Yönetmen koltuğunda stanley kubrick olan. 1971 yapımı kitaptan uyarlama. Kült film. Ayrıca rahatsız edici bir çok sahnesi olduğundan bir dönem yasaklı filmler arasında yer almıştır hali hazırda yasaklı olduğu ülkeler mevcut.
Filmde absürd karakterler ve itici bir çok unsur var. Yani yönetmen imzasını atmış. Film içinde kişi psikolojisine yönelik deneyler var. Bahsettiğim senaryo dakinden ziyade izleyiciyle sürekli oynaması filmin. Iyinin kötünün birbirine karıştığı güzel film.
burgess'in çok naif ve çok sert kitabı. Bir yerinde şöyle der;
"Bazılarımız mücadele etmeli. Büyük özgürlük geleneklerini savunmak gerek. Ben partizan değilim. Rezalet gördüm mü düzeltmeye çalışırım. Parti isimlerinin hiçbir anlamı yok. Sadece özgürlük geleneği önemli. Sıradan insanlar ondan vazgeçecektir, ah evet. Daha sakin bir hayat uğruna özgürlüğü satacaklar. Bu yüzden dürtüklenmeleri, dürtüklenmeleri gerekiyor "
bizzat stanley kubrick yasaklamış filmi. çünkü film ingiltere de gösterime girdikten sonra tıpkı filmdeki gibi sokak çeteleri türemiş ve şehri terörize etmeye başlamışlar. yönetmen de kendi isteğiyle gösterimi durdurmuş
sansürden geçip türkiye' de gösterime girmesi 1995 yılını bulan film . ayrıca bu film ingiltere, Singapur, Malezya, Güney Kore ve ispanya'da yasaklanmış. ingiltere' de 2001 yılında kadar yasaklı kalmış , 2001 yılında kubrick' in ölümünden sonra toplu gösterimine izin verilmiş.
filmi zaten kubrick'e ait olduğundan pek konuşmaya gerek yok sanırım. en sevdiğim filmler arasındadır fakat kitabı daha çok dikkatimi çekiyor benim kubrick'in bile zar zor anlattığı öyle çok betimleme varki kitapta insan okuyunca hangisi daha iyi diye düşünmüyor değil. yani diyeceğim o ki kubrick'in yarattığı alex ve kitaptaki alex tam uyumlu fakat bazı şeyler filmde anlatılamayacağından kitap anti kahramanın iç dünyasında daha başarılı ve daha derin bir eleştirisi var. kubrick'in filmiyse konuşulamaz bile bence içinde daha farklı tarzda bir eleştiri bulundurabilip dünyayı tam bunun üzerine oturtmuş. sonuçta bu otomatik portakal.
Hayatımın ingilizceyi az bildiğim bir döneminde dvd seçeneklerinde alt yazı olmadığı için ingilizce izlediğim ama yinede çok şey anladığım film. iyi hatırlattın sözlük bir daha izleyeyim yarın.
freud'un insan ruhu üzerine üç aşaması -id,ego,süper ego- etrafında gelişen bir stanley kubrick filmidir. filmin konusundan çok oyunculuklar -bilhassa malcolm mcdowell'in- kusursuzdu.filmdeki şiddet sahneleri esnasında çalan klasik müzik rahatsız ediciydi ki filme güzellik katan en önemli unsur da buydu sanırım.
malcolm mcdowell'in -nam ı diğer alex- filmin başındaki bakışları gerçekten rahatsız ediciydi.
bir '' the shining '' değildi ancak zaman kaybı da değildir.izleyin değerli sinema severler.
ne kadar mal insanlarla uğraştığımızı gösteren film.
pek sevgili sinemaseverler, iki dakikasını açmış izlemiş, onda da "abooovv garılar soyuniir, sülo goş yetiş gapa şunu" diyerek filmi kapamış bir de filmi kötülüyor sinema eleştirmeni gibi.
orda anlatılan karakterin hayatı bu zaten. saldırgan, sapık bir genç adam üzerinden yürüyor konu. böyle bir karakterin olduğu filmde lay lay lom hayat ne güzel temalı olaylar mı gerçekleşecek sanıyorsunuz. bu filmde şiddet, tecavüz sahnesi vb. olmayacak da hangi filmde olacak? yaşın küçükse izleme amk.
Filmin ilk 5 dakikasını izleyip o beş dakikadan "kadını yatırmışlar şeyapıyolar ehiehi" yorumunu yapan sığ adamlar mümkünse kubrick izlemesin zaten zira bu gibi adamlar tarkovski'den de "bi kadın bi adam film boyu bakıştılar ehiehi" yorumu yapacak kadar anlar. Hayır sinemadan anlamıyorsan, sinemayı bir sanat olarak değil de çerezlik eğlence olarak görüyorsan bu adamı eleştirmeye hakkın da yoktur. Kaç yönetmen kubrick'in kullandığı kamera açılarını kullanmış o dönemde? Ya da kaç adam suçu ve suçluyu bu kadar iyi irdelemiş? Mesela polanski'nin filmlerinde suçludan nefret ederiz, genelde ensest ya da tecavüzcüdür suçlular da ama kubrick'in filmlerinde adam seni öyle bir çekiyor ki kahramanın içine sen bir anda suçu içselleştirip, onun gözü ile bakıyorsun yaşananlara. Yönlendirmiyor seni film, doğrunun tek olduğuna inandırma gayretinde değil kubrick. Çünkü ne doğru ne yanlış vardır, açılar vardır. Aynı filmdeki kamera açıları gibi hayatta da bakış açılarımız vardır.
cok begendigim halde bir daha asla izlemeyecegim 2.filmdir. kubrick in zekasina bi kez daha hayran kaldim ama bu kadari kafi. ayrica basroldeki oyuncuyu facebook kapak fotografi yapmayana entellik belgesi vermiyorlarmis diye duydum.
insanın içindeki hayvanlığa varır derecedeki şiddet olgusunu işleyen 1971 yapımı stanley kubrick filmidir. kahramanımız alex her ne kadar insanlıktan çıkmışçasına suçlar işlese de sırf onu ehlileştirmek için bile olsa kendisine uygulabilecek yöntemlerin aslında bir hayvana değil de sonuçta yaptığı şeylere rağmen bir insana yapıldığını ve bunun yanlışlığını anlatan bir filmdir.
filmde alex'e şiddet eğiliminden dolayı psikolojik bir tedavi uygulanıyor, ama bu tedavinin sonucunda alex tedavinin sonucu olarak şiddetin söz konusu olduğu her durumda fenalaşıp yere yığılıyor, kusacak gibi oluyor. her ne kadar kendisini savunmak istese bile birine eli kalktığı an aynı şey gerçekleşiyor. belki şiddet olgusundan tamamen sıyrılıyor kimseye zarar veremeyecek durumda ama kendini savunamayacak kadar da aciz bir insan çıkıyor karşımıza. bu adamı bu hale getirmek ne kadar doğru? bugün böyle bir yöntem bire bir uygulansa direk insan hakları mahkemesine kadar gider iş, çünkü kimse, suçlu bile olsa bir insanın psikolojisini kasıtlı olarak bozma hakkını kendinde bulamaz. zihin kontrolü gibi bir şey çünkü.
ne tamamıyla alex'i savunubaliyorsunuz, ne de diğer insanları korumak adına bir adamı tren enkazı haline getiren devleti. tek bir açıdan bakamıyorsunuz olaya, siyah ya da beyaz değil her şey. iki tarafa da tamamiyle doğru ya da yanlış diyemiyorsunuz, insanı düşünmeye sevk ediyor.
filmde şiddet biraz abartılı olduğu ve mesajını bağıra bağıra, gerizekalıya anlatır gibi vermediği için beğenilmemiş galiba üstteki entrylerden anlaşıldığı kadarıyla.
bu tarz kültleşmiş filmlere "ikinci dakkada kapadım aga bu ne biçim film" gibisinden yorum yapanlar, çoğu iyi filme şişirilmiş balon diye yorum yapanlar da recep ivedik 4 çıkıyormuş onu izleyebilirler.
sanat filmi izleyip, ilginç yorumlar yapan entellere marjinal diyenler, bunların yanında halt etmişler amk. ikinci dakkada filmi kapayıp nasıl bir şekil yapıyorsa artık, bir de üstüne üstlük yorum yapıyorlar. ulan filmi izlememişsin bile. zaten bu tipler yüzünden adamlar 1971'de a clockwork orange'ı çekmişken bizde bu dönemde bile hala adam gibi film yok belki de.