Şu an tv de hiçbir şey olmadığından mütevellit tv2 de izlediğim dizidir.
Sanırım son bölümleri kusura bakmayın ama bu dizide en suçlu adam adnandır.
Kızı behlül aşağı, behlül yukarı, behlül nerde, behlül nereye gitti, behlül hangi tuvalette.
Adam bi kızına hay behlül silksin seni emi demiyo.
Kızı dışarıya salmıyolar kız da habire yan odadaki kuzenine kaymaya çalışıyo bu ne lan.
Babasına gelmiş "baba düşünebiliyo musun behlül benimle evleniyo" diyo bence bu laf nihal denen kızın ne kadar aşağılık olduğunun kanıtı.
Halen ara ara izlerim ve her izlememde ilk defa izliyormuş gibi yine aynı heyecanla bakarım. Akıllarda hep kalacak türk televizyon tarihinin en güzel dizisi... Oyuncular, roller, mekan, kıyafetler vs. herşeyi ile muhteşem bir dizi idi.
Türk dizi tarihinin gelmiş geçmiş en iyi dizisi. Müzikler, mekanlar, oyuncular, kıyafetler, o gösteriş, o ihtişam her şeyiyle muhteşemdi. Halen ara ara açar izlerim. Aynı tadı, aynı duyguyu veriyor. Dizinin tek falsosu finaldeki Behlül'ün mezarlık sahnesiydi. Sen o kadar özenle "beni beni bihterini" sahnesini çek, sonra gel Behlül'e siyah sakal tak. Bir de en olmadık yerde "Behlül kaçar" repliğini kullan. Olacak iş değil.
tekrarları sabah saatlerinde yayınlanmaya başlayarak, izlemeyenleri vicdan azabından kurtarma fırsatı sunmuştur. ben hiç izlemedigimden takip etmeyi düşünüyorum gerçi kpss ye de başladım ama olsun bulurum ben vakit..
Oncelikle Türkiye'nin efsane dizisidir. ilk bölümden beri hic
sıkmadan devam etmis her bolumu ayri tartisildi final gunu ise buyuk olay yaratti. Türkiye'de 10 evden 8'i, bende dahil o aksam aşk-ı memnu finali izliyordu. Türkiye'nin gelmis gecmis en yuksek izleyiciye sahip oldugu kesin. Bihter, behlul karakterlerini canlandiran Beren saat ve Kivanc tatlitug'un ise oyunculuklari gercekten cok iyiydi. ilk bolumden,finale kadar cok iyi performans sergilediler. insan isterki boyle harika bir dizi boyle harika bir eser hep
sürsün bitmesin ama maalesef her guzel seyin bir sonu vardir. Sabah 10:00 gibi tv2'de tekrarlari cikmaktadir bilginize..
Halid Ziya Uşaklıgil'in realist-naturalist bir romanıdır. ilk olarak 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edildikten sonra 1900'de kitap olarak yayımlanmıştır.