2013 yılında tv8'de izlemiştik ailecek çok güzeldi, hamburgercide costner'ın kadının kalçasını öptüğünü gören philip niye öptün diye arabada sorduğunda çok gülmüştüm,ama zenci yaşlı çift bunlara kahvaltı verirken kadın kevın costnerın bardağına çay koyuyomuş gibi yapıyor orayı nasıl atladılar farketmediler ilginç.
son zamanlarda izlenen mükemmel dram filmlerinden biri. imdb filmdeki mantık hatalarından bazılarını yazmış:
filmin sonunda şeker toplanan sahnede kutulu şekerlerin olması. film 60larda geçiyor fakat bu tarz kutulu şekerler 90larda piyasaya çıkmış.
su deposuna ateş edilen sahnede 2 adet depoya, iki adet otomobilin üstüne ateş açılıyor fakat altı mermi alan tabanca da daha sonra mermi bittiği ortaya çıkıyor.
yine bir sahnede 1988de çekilmiş bull durham film afişi var.
ben bu filme nasıl rastlamadım ? diye düşündüğüm filmdir. Henüz dün izlediğim fakat hala aklımdan çıkmayandır. özellikle Lennie Niehaus'un Big Frans Baby parçası eşliğinde edilen dansı hiç bir zaman unutamayacağım filmdir.
genel olarak sevmediğim kevin costner'a sempati duymamı sağlayan 1993 yapımı film. rolü dolayısıyla mı bilmiyorum ama çok babacan adam yahu. babasız küçük bir çocukla o arasındaki bağı anlatıyor filan işte. diyecek pek bir şey yok. sıcak ve hafif maceralı bir film istiyorsanız izleyin.
edit: sonunda gözlerim doldu. fark etmeden bağlanmışım izlerken.
her izleyişte insanı içlendiren, tekrar tekrar izlenebilen türden bir macera filmi. clint eastwood abi hem yönetmiş, hem de önemli rollerden birini üstlenmiş.
clint eastwood'un yaşlandıkça duygusala bağlayışının ilk örneklerinden. 1993 yapımı film, kanun kaçağı bir adamın* rehin aldığı bir çocukla, polisten* kaçışını ve bu süreçte çocukla yaşadığı ilişkiyi anlatıyor. filmi the blind side'ı da kitaptan uyarlayıp yöneten john lee hancock yazmış. sağlam dramdır. dokunur.
izlediğim en iyi 10 filmden biridir. duygu derinliği ikilemleri bitmeyen tempo ve oyuncuların çıkardıkları iş gerçekten ölümsüz bir film yaratmış. teşekkürler clint eastwood, sen bu işi biliyorsun. duygu sömürüsü yapmadan ağlatmayı başaran ender filmlerden.
türkçeye kusursuz dünya olarak çevrilmiş ama ismiyle aynı derecede ironi barındıran film.
kusursuz dünya mı?
pamuk şekerin rengini bilmeyen ve yahut roller coaster'a binmemiş ya da cadılar bayramında "Şeker ya da şaka" diyemeyen bir çocuğun yaşadığı kusursuz bir dünya. Roket gemisine binmeyi hiç karıştırmıyorum bile.
çocuğuna, onu sevdiğini söyleyemeyen bir babanın yaşadığı dünyadan bahsediyoruz. ne kadar da kusursuz değil mi?
kevin costner'ın zirve yaptığı filmlerdendir. sakin ve durgun anlatımına rağmen kendisini izlettiren filmdir. ağlamamak için bir neden yok. salın gitsin. bir nevi stockholm sendromu filmidir.
yazacak pek bir şey yok filmle ilgili. tek kelimeyle harika! laf salatası yapıp filmi övecek sözcüklerim yok şu an. gerçekten çok etkileyici bir film. ilk başlarda katil ile o küçük saygılı çocuğun yaşadıklarına güldürüyor, daha sonra olanlarla da hüzünlendiriyor.
clint eastwood' un ikinci yönetmenlik denemesi film. romantik hırsız filmlerinden ayrılan fakat bu rolde kevin costner' iN HARiKALAR YARATTIĞI FiLMDE, EASTWOOD ' DA SERT AMA DÜRÜST ŞERiF ROLÜNDE ANILARIMIZI TAZELiYOR. FAKAT FiLMiN ASIL YILDIZI; SONRADAN BAY FRODO OLARAK ALYANS SATIŞLARINI PATLATACAK OLAN, O ZAMANLAR HENÜZ AYAĞINDA KISA PANTOLON VE YÜZÜNDE ÇiLLERLE ÇOK TATLI BiR VELET OLAN ELiJAH WOOD .
ödül alamadığından olacak diğer eastwood filmlerine göre bilinirlik konusunda biraz boynu bükük kalmış olan filmdir. halbuki costner'ın Dances with Wolves zirve yapmasının ardından başladığı kariyer düşüşünde ciddi bir soluklanma/yoparlanma molası verdiren filmdir. zaten bundan sonraki costner filmleri pek de ciddiye alınmasa olur.