Jeux d'enfantsis filminin uyarlaması vasatında altında bi film.. Emeğe saygı gösterilmesi gerekrmş hassiktirsinler çalıp çırpmadan emek harcayın o zaman sizde..
izlemeye yeni fırsat bulduğum film. izlerken 'bu muydu koşa koşa gittiğiniz, uğruna ağladığınız film' dedim baya bi. Sonunda ikisi de ölür diye düşündüm ama şaşırtmayı başardı beni. Belçim erdoğan ı ilk kez izledim ve hiç beğenmedim. Aşk olayından çok çocuğun hastalığı, dedenin ölmesi vs. Daha çok etkiledi beni.
Haa bu arada yorumlarda amelie benzetmesini okuyunca düşündüm de cidden aynısı lan.
Sevmediğim saçma, kötü film. Çok gereksiz.
Ahiyy ben bu filme bayılıyorum diyenlerden de nefret ediyorum.
Etkileyici desen değil, hüzünlü desen değil. Bir şeye benzemiyor velhasılı kelam.
bok sefer afedersin. bu filmi sevgilimle beraber izleyecektim ben. neden efendim? çünkü o ankaralı ben istanbullu vs vs vs. ee ne oldu tesadüflere? ayrıldık sonunda.
aşk filmlerinin çoğunu sonuna kadar izlemeye katlanamadan yarıda bırakırım. (bkz: the notebook) (bkz: ps: i love you) (bkz: my sassy girl)hayatımın rekoru ise sonuna gelmeyi başarabildiğim: (bkz: jeux d'enfants),bunu bırakmadım. filme saçma diyenler eminim bu filmlerden birini bayılarak izlemişlerdir. açıkcası bu film hiçbirinden daha saçma değil.
demir demirkan'ın ve şebnem ferah'ın şarkıları gayet güzel oturmuş çalınan sahnelerine. ankara görüntüleri de güzeldi. başroldeki adam da çok sempatik, yakışıklı.
yine adam ağlatma amaçlı yapılmış bir film olmasını sevmedim, son sahnede sana geliyorum sevgilim demeler falan komikti bence.
bir de başroldeki bayanı olduğundan çok daha güzel göstermiş olsalar da, bence hala olmamış. düşünüyorum da çok ünlü bir fotoğrafcı olsam, modellerle çalışsam yüzüne bakmam herhalde.(ki değilim hala bakmam).
tabi herkes süper güzel, süper yakışıklı olcak, taş bebek olcak diye bir şey yok ama kafama takıldı.
asıl adı "aşk zorla uydurulan tesadüfleri sever" olması gereken film.
bu kadar zorlama senaryo mu olur yaa. sıç.
filmin vermeye çalıştığı mesaj ise manidar; "aldatırsan allah belanı verir".
esas kız sevgilisi olduğu halde herifin tekiyle takılıyor. herifin teki kızın sevgilisi olduğunu bildiği halde kıza yazılıyo. sonunda da allah belalarını veriyo.
hadi tamam ilk başlarda dedik olur böyle tesadüfler. tesadüflere de inanmam ama neyse. filmdir dedik olur yani. izledik, izledik.
--spoiler--
sonlara doğru birden belçim bilgin' in eski sevgilisi bizim yakışıklı oğlan bayılınca arabasına aldı. sonra arabalar çarpıştı, en sonunda kızın kalbi çocuğa takıldı.
--spoiler--
bu kadar da olmaz yani tesadüf falan kalmamış ortada, önceden kurgulanmış hepsi.
Güzel film, mutlaka seyredin. Klişe diyenlere hele hiç kulak asmayın. tesadüfün boku çıkmış diyenlere de, seyrettikleri filmin önce adına dikkat etmelerini tavsiye edin. Filmin sonunda, kızın trafik kazası yapaparak hastahaneye getirildiği kısmından sonrasına ise bakmayın.
''ask tesadüfleri sever de bu kadar da tesadüf olmaz arkadaş'' dedirten, türk usulu bir filmdir. filmin güzel yanı ankaranın sıcaklığını hissetmemizi sağlamakla dikkatimi cekmeyi basarmıs ve babanın cocuğuna bırakabileceği en güzel miras olan sesiyle son bulmustur bünyemde...
filmden cıkan ağlamaklı olmustur, ağlayanlanlar kınanmamıs, aksine teselli edilmeye çalısılmıstır, çünkü biliriz ki bu tür filmlerde kendimizden birşeyler bulmayı seven bir toplumuzdur. ama ama ama film babam ve oğlumun trajedisini bir nebze hissettirmekten öteye gidememiş, ne bir ask filmi, ne de dramatik sonu hissettirebilen bir film olabilmiştir.
bir şarkıyı alıp türkçeye çeviriyorlar sonra bu bir yenilik oluyor ! ne tuhaf ajda pekkan yıllardar yenilik yapıyor o zaman. bize özgü müziği falanda boşverin ne gerek var.
müslüm gürses in yorumu gerçekten çok güzel ama çeviri şarkıya ne gerek var.