sonuna kadar tadını çıkarın, bundan güzel bir Duygu yok.
yazdırır, çizdirir, hayal kurdudur.
yaşadığını farkedersin.
gidip açılmayın. bırakın film bitmesin büyü bozulmasın.
sevgilinin terk-i diyar etmesiyle oluşan o boşluğu tekrar doldurmaya çalışmaktır. ben insanların bu çabayı niçin etik bulmadığını anlamıyorum. en başından beri, ana rahminden fırlatılıp atılmamızla öznelliğimizde açığa çıkan boşluğu kapatmaya çalışmıyor muyuz zaten?
Acınızı çektikten bir süre sonra bağışıklık yapacaktır. Buna halk dilinde uyuşacaktır da diyebiliriz. Ta ki birgün bir yerde karşılaşıp sol tarafınızın sızladığını hissedene kadar. Eğer adını koyduğunuz şey aşk ise muhtemelen bir daha sevemeyeceksiniz. Ama yine de kendinizi kandırmalısınız. Başka birini sevmelisiniz yada sevmeye çalışmalısınız.
john parkin adlı bir yazara ait 'fuck it' diye bir kitap var. arunas Yayıncılık bu kitabı yayımlandı. okuduktan sonra aşk acısı falan kalmaz. nefes alan tepe adlı oryantal felsefe merkezini de araştırın.
Bunun cidden net bir kesin çözümü yok. Grip gibi düşünün ne yaparsan yap 4-5 gün kesin hastasın. Bir şekilde zamanın geçmesini bekliyorsun. Burda da tüm mesele zaman. Zamanın miktarını belirleyen parametrelerse: ne kadar bağlandığın, ilişkinin uzunluğu, ayrılış biçimin, ayrılık sonrası aynı ortamda bulunmaya mecbur kalıp kalmadığın, (yeni birisi burada en iyi katalizördür) gibi durumlardır.
hasta insanları düşünün ya da vakitsiz zaman sevdiklerini kaybedenlerin düşünün. evlat acısı yaşayanları ya da yatalak insanları. aşk acısı ne ki. O an insana en büyük acısı kendininmiş gibi geliyor ama yıllar geçince gülümseyerek andığınız bir anı sadece. kendinizi yıprattığınıza değmez.
güzel kızlar için söylüyorum eğer intikam almak ya da bu acıyı daha hafif atlatmak için günah dolu bir gece yaşamak istiyorsanız bir mesaj kadar uzağınızdayım.
Bal dökün bir kaba sonra üstüne iki kere çekilmiş çörek otu ilave edin. Her gün sabah akşam birer tane aç karnına yiyin. Geçeceğini göreceksiniz. Arkadaşım denediydi.