2009 fifa konfederasyon kupası'nda gruplarda son maça 0 puan ve -5 averajla girmesine rağmen son maçta elde ettiği galibiyetle yarı finale yükselerek adeta mucize gerçekleştirmiş takım.
(bkz: amerika nin isi)
sanırım adı lalas idi, kızıl saçlı sakallı bi adam; benim gözümde abd milli takımı o'dur. adam futbolu bırakı, dünya kupasını alsa hiçtir gözümde benim bu milli takım. *
onyewu adındaki iri yarı hatta iri tam futbolcusu olmasa bi' sikim yapamayacağını düşündüğüm takım. adam, tek başına 7-8 tane mutlak gol girişimini önledi ispanya maçında. söylentilere göre de fenerbahçe ile anlaşmış.
asıl mevkiler belirtilmiş burada tabi, yoksa turnuva boyunca oynayacak tek forvet altidore değil. fakat şu kadroyla ingiltere'yle birlikte gruptan çıkmaları benim için sürpriz olmaz. cezayir'in pek bir halt edebileceğini zannetmiyorum, hele ki afrika uluslar kupası'ndaki maçlarının ardından. fildişi sahilleri'ne elenmişlerdi sanırsam(sonradan edit gelsin buraya. lets write uyardı sağolsun, fildişi'ni elemişler o maçta. demek ki "bu kadar salak oynadıkları halde geçebiliyorlar" tribine girdim ben o gün. sübhanallah kardeşim ibretlik bir edit deyin diye silmiyorum), o maçta ne kadar boş beleş bir takım olduklarını gördük. sonra sağdan soldan diğer maçlarına da baktım ı ıh, afrika'daki elemanları eleyip gelmişler. slovenya amerika'dan bir adım önde gibi ama kadrolar dikkatle incelendiğinde pek bir fark olmadığı anlaşılabiliyor. slovenya'da fark yaratabilecek isimler bence handanovic, birsa, novakovic, dedic. bunların performansına bağlı amerika'nın işi. yoksa ingiltere'ye bile kafa tutar bu ibneler.
ulan o kadar boşluk bırakıyorum yine birleşik alıyor sözlük şunu.
ABD Milli Futbol Takımı Amerika Birleşik Devletleri'ni futbolda uluslararası organizasyonlarda temsil eden takımdır. 2006 FIFA Dünya Kupası'na katılan takım grupta 1 puan alarak sonuncu olmuş ve elenmiştir.2009 yılında Güney Afrika'da düzenlenen FIFA Konfederasyon Kupası'nda B grubundan son maçına -5 averaj ve 0 puanla girerken herkes onlara elendi gözüyle bakıyordu.Ama yapılan son maçta Mısır'ı 3-0 yenmesiyle,Brezilya'nın da italya'yı 3-0 yenmesiyle,Mısır'ı 1 averajla geçerek yarı finale yükselmişlerdir.Ama ABD'nin yarı finalde işi çok zordur.Çünkü karşılarında 35 maçtır yenilgi yüzü görmeyen ispanya vardır.Sahaya büyük bir inançla çıkan ABD ispanya'yı güzel oyunuyla 2-0 yenmeyi başarır ve Romanya yenilgisinden sonra 35 maçtır yenilmeyen ispanya'yı mağlup eder ve ispanya'yı dünya rekorundan eder.Eğer ispanya bu maçını kazansaydı Brezilya'nın 35 maçlık yenilmezlik serisini egale etmiş olacaktı ve yenilmezlik serisini 36 maça çıkarmış olacaktı.Ayrıca ispanya üst üste 15 maçlık kazanma serisini de bu maçla sonlandırmış oldu.Bu galibiyetten sonra ABD FIFA Konfederasyon Kupası'nda finale yükselir.Finaldeki rakibi Brezilya'ya karşı 2-0 öne geçtiği maçta 3-2 yenilerek FIFA Konfederasyon Kupası 2.si olmuşlardır.FIFA Konfederasyon Kupası'nın en iyi kalecisi bu takımdan Tim Howard olmuştur. 2010 FIFA Dünya Kupası'nda ingiltere, Slovenya ve Cezayir ile birlikte C Grubunda mücadele eden ABD grubu ingiltere'nin önünde birinci sırada bitirerek 2. turda Gana'nın rakibi olmuş fakat Gana'ya 2-1 yenilerek kupaya ikinci turda veda etmiştir.
Kısa kısa bu kıta takımının nasıl başarıya ulaştığını yazma ihtiyacı duydum,
başarı derken vecize yapmıyorum, gerçekten başarı, artık büyük turnuvalara %90 katılma başarısına sahip hatta son dünya kupası dahil olmak üzere bir çok organizasyonda başarıya ulaşan bir takım.
Her şey 1994 yılının yazında başladı, Amerika ilk kez bir futbol organizasyonuna ev sahipliği yapıyordu, Amerikalılar, bu tarihden önce yapılan futbol turnuvaları için dünyanın en aptalca turnuvası başladı diyorlardı, dünya kupası için.
1994 yılında stadlar doldu, Amerika'da ki bu garip gelişme ülkenin yönetiminide şaşırttı. Daha sonra neler oldu ?
Amerika ilke olarak okullarında basketbol ve beyzbol da olduğu gibi futbol kulupleri açtı, okullarda futbol takımları oluşturdular.
Bu takımlarda liseli ve üniversiteli gençler oynamaya başladı, özetle ilk çağ olarak lise ve dengi okullar da bu işi profesyonelleştirdiler.
Ardından bölgesel turnuvalar vs. başladı, ve okulda başlayan gelişim süreci bu ilk çağ ile birlikte git gide büyümeye başladı.
Daha sonrasında zaten var olan ancak pek bir gelecek vaad etmeyen amerikanın futbol takımları bu turnuvalardan futbolcular almaya başladılar, 3 - 5 sene öncesine kadar amerikan vatandaşı futbolcu bulmak zor iken artık turnuvada yüzlerce futbolcu izlemeye başladılar.
Bu futbolcualr zamanla transferleri gerçekleştirdiler ve milli takıma seçilmeye başladıalr, amerika'da boş durmadı antreman sahaları, organizasyonlar stadlar inşaa etti. Yeni gelen bu nesi ilkokuldan başlayan futbol felsefesini milli takıma oturttu, nihayetinde artık profesyonel futbolcular oldular.
bugün amerika milli takımı muhtemelen 2 veya 3. çağını yaşıyor, yani o kullardan gelen çocuklar bir çoğu, 1994 yılıdna dünya kupası ile başlayan bu merak amerika'da bugün ilgi görüyor Amerikanın futbol macerası profesyonel anlamda henüz, 18 yıllık, 18 yıllık bir mazisi olan bu futbol kültürü şimdi turnuvaların sabit takımlarından bir tanesi olmaya adayken, 1923 yılını baz alsak o gün bugündür milli takım hala aynı yerde sayıklıyor.
En önemli başarısı olan dünya 3. lüğünde milli takımımıza bakıldığında futbolcuların %70 i büyük takımların alt yapısından çıakrak o takımda oynamaya başlayan futbolculardan oluşuyordu, biz bunu devam ettiremedik ancak amerika milli takımı bunu yaptı.
işte Amerika milli takımı böyle gelişti böyle büyüyor, birileri ders çıkarmalı ama kim ?
milli takımı dünya kupasına sadece 2 kere giden, avrupa şampiyonasına da sadece 3 kere giden ülkenin mensupları tarafından olumsuz eleştirilen takım.
"onlar ne anlar futboldan yeaaa", "ama onlar soccer diyor yeaaa" diye diye küçümsediğiniz takım çoğu dünya kupasına gidebilmiş; ikinci tur, çeyrek final ve üçüncülük görmeyi başarmış.
hadi kuzey amerika (concacaf) elemeleri ile avrupa (uefa) elemeleri aynı değil diyebilirsiniz, katılırım. ama aynı takım 2009 konfederasyon kupasında finale çıktı, brezilya karşısında ilk yarı 2-0 öndeyken ikinci yarı 3-2 kaybetti.
abd'nin tam aksine, yatıp kalkıp futbol konuşan, herkesin biraz teknik direktör olduğu (!) türkiye'nin milli takımının uluslararası arenadaki rezil tablosunu araştırın zahmet olmazsa. kulüpler bazında bile üst düzey başarıya sahip değiliz.
kapitalizmi, emperyalizmi, demokrasi götürme şekli vb. bakılmadan, sempati duyulacak takımdır. bu yılki dünya kupasında en az çeyrek final görürler umarım.
ha unutmadan, bu akşam major league soccer 2014 sezonu başlıyor. çalkantılı, her hafta hakem hatalarını konuşmaktan bıktığımız, ezeli rekabetin ezeli düşmanlığa dönüştüğü, saha dışı oyunların da etkili olduğu stsl'nin üstüne mls daha keyifli geliyor emin olun.
bu dünya kupasıyla beraber performansının çıkışa geçeceğini düşündüğüm ve belki gruptan portekiz yerine 2. olarak çıkacak olan futbol takımı. ilerideki dünya kupalarında daha iyi olacaklar.
böyle düşünmemin sebebi ise amerikan medyasında yaygınlığı inanılmaz derecede artan 2014 dünya kupası haberleri. abd'nin futbolda başarısız olmasının ana sebebi futbola karşı halkın ilgisi yoksunluğuydu. eğer futbolun yaygınlığı dolayısıyla önemi artar ise yeterli altyapı tesisleri ve büyük nüfusuyla* ileride futbol alanında yeni bir güç yaratabilirler.
yeterli ilgi ve önemi verdiğinde hemen hemen her alanda dünyanın en iyisi olan abd futbolda da ancak ve ancak halkın ilgisi ve isteğiyle başarılı olabilir.
yalnızca şu sevinçle bile geleceğinin parlak olduğu kesinleşen futbol takımı. anlayacağınız amerikalılar basketbol, amerikan futbolu, beyzbol gibi sporlardan sıkılıp kendilerine soccer adı verdikleri yeni bir meşgale bulmuşlar ve çokta sevmişler gibi.
2014 Fifa dünya kupası kadrosunda 5 adet alman asıllı futbolcu olan milli takımdır. Jermaine Jones, fabian johnson, timmy chandler, john anthony brooks ve Julian Green almanya' da doğmuş veya yetişmişlerdir. Jermaine Jones harici hepsi de bundesliga' da forma giyer.