ortadoğuda petrol gibi ağır bir yemek sonrası türkiye'yi tatlı olarak sona saklamasıdır. size demokrasi getireceğiz vb. nedenler ile girmesi muhtemeldir.
an itibariyle fiilen işgal edememiş olsa da, mecliste tek başına iktidardır, bu da işgalin ülkenin kalbinden yavaşça başladığını, damarlara zehirli kanı pompalamaya başladığını gösterir.
işgal etmekten kasıt topraklarına asker yığmak ise bunu asla yapamaz, yapmaz da..
işgal etmekten kasıt ekonomisini parsellemek ise dışardaki* en ufak dolar-euro paritelerindeki değişme ya da petrol fiyatlarındaki yükselme bizim ülkede kaos yaratıyorsa işte o zaman ekonomik yönden işgal edildiğimizin varkına varmalıyız diye düşünmekteyim. (bkz: pirincin gündem değiştirmesi)
koministlerin bile ayakkabıları converce iken ekonomik yönden işgal edilmediğimizi kim iddaa edebilir ki. sakın ne alakası var demeyin, ülkede hep ihracat rakamları konuşulmakta, ithalat rakamlarına bakın ve bu ülkede 100 milyar dolar sıcak paranın küçük bir kısmı dışarıya çıktığında o zaman bu ülkeyi tayyip ve tayfası bile kurtaramaz.
gerçek olma olasılığından bahsetmenin bile saçma olacağı olay.
günümüzde hiç bir devlet, topraklarım genişlesin diye savaşmaz. bölgenin stratejik önemi ve kaynaklarını rahatça kullanabilmek için girer o topraklara.
bugün kıytırık bir ülke ile savaşmak bile hayvani bir ekonomik güç gerektirmekte, deli gibi para emmektedir.
önce bir ülke türkiye'yi neden işgal etmek ister;
1- stratejik konumu, rusya'ya yakınlığı, boğazlara hakimiyeti.
2- yer altı kaynakları, tarımsal gücü.
türkiye, sıradan bir ülke değildir, hem kendi gücü, hem de neredeyse iki yüz yıldır süregelen denge politikası vardır. bu politika, türkiye'nin gerektiği anda gerektiği tarafa kayabilmesini sağlar. yani türkiye her ne kadar amerikan güdümünde olsa da, abd ile karşı karşıya geldiği an, rusya, iran, çin gibi güçleri yanına toplar. tabii aynı durum tersi için de geçerlidir, ne iran ve rusya türkiye'ye dokunmaya cesaret edemez, nato devreye girer.
dolayısı ile türkiye'ye ile savaşmak hiç bir ülke için karlı değildir. hiç bir devlet başkanı, kaybetme riski yüksek, kazansa dahi, kazanacaklarının, kayıplarının binde birini dahi karşılamayacağı bir savaşa girmez.
tekrar amerika'ya bakalım. amerika, tüm bu riskleri alır mı?
sebeplere tekrar baktığımızda şunu görüyoruz, abd zaten türkiye'nin strajik konumunu kullanmaktadır. üsler, boğazlar, kafasına göre takılmaktadır. bunları kendi istediğine göre kullanmak için savaşmaz.
ayrıca ekonomisi de elindedir. gene savaşmaz. sahip olduğun bir şey için neden savaşasın.
liberalist görüşün bir teorisi olan, iki demokratik ülke birbiri ile savaşmaz, geçerli bir kavram değildir. gayet de savaşır. realist görüş, her ülkenin kendi çıkarı doğrultusunda gerekirse babasını bile satacağını savurunur ki doğrusu da budur. ancak amerikanın, türkiye üzerinde savaşarak elde edebileceği bir çıkarı yoktur ve olsa dahi, kaybedecekleri, kazanacaklarından daha çok olduğunu en öküz olan bile görecek, böyle bir hamleye hiç girişilmeyecektir.
askeri olarak mümkünatı olmayan durum. amerikanın ırak gibi bir yerde batırdığı milyar dolarların kıyası olmayacak zararlarına katlanamayacağı enazından şuan için kesindir. ancak işgalin hala fiili olarak süren bürokratik ve ekonomik yönü vardır. bunun türkiye'deki en önemli demirbaşlarından aydın doğan'da çoğu vatandaşımız tarafından yere göğe sığdırılamamaktadır günümüzde...
bazılarının farkında olmadığı durum. zaten herşeyinize kondular yahu, daha ne işgali? siperlerine dalmalarını mı bekliyordunuz? yok hacı, çok uzak, uçakla adam mı taşısınlar şimdi?