çoğu tarikat ve cemaatin merkezi olmuştur. amaç türkiye'yi tarikat, cemaat ve feodal yapıya hapsedip ortadoğu bataklığındaki herhangi bir ülkeden farksız olmasını sağlamaktır.
hali hazırda tayyip erdoğan'ın bugün neden ısrarla 3 çocuk istediğini söylemesinin altında yatan da batılıların bu projesidir. zira demokratik, laik, akılcı ve bilimi esas alan kitle zaten tayyip erdoğan'ı ciddiye almaz ve ona bakarak 3 çocuk yapmaz. lakin çoğunlukla düşük eğitim seviyesine sahip akp seçmeni ve yeşilkartla geçinen doğudaki feodal yapının fertleri tayyip erdoğan'ın bu lafından sonra harıl harıl çocukları yapacak ve tarikatlara, cemaatlere, feodal beylere ve aşiret reislerine bağlı biat kültürüyle dolu cahil bir taban oluşturacaklardır.
eğer bu hızda giderse türkiye; bu saydığımız adamların cirit attığı, ortaçağdan bozma, ülke haricinde herşeye benzeyen bir ülke olacak. hali hazırda batılıların ülke içinde karışıklık çıkarmak için kullandığı en büyük iki taban olan irticacılar ve etnik bölücüler büyük bir mevzi kazanacak ve türkiye cumhuriyeti içten çökertilerek bitirilecektir.
her zaman söylediğimiz gibi akp'nin, iç güçlerin ve dış güçlerin panzehiri ne muhalefettir, ne darbedir, ne de ordudur. karanlığın, sömürünün, gericiliğin, etnik bölücülüğün, feodalizmin, yobazlığın ve hıyanetin tek panzehiri milli eğitimdir. o nedenledir ki en önce milli eğitime el atmadılar mı...
uyuyan sürüyü (belki de uyuyan devi) uyandırmama çabasını güden sahte çoban abd ve onu parayla satın almış ab nin modernizm denen insanların kültü, parası ve değerleri ile beslenen canavarın dişlerinden birinin de türklerin olmasını istememesinden ötürü güttükleri politikanın bir ürünüdür sözkonusu başlık.
ya da belki de kurtlar sofralarına türklerin bir kurt alrak katılması korkusunun türklerin bu sofranın kuzusu olarak devam etmesi amacının çarpık ideolojisinden ibarettir.
kolonyalist dönemden kalmış, oryantalist ifade.
modernizm-post modernizm üzerine yığınla efsane üretilmiştir. toplumların kültürel, ahlaki, sosyal vb. karakteristik özellikleri geleneklerin izinde değil, sahip olduğu-yaşadığı ekonomik ilişkiler temelinde şekillenir.
modernlik, yaşam tarzıyla sınırlı olgu değildir ki, yaşam tarzı maddi araçların gelişmişlik seviyesiyle yakından alakalıdır. dünya ekonomisinin gelişmişliğiyle mukayesesi, bir ülkenin ekonomik durumunun istatistiki verisidir.
dünya ekonomisi, yani kapitalist sistemin ulaştığı yeni aşama, piyasa ve tüketim temellidir. bilimsel teknolojik devrimlerin yarattığı ivmede akıl almaz üretim genişlemesi, eski tarz büzüşen-kapalı biçimleri değil, canlı pazar nitelikli olmayı öne çıkarmaktadır. bu bağlamda türkiye 1980lerden bu yana iç dinamiğiyle bu tarzı yakalamıştır.
mevcut halin politik-haklar ve adalet yansıması, bir başka başlığın konusu olabilir.
kısaca türkiye koloni değildir, hatta mevcut gelişmişlik ve potansiyeli ile bölgesel güç olmanın yolundadır. bu oluşum sadece siyasi yansımalarla izah edilemez, ekonomik alt yapıdaki devinim zaruri sonuçlara ulaşmaktadır.
tamamen yanlış bir önermedir..abd ve ab bambaşka güçlerdir..herşeyden önce bu iki gücü ''tek bir güçmüş gibi lanse etmek'' dış politika konularında ''sokaktaki adamdan öte birşey bilinmediğini'' net bir şekilde ortaya koyar..
prof.dr.mahir kaynak'ın deyimi ile ''batı'' diyen adam dış politika bilmiyordur..hiç güzel kafasını yorup da analiz yapmaya kalkmasın der..
bugün ab denilen gücün bile varlığı tartışmalıdır...işin aslı her devlet ayrı birer güçtür..hepsinin geçmişi farklıdır..hepsinin tarihi birbirleriyle savaşarak geçmiştir..hepsi birbirine rakiptir..bazen ortak çıkar paydasında birleşirler,bazense çıkarlar çatıştığı için ters düşerler..
