karışık durumlara gebe olan sürecin resmi olarak başlamasıdır.
durumu hukuksal ve siyasi olarak özetlemek gerekirse:
1979 tarihli ABD ve TC arasında imzalanan suçluların geri verilmesine ilişkin anlaşma, suç, geri iadeyi talep eden tarafın ülkesi dışında işlenmiş olduğu takdirde, geri iade etmesi istenilen tarafın kendi yasaları da benzer koşullarda işlenmiş böyle bir suçun cezalandırılmasını öngörüyorsa, tarafların geri iadeyi gerçekleştirebileceğini söylüyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı''nın Gülen hakkında başlattığı soruşturma, anayasayı ihlal temelinde Türk Ceza Kanunu''nun suç örgütü kurmak suçlaması çerçevesinde yürütülüyor. Dolayısıyla suç örgütü kurmak, ABD yasalarında da cezalandırılması öngörülen bir suç olduğu için, resmi başvuru kitabına uygun şekilde yapıldığında ABD''nin bunu incelemeye almama şansı yok. Zaten anlaşmanın ''Geri vermeye neden olabilecek suçlar'' başlıklı ikinci maddesinin 3. fıkrasının b. bendi buna ilişkin durumu şöyle açıyor. TC yasalarına göre suç işlemek için örgüt kurma ve ABD yasalarına göre iki veya daha çok kişinin kanunsuz bir eylem için anlaşması durumunda geri iade kabul ediliyor.
geri iade talebinin reddi meselesine: Geri iade talebine konu olan suç, siyasi nitelikte ve böyle bir suçla irtibatlı bir suç sayılırsa veya geri iadenin istenildiği tarafta, kişinin siyasi görüşleri nedeniyle kovuşturulmak veya cezalandırılmak için iadesinin istendiği kanaati oluşursa, iade reddedilebiliyor. Ancak Bir Devlet Başkanına veya Hükümet Başkanına veya aile üyelerinden birine karşı işlenmiş ya da işlenmeye teşebbüs edilmiş suçlar, siyasi nitelikte suç sayılmıyor.
Yine de Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve siyasi nitelikli suç arasına kalın bir çizgi çekmek çok da kolay değil. Dahası Adalet Bakanlığı (yetkili makam bir mahkeme değil) suçun işlenip işlenmediğine dair ikna olsa dahi, nihai kararı Dışişleri Bakanlığı veriyor. Yani geri iade meselesi, hukuki değil siyasi bir mesele.