Ünlü Türk Halk Ozanı. 25 Ekim 1894 yılında Sivas-Şarkışla'da doğmuş 21 Mart 1973'te vefat etmiştir.
Âşık Veysel, 7 yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda sol gözünü, bir talihsizlik sonucuyla da sağ gözünü kaybetti. Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı.1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı.
Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yöntemi gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de var.
Türküleri: Anlatamam Derdimi
Arasam Seni Gül ilen
Atatürk'e Ağıt
Beni Hor Görme
Beş Günlük Dünya
Bir Kökte Uzamış
Birlik Destanı
Çiçekler
Cümle Alem Senindir
Derdimi Dökersem Derin Dereye
Dost Çevirmiş Yüzünü Benden
Dost Yolunda
Dostlar Beni Hatırlasın
Dün Gece Yar Eşiğinde
Dünyaya Gelmemde Maksat
Esti Bahar Yeli
Gel Ey Aşık
Gonca Gülün Kokusuna
Gönül Sana Nasihatim
Gözyaşı Armağan
Güzelliğin On Para Etmez
Kahbe Felek
Kara Toprak
Kızılırmak Seni Seni
Küçük Dünyam
Murat
Ne Ötersin Dertli Dertli
Necip
Sazım
Seherin Vaktinde
Sekizinci Ayın Yirmiikisi
Sen Varsın
Şu Geniş Dünyaya
Uzun ince Bir Yoldayım
Yaz Gelsin
Yıldız (Sivas Ellerinde)
Anadolu' nun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanacaklardır. Adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir. Evin penceresinden, karanlık bahçeye vuran ışıkta, ağaçların arasında bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının sevgilisi bahçededir. Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir. Kadın kocasının uyuduğundan emin olunca, sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer ve pencereden aşağı atlar.
Başka bir adam için kadın kocasını terk eder. Koşarlar iki sevgili, kaçıyorlar. Tarlaları ovaları aşarlar. Anadoluda bir köy nasıl koşmasınlar ki. Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır. Namus belası, töre cinayetleri, yoksulluk, cefa, korku.
Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler. Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar. Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefes der ki " Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor" çıkartıp bakar ki ayakkabısının içinde bir tomar para. Kocası her şeyin farkında biliyor ki gidecek. " Beni terk edecek onca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti" Yaban elde muhtaç olmasın diye o yoksul köylü, bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu. O güzel insanı, o onurlu davranışı sergileyen, o terk edilen adamı hepiniz tanıyorsunuz. Çünkü o bir dizesinde bize seslendiği gibi uzun ince bir yoldaydı ve gidiyordu gündüz gece .Şimdi sorarım size bu memlekette töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır yoksa, Aşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa okuyamasa bile, kitap gibi hayat yaşayan adamlar mı yakışır?
içindeki insan sevgisi, doğa sevgisi, bu kadar mı güzel dile gelir bu kadar yalın bu kadar etkili...
türküleri çoğu kez insana dur bi bakalım ben ne yapıyorum bütün bunlar neyin savaşı dedirtir..
dünyayı görmeden benimde köyüm olan o yerden çıkmayarak, insan nasıl bu kadar bilebilir dedirtir..
insanın içinden çok şey söylemek gelir ama öyle güzel sözler bırakmıştır ki üstüne konuşmak bile çok zor..
"her kim ki olursa bu sırra mazhar
dünyaya bırakır ölmez bir eser"
demiş, mazhar olduğu sırlarla ölmez eserlerini dünyaya bırakmış gönül insanı, hakk aşığı. hakkında beşeri akılla söylenecek her söz eksik kalır. tüm insanlık ve başta anadolu insanı bu güzel ve berrak görüşlü insanı anlamaya çalışmalıdır.
Allah birdir Peygamber Hak
Rabbül alemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırası
Kürt'ü Türk'ü ve Çerkes'i
Hep Adem'in oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi?
Kuran'a bak incil'e bak
Dört kitabın dördü de Hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası
Binbir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi
Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ateş
Söndürmektir tek çaresi
Kimi ne çeker dilinden
Hem belinden hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası
Şu alemi yaratan bir
Odur külli şeye kadir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir varvarası
Cümle canlı hep topraktan
Var olmuşuz emir Haktan
Rahmet dile sen Allah'tan
Tükenmez rahmet deryası
Veysel sapma sağa sola
Sen Allah'tan birlik dile
ikilikten gelir bela
Dava insanlık davası