Herhalde dünya mitolojilerindeki en derin sembolizmlerden biridir. iSlamda, hristiyanlıkta, yahudilikte, babilde, mısırda, keltlerde, hemen hemen bütün panteist akımlarda, budizmde... karşılaşırsınız ab ı hayatla. Yani Bengi su, hayat suyu. Hayat ve üretme enerjisini içimize dolduran o mistik güzellik.
Şimdi biraz doğrul çünkü önemli bilgi vericem. Bu ab ı hayat aslında libidodan kaynaklı enerjinin doğru kanallara aktarılmış halidir.
The Fountain filminde de hayat ağacının kenarında gözükür.
ilk olarak crossing the bridge belgeselinde dinlediğim mükemmel bir mercan dede şarkısı.
gözlerinizi kapattığınızda sizi huzura ulaştıran ritimlere ve ezgilere sahiptir ayrıca.
bir aşk tamlaması. ne simyacıların aramasını bilirim ne de tasavvufların şarap kaygısını ama aşık adamın sevgiliye söyleyebileceği en güzel cümledir belki de. evet aşk bir hayat suyudur, hayata tutunduran bir iksir,bir ihtiyaçtır. ab i hayat da bu yakarışın dilden dökülen en güzel tamlamasıdır.
edebiyat bölümünde öğretim elemanı olmasına rağmen derslerde mevzuu olduğunda sürekli ve inatla
"ab-ı hayat suyu" demeye devam eden kişiyi (Hülya Taş) hatırlatır bana..
ab-ı hayvan da denir. aynı manadadırlar.
(bkz: ab-ı hayvan)
(bkz: hayat suyu)
Efsaneye göre bir zamanlar bir avcı, Doğu'da göllük bir yerde keklik vurmuş. Kanlı kekliği göllerden birinin sularında yıkamış. Torbasına atıp köyüne dönmüş. Eve gelip torbayı açınca keklik kanatlanıp uçmuş.
Avcı, kekliği yıkadığı suyun ab-ı hayat olduğunu anlamış o zaman...Ab-ı hayat, yani hayat suyu...
Koşmuş yeniden dağlara... Bütün gölleri gezmiş, bütün suları tatmış. Ama bulamamış ölümsüzlüğün sırrını saklayan gölü... Ahali de o günden beri arar dururmuş. Lakin Tanrı, iksiri saklayan göl bulunmasın diye, bin göl yaratmış oralarda... O yüzden oraya kurulan kentin adı Bingöl olmuş.