bir de nev tarafından söylenmiş güzel bir şarkıdır. sözleri geliyor;
Bir şarkısın dilimde bozuk plak gibiyim bütün gün aklım
Fikrim hep sende nasıl bir duygu ki bu ne zaman seni
Düşünsem koşmak geliyor içimden nereye gitsem ne yapsam
Gözlerim hep seni arıyor tüm yollar sana çıkıyor içinde
Ben nasıl bir duygu ki bu ne zaman seni görsem bir kuş
Kanatlanır göğsümden
Zaman sensiz geçmiyor senleyse yetmiyor daha şimdiden
Özledim bir dahaki gelişini sanki dünyam küçüldü barıştım
Bak hayatla ama yokluğun korkutuyor belki küskünüm en az
Bin yıldır yılmışım boş vermişim derken ne ara çaldın
Kalbimi bilmem üstelik bir davet bile etmedin geldim sana
Ama gözlerin her şeyi anlatıyor aşk bu sen nelere kadirsin
Bir şarkısın dilimde seni söyleyip geziyorum sonra
Şaşıyorum kendime nasıl bir duygu ki bu inanmak geliyor
içimden kalbim bir şansı hak ediyor
Zaman sensiz geçmiyor senleyse yetmiyor daha şimdiden
Özledim bir daha ki gelişini sanki dünyam küçüldü barıştım
Bak hayatlA ama yokluğun korkutuyor belki küskünüm en az
Bin yıldır yılmışım boş vermişim derken ne ara çaldın
Kalbimi bilmem üstelik bir davet bile etmedin geldim sana
Ama gözlerin her şeyi anlatıyor aşk bu sen nelere
Kadirsin......
aşk, üç harften ibaret bir kelime değildir. içinde maneviyat, uluhiyet barındıran, ve bizler gibi(tüm yaratılmışlar gibi) yaratılmış manevi duygular bütünlüğüdür. aşk mesnevi'yi anlamaktır. yunus gibi sevip mevlana gibi hoşgörmektir. ask'ta vuslat yoktur, içinde özlemi ve hasreti barındırır. aşk, kendi içinde cinsellik barındırmaz.
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel lâflı istanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lâfların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik
Ah...o duruşun var ya
Ah...o bakışın
Beni, beni, beni
Deler geçer
Ah...o yatışın var ya
Ah...o sevişin
Beni, beni, beni
Alır gider
Elimde resimlerin
Odamda sensizliğin
Acısı çıkarken
Geç olsa da
Pişmanım bebeğim...
Ah...o gülüşün var ya
Ah...o bakışın
Beni, beni, beni
Deler geçer
Bu seni üzdü mü?
Ayrılık seni aldı mı?
Severim der misin?
Ben olunca yanında
Sen olunca yanımda
Biz olunca yanyana
''...Eğer hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri , o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken.. Öteki , bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüşüğüm ilk gün.. Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. Aslında bu kadar basitti işte : Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın...'' der kürşat başar..