aşık olunmaması gereken kişi zaten aşık olunmaması gerektiği için çekici gelmiştir, ona aşık olmak ise bir anlık hevestir o kişiyi elde ettiğinde o heves biter.
en güzelini yapmıştı yine, gidip ota konmuştu. yanlış ota konmuştu ama bu kez, onu zehirleyecek, öldürecek olana. bu kez son olacaktı farkındaydı. ona yasak olana, haram olana gitmenin bedeli ağırdı farkındaydı. sadece bir umuttu işte. laf dinletemedik, etmegönüleylemegönül fayda etmedi. gitti ve ona kondu.
çok farklıydı çünkü herkesten. başka bir duruşu, başka bir güzelliği, bambaşka bir kokusu vardı. içinin güzelliği aksetmişti sanki dışına. cezbediyordu, sevdiriyordu kendini. yapma dememek fayda etmiyordu. gönül gitmek istiyordu, ondan başkası olmaz diyordu. kapılmıştı bir kere amk, ne yapasın ki? boşuna dememişlerdi, gönülferman dinlemez diye. içine ettiğim beynimi bile takmıyordu, gidiyordu ona doğru. bırak öldürsün beni, bırak yok etsin, ben onu istiyorum.
karşı gelemedi ne beyin ne vücut. kaptırmış gidiyordu gönül kendini. evet, ota konmuştun ama yanlıştı be gönül. vazgeçiremezdik artık, gönül istedi mi bitmişti artık her şey. en acılı ölüm olacaktı bu. acı çektirerek, süründürerek. bu da öyleydi kolay kolay ölmeyecekti. önce beyni gitti, mantıklı düşünemedi. sonra eli ayağı uyuştu, kalkıp gidemedi. sonra dili tutuldu, soramadı neden? her şey tek tek iflas etmeye devam etti. acılar katlanırken, son darbeyi bekledi kalp. ona vursa bitecekti bu acı. ya öldürecek ya yeniden hayat verecekti. ve en son bitirici hamle gelmişti, her şeyi bitiren. kalpte gitmişti. her şeyin bittiği andı artık.
artık ne kalbin sevmeye, ne beynin aşkı düşünmeye, ne dilin aşık oldum demeye, ne bedenin seni aşka götürüyorum demeye cesarat edemezdi. ölmüştü aşk.
başıma gelendir. evli ve çocuklu birine aşık oldum lan ben. ama tanıdığımda daha doğrusu tanıdığımı sandığımda bana boşandığını söylemişti. ben çok sevmiştim lan onu, çocuğu olması bile soğutmamıştı onu benden. 5 yaş büyüktü benden ama sorun değildi bu. karar vermiştim okulu bile bırakıcaktım, hiç kimsenin bizi tanımadığı bir yere gidicektik beraber. çünkü benim ailem desteklemiyordu beni o ise zaten parçalanmış ailesinden kaçıyordu. arkadaşlarım bile sindiremedi durumu engel olmaya çalıştılar. hepsi birlik oldu ama direndim, biran için bile onu bırakmayı düşünmedim. seviyordum işte be. sadece kaçıcaktık lan işte bildiğin, her şeyi geride bırakacaktık ama olmadı, iyiki de olmamış. öğrendim sonra kocası varmış boşanmamış ama boşanmaya çalışıyomuş. beni kaybetmekten korktuğu için söyleyememiş. keşke söyleseymiş en başından ama söylemedi. şimdi ne alemde bilmiyorum, umrumdada değil ne yaptığı ama hala özlüyorum onu bazen. bu yüzden kendime öfkeliyim.
aşık olucağınız kişiyi seçemezsiniz dostlar bu doğanın kanunu ve hayatı zevklikılanda bu zaten. o yüzden aşık olunmaması gereken kişi yoktur. aşk vardır sadece ama aşkını paylaşmaman gerekenler vardır. lütfen bu ateşe atlamayın, mahvolursunuz dostlar ve herkes ben sana demiştim der.
aşkın tanımını eksiltme durumudur. aşk karşılıksız kalır büyük ihtimal ve bunun adı sadece platonikliktir. ama aşk aşklığından bir şey kaybeder mi aksine sevmek en büyük gururdur bir insan için. yaşam nedenidir. ya da aldığımızın nefesin sonucudur. külliyatı derindir. ve karşılıksız da olsa bir lafıyla ya da bir başkasının yanında görmekle canınız yanar. hayata da küsebilirsiniz ya da tam tersi hayata bağlanma sebebiniz olabilir böyle bir aşk.
Aşk sözde sen, bir insanın tadabileceği en güzel şeysin. Birbirini delice seven kişileri birleştiren bağsın. Ani gelir, zamansız gidersin. Sözde seven ve sevilenler, sayende hayatın tadını alıyor. Sen her zaman haklı çıkarsın. Olmasaydın şu hayatta ne olurdu sanki? insanlara mutluluk mu veriyorsun ki, herkes sana bağlanıp kalıyor? Senin isminin olmadığı bir dünya düşünüyorum. Zaten ismini formaliteden kullanıyoruz. Aslında adı aşk ama; kesinlikle pozitif yönlü değil. Kısaca aşk; hiçbir zaman bulunamayacak bir şeydir. Yani Ütopya’dır. Aşığım diye geçinenleri anlamak gerçekten çok zor. Acaba adam neye dayanarak söylüyor bunu? Nasıl aşka güveniyor? Acı çekmiyor mu? Çekiyor. Seviliyor mu? Sevilmiyor. Seviyor mu? Onu bile bilmiyor! Mutlu mu? Tabiî ki de hayır. Peki bu adam, nasıl aşka güvenip, inanıyor? Ona da hak vermek lazım. Bilmiyor, aşkın ne kadar sahte bir şey olduğunu… Bence aşkın adı, ihanet olmalıydı. En büyük aşkı yaşayanlarda bile, bir tarafın hüsrana uğradığı bu dünyada; aşk olmadığına göre, aşık insanın olması da imkansız gibi. Aşığın gözü sevdiğinden başka bir şey görmez ama şu zamanda aşığım diye geçinenlerin gözü hep dışarıda… Sen misin, aşığım diye geçinen; sevdiğini doğru dürüst tanımıyorsun bile! Hatta işine gelmeyince bir kalemde silebiliyorsun. Tamam, belki sevgi olabilir ama arasında kan bağı olmayan kişilerin birbirine gerçek sevgiyi vermesi mucize denebilecek olay. Eğer yaşadığımız devirde aşk olsaydı; günümüzün gençleri, bir hafta çıkıp ayrılmazdı. Eğer aşk olsaydı; bir kadın zengin adama hayatını kurtarmak için ‘seni seviyorum’ diye yalan söylemezdi. Anlayacağınız aşk, bitmiş durumda… Şu an var mı sevdiğini kaybetmekten ölesiye korkan? Belki bir iki çıkar, o da binde bir. Yaşadığımız devirde seviyorum diyen kişi, nerdeyse sevdiğini kaybettiği zaman, arkasından ‘oh be kurtuldum, hayatımı yaşayacağım artık’ diyebiliyor. Peki kim, sevdiğinin tek bir kötü lafıyla hayata küsüyor? Küsmek ne kelime! Tekmeyi basıyor, ben hep iyiyim, hep haklıyım havasında… Bir de karşılıksız aşk diye, söylem var. Kabul ediyorum, bir taraf gerçekten deli gibi sevebilir; ama öbür taraf için en ufak bir şey ifade etmiyorsa, ben bunun adına nasıl aşk diyeceğim? Yine sonuç olumsuz… Tek söyleyebileceğim; bu devirde aşk, aşk olmaktan çıktı; nefrete dönüştü…
aşık olunmaması gereken birinin hemen aşık olunması gereken biri olarak kendini değiştirmesi gerekmektedir. zira ben bu yaştan sonra değişemem arkadaş. o değişecek! *