bugün

iran sinemasinin ilk vampir filmidir.
ne bicim bir ismi var dedigim filmmis. cevir cevir bitmedi.
ing. kızın biri evde vurduruyordu geceleyin.
Filmin çıkış noktası iyi olsa da filmi genel olarak tam beğendiğimi söyleyemem, özellikle içerik olarak.Filmin siyah beyaz olması filme ayrı bir tarz katmış,filmin hem siyah beyaz olması hem de kullanılan müzikler sayesinde de ortaya cool bir film çıkmış diyebilirim,fakat filmin yönetmeni sanırım bir Tarantino veya Robert Rodriguez hayranı,çünkü film sanki Tarantino dram gerilim türünde bir vampir filmi çekse heralde buna benzer bir film olurdu,açıkçası ben izlerken aklıma Tarantino filmleri ve Sin City filmi geldi aklıma.Filmin olay örgüsünü hiç beğenmedim filmde zaten bir bütünlük yok gibi.Farklı bir film olduğu su götürmez bir gerçek fakat hem senaryo hem de filmin olay örgüsü bence vasat.Vampir kız karakteri oldukça başarılı olmuş,sanki bir çizgi romandan fırlamış gibi.Filmde kullanılan müzikler filme etkileyicilik katmış.Filmde baştan sona tam bir bütünlük olmadığı için ve zaman zaman kısır döngüye girdiği için de film zaman zaman sıktı beni.Son olarak beklentilerimin altında çıkan bir film oldu A Girl Walks Home Alone at Night,teknik yönden etkileyici olsa bile içerik olarak pek beğenmediğimi söylemeliyim,daha iyi bir film yapılabilirmiş.

6/10
müzikleri başarı olan film. iran sinemasından ilginç bir vampir hikayesi. biraz gerilim, biraz romantizm, ortaya karışık.
she's making herself fucked. yes.
(bkz: vurduruyordur evet)
Maybe She wonna to fuck herself Johny or maybe she confident yourself so much because it isn't go alone to home in Antalya. We have a so many pervert.
Exp: Tecavuzcu Coskun.
(bkz: turkish girls horror story)

bir film.
iran sinemasından 2014 yapımı siyah-beyaz vampir filmi.
müzikleri ile de oldukça başarılı. hatta son sahnede duyulan şarkı filmin güzelliğine güzellik katıyor.
(bkz: mohsen namjoo)
(bkz: kiosk)
herkesin dediği gibi müzikleri başarılı bir film.

biraz ben de tarantino etkilerini görmedim desem yalan olur. (bu kötü diye bir anlam yüklememek gerek)

filmin bir sahnesi var ki. bence gayet yaratıcı...

bizim kızın (spoiler vermek istemiyorum isleyenlerin anlayacağı şekilde yazıyorum) kaykay bindiği sahne var ya.

hani tam önden çekmişler... gecenin içinden silüeti ile çarşafı dalgalana dalgalana geliyor... hah işte o çarşaf tam olmuş be oğlum...

o sahne için bravo... bazı sahneler uzun durağan.. alışık olmayana sıkıcı gelebilir...
Çekimleri Los Angeles'ta yapılan, iran sinemasının ilk vampir filmi. Film, en çok müzikleriyle gönülleri fetheder.
(kahvesigara adlı yazardan alıntıdır :
https://eksisozluk.com/entry/52506127 )

sinema da politik alanın bir parçasıdır. o yüzden elbette filmin iran filmi "gibi" tanıtılması boşuna değil. yeni bir vampir filmi diye sunmak var, bir de ilk iranlı vampir western'i diye sunmak var. hangisi merak uyandırdı? evet bunlar hep pazarlama.

sinema, bazılarının idealize etmeye çalıştığı kadar masum bir alan değil. çıkışından gelişimine her zaman parayla çok yakın dost olmuşlar, türkçe anlatmak gerekirse, kız alıp kız vermişlerdir. sinema, yapımı en pahalı alandır. tiyatrocuların içimi kıyan bir deyişi var: "iki kalas bir heves" diye tanımlarlar tiyatroyu. vıcık vıcık bir romantizm kokuyor ama haklılık payı var, zorlayınca biraz. sinema hiç kalasla hevesin yan yana gelmesine bakmaz. kamera diye bir gerçek var en başta. kurgu var, haliyle kurguyu yapacak bir cihaz var, bugün için konuşursak kurgu programı olan bir cihaz var. var da var. o yüzden millet, "malını" satmak amacıyla önce "malını" duyurmaya çalışıyor. bunun için de elinden geleni ardına koymuyor. artık ne kadarı kendi inisiyatifi bilemem ama ilk filmini yapan, sapına kadar da amerikan kodlarıyla çevrili ana lily amirpour'un bu konuda bir derdi olduğunu sanmıyorum.

film iran filmi değil, bildiğin amerikan bağımsız sinemasına dahil bir film. yönetmenin ana diline ya da senaryo diline göre film tasnif edilseydi hollywood'da film kalmazdı. zaten filmler yapıldıkları ülkeye göre tasnif edilir ki o da aynı ülkeyi gösteriyor.

filmin kendisine gelelim. western dediler diye western olacak diye bir kural yok. western'in ne olduğu belli, üstüne yazılmış tonla kitap var. kafasına göre adalet dağıtanların anlatıldığı her film western olacak değil ya da sırf müzikleri benziyor diye. daha neler. bu tür filmleri transnational cinema olarak incelemek daha makul olur. ne kadar dahil edilebilir bilmiyorum ama diasporic cinema olarak da adlandırabiliriz, kültürel mevzuları odak alacaksak.

tür açısından bakarsak, filmin postmodernlikten öldüğü malum. western, kara film, fantastik-gerilim, romance, drama allah ne verdiyse kullanmış. çorba etmiş hatta. bunun yanı sıra popüler kültür ikonlarını, amerikan ve iran kültürüyle harmanlayıp bombardıman yapmış. bunlar ille de kötü olmak zorunda değil. vadedilenle verilen arasında bir uyumsuzluk yok. film zaten fantastik ögeler üzerinde duruyor, o yüzden günlük hayat mantığıyla bakmak bir yere götürmez. o işi filmin dışına çıkıp kültürel çalışmalar tarafından bakarken yapmak lazım.

film basit bir hikaye üzerine kurulu. iki uyumsuzun aşkı. çiğnene çiğnene sakız olmuş bu konuyu yönetmen yeni bir bakışla anlatabilmiş mi, anlatamamış mı? işte bütün mesele. bence anlatmış, gayet de güzel anlatmış. film, resmen film okulunda öğretilen ve öğretilmeyip denenmesi için öğrencilere tembih edilen ne kadar biçimsel yöntem varsa kullanıyor, bozuyor, bazen sırf kullanmak için kullanıyor. ama bir ilk filmden bahsediyorsak, ki ediyoruz, bunları güzel kullanıyor.

film sadece biçim ya da sadece içerikten oluşmaz. güzel filmler ancak ikisinin birbirine hizmet etmesiyle oluşur. ama filmlere de ortaya koyduklarının ötesinde anlamlar yüklememek lazım. bu film, derli toplu bir film. 16-25 yaş civarını hedef almış gibi görünüyor. kullandığı öğelerse çok daha yaşlı. james dean'li rebel without a cause yapılalı 60 yıl oldu. ilk vampir filminin üzerinden 90 seneden fazla zaman geçti. drakula istanbul'da bile 60 küsur yıllık film. bu da öyle ya da böyle, filmi izlerken kurabilmek için bir aşinalık gerektiriyor. ilk bakışta göründüğü kadar yüzeysel değil. güzel tarafı da bu galiba. basit bir hikayeyi o kadar da basit olmayan bir sinema diliyle sunarak dengeliyor.

kültür üzerinden incelense, amerikan popüler kültürünün kullanımı, iran kültürünün temsili, çokkültürlülük, doğu/batı karşıtlığı, popüler kültür güzellemesi falan feşmek üzerinden gidilse, ilginç şeyler çıkacaktır ortaya. ancak bu bakış tam sinematik bir bakış değildir. filmin, salt film olarak da yani biçim-içerik ilişkisi bakımından güzel bir film olduğunu düşünüyorum. ikinci kez izler miyim? hah kritik soru bu. hikayeyi (ki biraz yavan evet) izlemek için değil ama filmin nasıl işlendiğini görmek için izleyebilirdim. iyi bir yönetmen geliyor olabilir.

not: kişisel izlenimimi yazacaktım aslında -zaten ekşiden buraya yapılan alıntılardan hoşlanmam-, fakat cidden bu işten iyi anlayan birinin yazısını okuyunca ve beğenince onunkini paylaşmak istedim denk gelen birileri buradan da okuyabilsin diye.
2014 yapımı Ana Lily Amirpour filmi. film abd yapımı ancak oyuncular, aynı zamanda yönetmeni de olan senaristi iran asıllı ve konunun iran ve farsça çekilmiş olması nedeniyle iran filmi denebilecek bir film olduğu görüşündeyim. zira bunlar dışındaki kısım tamamen bütçe ile alakalı.

filmin california'da çekildiğini öğrenmeden önce iran sinemada bu noktada ise türk sineması oturup ağlasın diye düşünmedim değil. zira haftada en az bir cin temalı filmleri ile iyice boka sarmış durumda.

en enteresan bulduğum yönü ise siyah çarşafıyla sokaklarda arz-ı endam eyleyen bir vampirin hiç acayip kaçmamış olması. aksine çok yaratıcı bir fikir.

sinematografisi ve müzikleri çok başarılı. siyah-beyaz olması vermek istediği karanlık atmosferi yansıtması açısından çok başarılı olmuş. üstteki yorumlarda olduğu gibi ben de bir tarantino esintisi hissettim.

film biraz yavaş ilerliyor, korku ögeleri oldukça az, korku filmi niyetine izlenirse hayal kırıklığı yaratabilir. ancak bu açığını görselliği ile kapatıyor.

filmin alt metinleri de bir o kadar enteresan. bir tarafta bir vampir kötü şehir'de sadece kötülerin kanıyla beslenirken arka fonda adeta dünyanın kanını emen petrol rafineleri gözünüze sokuluyor. aslında sembolizm filmin başından sonuna başarılı bir şekilde kullanılmış.

imdb notu 7/10 olan film bence de bu notu hakediyor.
Bence müzikleri, sahne seçimleri ve başrolü oynayan kız ( Sheila Vand) oldukça başarılı olan film. Sevdim bu filmi ve yönetmenin bu yaz çıkacağı Bad Batch filmini başladım bile.
güncel Önemli Başlıklar