ilk sahnesi rezalet amerikan gençlik filmleri gibi, bir grup kıçına rahat batan gencin toplaşıp ücra yerlere gittiği bir sahneyle başlayan ama sonra beklenmedik şekilde güzelleşen, seyrettikten sonra insanın içini sızlatan, izlenesi film...
türk filmlerine inat başrol oyuncusuna kıyıp sonunu kötü bitirerek insanın içini sızlatan hatta o an içinde bulunduğum andan dolayı beni hüngür hüngür ağlatmayı başarabilen film.
"ask daima yürekten ve sabırlı sevmektir.
kıskançlık değildir.
Aşk kendini beğenmiş veya kibirli değildir.
bencillik veya terbiyesizlik te değil.
aşk suç değildir
yada alınganlık."
mandy moore gibi bir afeti devran'ın hanım hanım bir kız rolünde olduğu, klasik amerikan gençlik filmleri bir yana, klasik amerikan filmlerine bile benzemeyen, dindarlık öğeleriyle dolu güzel film. mandy moore iki adet muhteşem şarkı ile de soundtrack'i büyülü kılmıştır.
efendim, bu filmi izlemeden önce cok güzel, cok duygusal gibi yorumlar okudum heryer de.neymiş kerameti diyerekten izledim haliyle; basit bir yeşilçam filminden öteye gecemeyen film oldugu konusunu öncelikle belirtmekte fayda var.bunun yanında dini motifler de araya sıkıstırılmıs, bir din propagandası da sezmemek elde degil.
kitabından biraz da olsa sapmış ve günümüze uyarlanmaya çalışılmış ve başarılı olabilmiş film. izleyenlerin yüzde 80' ini ağlatabilecek derecede etkileyici bir yapıt.
basit ve türk filmleri gibi bir konusu olmasına rağmen beni ağlatmış güzel bir gençlik filmi.
--spoiler--
-erkeğin, sevgilisinin birkaç ay sonra öleceğini bile bile onunla evlenmesi o kadar duygusaldı ki.. yani filmden sonra resmen psikolojim bozulmuştu. ne harika bir erkek diye.
-filmin müzikleri de çok güzel. hemen hemen birçok şarkıyı mandy moore seslendirmiş zaten.
-erkeğin, kıza yıldız alması ve teleskopla birlikte yıldızı izlemeleri çok romantikti.
-kızın ölümünü göstermemeleri çok yerinde olmuş.. zaten yeteri kadar ağlatıyor.
--spoiler--
filmle ilgili hatırladıklarım bunlar. romantik, ağlak bir film izlemek isteyenler bulup izlesin. sanırım dvdsi filan çıktı.
insanın içini mahveden, dudakta minik tebessümler oluştururken gözlerden yaşları akıtan, işte gerçekten aşk budur dedirten film. kesinlikle izlenesi film.
Basit sıradan bir gençlik,lise filmi gibi görünebilir ama kesinlikle değil.Hayatınızda izleyebileceğiniz birkaç iyi aşk filminden biri.ilk izlediğim gün ağlamaktan bir hal olmuştum.Tabi o anki ruh halinizde çok önemli.Sevgiliyle izlenebilecek en güzel filmlerden biri. Sevginin önemini sevdiğinin yanındayken kıymetini bilmen gerektiğini öyle güzel anlatılıyorki. Soundtrackleride ayrı bir güzel.indirdiğimden beri sürekli o güzel şarkıları dinliyorum bıkmadan usanmadan.Filmden şu repliklerde gerçekten insanın hafızasına kazınacak çok güzel sözler.
Our love is like the wind... I can't see it, but I can feel it.
Love is always patient and kind. It is never jealous. Love is never boastful or conceited. It is never rude or selfish. It does not take offence and is not resentful. Love takes no pleasure in other people's sins but delights in the truth; it is always ready to excuse, to trust, to hope, and to endure whatever comes. Love does not come to an end.
aşkın insanı nerden nereye getirebildiğini, ne kadar güçlü,kalıcı ve masum bir duygu olduğunu anlatan harika bir film.
beni benden alan sözlerse: bizi aşkımız rüzgar gibi.göremiyorum, ama hissedebiliyorum.
son 35- 40 dakikası hüngür hüngür, zırıl zırıl, hıçkıra hıçkıra ağladığım film. aslında film beni çok şaşırtmadı. kız zaten " bana aşık olmayacağına söz ver. " dediği zaman insan tahmin ediyor neler olacağını ama kendini tutamıyor işte. tek kelimeyle harika bir film. 9. 9 şiddetinde tavsiye ediyorum.
insana " acaba ben de 3- 4 sene aynı hırkayla dolaşsam kendime bir landon carter bulabilir miyim? " dedirten filmdir ayrıca.*
sonucun ne olacağını bile bile izlediğiniz bir film sizi ağlatabiliyorsa iyidir.a walk to remember da öyle.unuttuğunuz duygularınıza bile yumak yumak gömülebilirsiniz