hepsi de şahane serilerdi. ama hepsinin ortak özelliği fazla sürreal olmalarıydı. vampirler, kenderler, yani ne bileyim, bu serinin verdiği gerçeklik duygusunu özlemekten olacak, içeriğin zenginliğini hatırlattı.
özlenilen politik kaosu, çıkar çatışmasını, orospu çocukluğunu, onuru, şerefsizliği hayatıma yeniden soktu.
siyah-beyaz şeklindeki güzel hikayelerden sonra gri ve gerçek olan ama fantastik altyapısını köküne kadar koruyan çok özel bir seri bu.
özlemişiz.
sanki minas tirith'in kuleleri gibi.
HBO'a teşekkür etmek gerekir, eğer dizisini yapmasalardı belki de hiç keşfedemeyecektim bu seriyi.
George Martin'e bir sene süre veriyorum; bu süre içinde kitapları tamamlamazsa ben kendim yazacağım sonunu. Babamı demir taht'a oturtup kışyarı'nı kocama vereceğim. casterly kayasında oğluma sünnet düğünü yapıp castemere yağmurları eşliğinde halay çekeceğim.
Son zamanlarda kafayı bu seriyle bozmam tesadüf olamaz bence. Çünkü hayatımda ilk defa bir kitabı ( veya seriyi ) neden daha önce okumadığımı, keşfetmediğimi düşündüm. Evet adı ne kadar artistik ve hiç duyulmamış gibi gözükse de ben biraz ipucu vereyim. Bu kitap serisi aslında bildiğimiz "Game of Thrones" dizisinin satırlara dökülmüş hali. Aslında dizi, kitabın görselliğe sunulmuş hali ama malumunuz dizinin yayınlamasıyla dizi daha popüler oldu. Ancak kültür-sanat çevrelerinde diziden bağımsız olarak bu kitap serisine verilen değer çok fazla. Ben de popüler kültürün kurbanı olarak önce dizisini izleyip, sonra kitabına başlayanlardanım. Emin olun, kitabı okuduktan sonra artık dizisini izleyemiyorum. O kadar yüzeysel, o kadar acemice geliyor ki "kitap üstüne dizi" kavramı tamamiyle yalan oluyor.
Kitabın yazım aşamaları hala devam ediyor. Yani 5 kitapla sınırlandırılacak gibi değil. Yazarın çalışmaları sürüyor. Türkçe'ye ise sadece ilk 3 kitap ( Game of Thrones, Clash of the Kings, Storm of Swords ) çevrildi. Hatta son kitap daha mayıs ayının son haftasında piyasaya sürüldü. ilk kitabın adı da anlayabileceğiniz gibi dizinin genel adı haline çevriliyor. Ama olay örgüsü, bir kaç figüran dışında karakterler genellikle aynı. ( Okumuşlar için küçük bir ayrıntı : Dizide ilk sezondaki fahişe Rose karakterinin kitap da olmaması gibi. )
Fakat diziye uyarlanan bu kitap serisinin çok büyük bir avantajı var. Kitabın yazarı, aynı zamanda senaryo ekibinde buluyor. Yani dizideki her sahnede, her çekimde söz sahibi, fikir sahibi. Çoğu uyarlamalar da bunu göremezsiniz. Bu yüzden bu diziyi avantajlı hale getiren etkenlerden biri de bu.
taht oyunları'na başladığım seridir. serinin 3 kitabını bu yıl nisan ayına kadar okuyabilirsem* game of thrones dizisiyle çok ağır spoilerler elde edebileceğim.
edit: yalnız fark ettim ki bayağı bayağı bazı at kafalılar spoiler ibaresi altında utanmadan kitabın özetini çıkarıyorlar. at kafalılar.
Serinin 3. kitabı Kılıçların Fırtınası' nı bitireli dakikalar oluyor. Yazar tüm okuyanları ters köşeye yatıracak pek çok durumu kaleme alıyor. Hayranlarını üzecek pek çok durumu çekinmeden yazmış ve serinin 4. kitabını okumak için belki de bir ara vermeyi düşünenlerin sayısı bir hayli artabiliri.