bugüne kadar sözlükte gördüğümüz aşk mağduru yazarların, aşk ile ilgili yazıları sonucu ortaya çıkan teori. sadece sözlükte değil zaten, gerçek yaşamda da bu duygudan zarar görmüş milyonlarca insan vardır. zamanında bende zarar görmüştüm fakat bu benim yararıma oldu. niye mi ? çünkü aşkın ne kadar saçma sapan bir beyin yanıltma gereci olduğunu anladım. bilimsel açıdan bakacak olursak, aşk tamamen bir insanın kendini mutlu hissetmesidir. çünkü beyinin içinde yer alan, bazı mutluluk hormonlarını salgılar. farz edelim hiç sevmediğiniz bir işte çalışıyorsunuz. sırf o işe muhtaçsınız ve para kazanmak zorundasınız. fakat o kadar sıkıcı bir iş ki bu, yarın aynı parayı veren daha zevkli bir iş bulsanız, ayrılacaksınız.
bir gün gene iş yerine gittiğinizde, yeni bir bayan elemanın geleceğini duyuyorsunuz. siz o an belki aşk falan düşünmüyorsunuz, işlerinizin yoğun ve sıkıcı olduğundan dolayı. daha sonra bayan geliyor ve saçma sapan bir beyin mantığı olan, ''ilk görüşte aşk'' başlıyor. o sıkıcı iş, bir anda dünyanın en zevkli işine dönüşmeye başlıyor. al sana işte afyon, iç iç zevklen. hele bir de, bu yeni tanıştığınız bayan güler yüzlü ve konuşkan biriyse (yani soğuk bir insan değilse) tadından yenmez. enerjisiz ve isteksiz işe başladığınız günler geride kalmış, 1 kilo fındık ve 1 kilo muz yemişçesine, işe enerjili ve mutlu başlıyorsunuz. daha sonra bayana ''duygularınız'' konusunda açılmayı düşünüyorsunuz ve kendinizi cesaretli hissettiğiniz ya da sokaktan ''domates biber patlıcan'' sesi duymadığınız bir anda, duygularınızı bayanla paylaşıyorsunuz.
şimdi yol burada ikiye ayrılıyor;
1. yol: bayan kişi de sizinle aynı duyguları paylaşıyor ve birlikte olma teklifinizi kabul ediyor.
2. yol: bayan kişi sizden hoşlanmıyor, ya da başka bir durumdan dolayı sizin teklifinizi kabul etmiyor.
buna göre 2. yol, sizin kahrolmanıza ve aşk denen bir nevi afyon maddesinin, yan etkilerinin başlamasına sebep olacaktır. eskisinden daha mutsuz ve daha sıkıntılı olacağınız aşikardır.
ya 1. yol ? eğer şanslı iseniz, ve 1. yol sizin için başlamışsa, o zaman daha değişik bir süreç başlayacaktır.
her gün iş yerine gelirken, adeta koşmak isteyecek, bir an önce o bayan kişisini görmek isteyeceksiniz. iş yerinde o bayan kişisiyle bir çalışırken, performansınızın ve enerjinizin doruk noktalarına varacaksınız. üstelik bir gün boyunca tek öğün bile yemek yemiş olsanız, kendinizi 10 öğün yemek yemiş kadar dinç ve güçlü hissedeceksiniz.
eğer biraz daha şanslı bir insansanız, belki o kişiyle evlenebilir, beraber mutlu bir şekilde yaşayabilirsiniz. peki, ya şanssızsanız ? ya o bayan kişi, siz bir başkasıyla aldatırsa, ya da daha değişik ''ayrılmanıza sebebiyet verecek'' olaylar gelişirse ? o zaman işte aşkın ne kadar uyuşturucu bir madde alınmışçasına, beyninizi uyuşturduğunu anlayacaksınız. ha kimi insanlar, bu durumu takmaz ve yoluna devam ederler. bende o insanları alınlarından öperim de, malesef dünyanın %90 ı o tür insan klasmanına girmiyor. hele ki aşırı duygusal türk insanları.
kratom diye bir bitki vardır, araştırın bak. anlattığım aşk duygusuna çok benzer. o bitkiyi kullanan insanlar, günlece inşaat işlerinde, uyumadan çalışabilirlermiş.