hapse düşmedikten sonra her boku yiyebilirsin menvalinde eski droogları ( tuhaf tuhaf kelimeler doğru mu yazdım onu da bilmiyorum. ) şimdilerde polis arkadaşlarını gözümüze sokmuştur. felsefik düşünemeyen bir hödük olduğumdan herhalde iyi-kötü değişimini size anlatamıyorum ama saf iyilik ya da kötülük var mıdır ki? ya da koşullanınca ( kusuyor ya hani gözüne bi şey döküyordular) bir şeyi isteyerek yapmaz insan. istediğini/istemediğini sanır. velhasıl derin bir insan olmadığım için bana sıradan gelmiş filmdir.
--spoiler--
Filmde aslında eleştirilen tek şey o devlet adamının "Sadece suç oranını düşürmek istiyoruz ve bu suçlulara ne yapılsa mübahtır" bakış açısı. Geriye kalan her şey aslında doğru ve mantıklıdır. O tedavi bile aslında mantıklıdır fakat gerekli önlemler alınmadan Alex sokağa salınıverilmiştir.
--spoiler--
benim açımdan film daha çok biri sana tokat attığında öbür yanağını dönersen herkes tarafından aşağılanırsın, yok eğer karşılık verirsin yıkıp geçersin gibi bir anlamla yüklü. stanley abimiz öyle bir film yapmış ki hangi açıdan bakarsan o açıdan görüyorsun. bir sürü felsefe var filmin içinde, evrensel normlardan tutun da içinde bulunduğumuz sistemin eleştirilmesine kadar.
--spoiler--
alex'in düşünde sevişen bir çift ve etrafında onu izleyen bir kalabalık görmesi, ardından da süper ironik bir sesle 'i was cured, all right.' demesi ve ardından giren singin' in the rain.
--spoiler--
Hayata,özgürlüğe,suça ve etiğe dair çekilmiş en iyi filmlerden biri.Alex'in hapishanede kutsal kitabı okurken kendini kitapta lanetlenen karakterle özleştirmesi ve onun yerinde olmak istemesi Alex'in kazanç sağlamak için kötü işler yapan biri değil kötü olmanın kendisinden zevk alan biri olduğunu gösteriyor. Bu karakterde bir insana özgürlük verilmeli mi sorusu filmde çok iyi işleniyor. Çok dikkatli izlenmezse anlamını kaybedecek türden bir film.
Edit:Kubrick'in çoğu filmi gibi ucu açık biter. Cevap vermez. Romanda alex sonradan düzelir,iyi bir insan olur. Roman biraz da fazla iyimser bir sonla bitirir olayı. Romandaki cevap beni tatmin etmedi. Zaten sonrasını kendi hayat tecrübelerimle bitirebildiğim ucu açık final sahnelerini daha çok severim. Genelde roman ve film(sembolleri dışarda tutarak normal izleyici gözüyle baktığında) eşit kalitede,film son bölümün katkısıyla bir tık öndedir.
Edit 2:Sembolizminin liseli seviyesinde olduğunu zanneden C+ veren canlıları göstermiştir. Görebildiği hangi sembollerin lise seviyesinde olduğunu yazmasını isteriz.
Bilinçaltı düşünürlerine göre insanda temel olan şiddet ve cinsellik olmak üzere iki dürtü, bu dürtüleri yok saymanın ve bastırmanın insanı insan yapıp yapmadığı gerçek özgürlüğün ne olduğu özgürlüğün toplumla ilişkisi topluma rağmen ya da toplum içinde özgürlük nasıl mümkündür mümkün müdür gibi soruları taşıyan film.
Kitabından çok filmine dikkat etmemiz gereken eser. Bunu normalde duyamazsınız benden. Ama arada Kubrick faktörü var. Okült sembolizmi bu kadar rahat uygulayan başka bir insan gelmemiştir yeryüzüne. Kitabı resmen onurlandırmış.
edit: yukarıdaki 3-5 entry'i okuyayım dedim de filmi the avengers izler gibi izlemiş çoğu.
kubrick'in filmlerinin tamamına berbat diyen bir kitle olduğunu bildimizden ötürü bu filme de yapılan "ay iğyenç film, bok gibi" vs yakıştırmaları takmamamız gerekir. zira kubrick filmleri alt metin içerir, sembolizm içerir, içerir oğlu içerir. herkesin anlamasını bekleyemezsiniz. ve zaten anlamadığı şeyleri iğrenç bulan insanların da varlığı ortadayken bırakın konuşsunlar. ne kaybedersiniz.
'clockwork' kelimesinin buradaki tam karşılığı otomatik değil mekaniktir.saatin mekanik işleyişi gibi.
'orange' kelimesinde ise kasıt portakal değil insandır.şöyle ki;orangutan, ormanda yaşayan insan demekmiş.