büveyhoğulları'nın bunlardan halifeliği ele geçirme isteğiyle başlattıkları savaş sonrası anadolu selçuklu devleti'nden yardım isteyen ve bsd hükümdarı tuğrul bey'in büveyhoğulları'nı yıkması sonucu, tuğrul bey'e "doğunun ve batının hükümdarı" unvanını verdikleri ve verdiklerine bin pişman oldukları devlettir.
çünkü bu unvandan sonra tuğrul bey, "doğunun ve batının hükümdarıysam, abbasiler'in de hükümdarı değil miyim lan ?!?!" diyerek abbasi halifeliğini kontrol altına almıştır.
dönemin halifesine hülagü han'ın yazdığı mektubun bir bölümü;
Git de kendine demirden yüksek şehirler kur, çelikten surlar inşa et. ifritlerden ve şeytanlardan ordular topla. Sonra da savaşıp vuruşmak için bana gel. Gökte bile olsan, seni zorla, canın istemese de yırtıcı hayvanların önüne atacağım..
Bir devletin türk devleti olması veraset sistemine bağlıdır. Mesela memlûk devletinde veraset sistemi iyi olan kazansın sistemidir. Güçlü olan general diğer herkesi öpüp başa geçer. Bu anlamda arap kuruluşlu olsa da türk devleti olabilir. Ama abbasiler emir-ul umeraların yetkilerini arttirinca merkezî otorite zayıfladığında bölgesinde bağımsız olsalar da merkezi otorite artınca tekrar abbasiler e geçer bu devletçikler.
emevilerin halktan kopuk politakasını izlememek için bağdat şehrini kurmuşlardı ve saray halkın yaşadığı alanın tam ortasında konumlandırılmıştı.
iç içe geçmiş iki surdan oluşmuş bu şehrin en dış surunda 4 ayrı kente açılan 4 kapı bulunurdu. bu kapıların her biri özelleştirilmiş çarşılara açılırdı.
şehrin merkezinde ise bir camisi ve kütüphanesi vardı. özellikle bilim ve sanat alanında çok ilerlemişler ve dönemin bilim merkezi olmuş bir kenti inşa etmişlerdi.
malzeme olarak taş ve tuğla kullandıkları için emevi yapılarına göre daha sağlam yapılar inşa etmişlerdi.