aşkı, seçilmiş imajlar ve kalabalık uzaklıklar üzerinden dışarıya doğru yaşamaktır. yarış atı gibi beğenilere muhtaç olarak hep ileriye doğru ve hızla yaşama zorunluluğunun yarattığı stresle, bir ilişki durumuna, aşk süsü vermektir. oysa aşkın tekamülü dikinedir. içe yaşanır aşk. doğası gereği yalnızdır ve yalnızlıktan beslenir. ne kadar çok değişken devreye girmişse kimyası da o kadar bozulur. acılaşır başkalaşır, tanınmaz hale gelir. kocaman çirkin bir ağızdan fırlamışcasına ekrandan ruhumuza yayılan resimler, görüntüler, asla gerçek olabilecek kadar yalın olmayan kalabalık sözler aslında bir sliüetten bahsetmektedir. hemde o yolla bahsi geçtikçe uzaklaşan ve mite dönüşüveren bir sliüetten. aşk bir ilişki durumu değildir. bildirmek için yaşanmaz aşk. yaşandıkça bilinir. teknolojinin big banginde birbirinden hızla uzaklaşan gezegenler gibi hızla yalnızlaşıyoruz, aşksızlaşıyoruz.