konuşamamak aslında kendi iç dünyasında söylemek istediklerini haykıran ama sevgiliye bunların açıklanması doğrumu diye düşünmek, doğru zamanı beklemek belkide söylemek istediklerini hiç söyleyememek, yada en sonda söylenmesi gereken şeylerin en başta söylemek gibi trajediye bile yol açabileceği için, ruhsal dengeyi sağlayıp sakin bir halde kafasındakileri yavaşça boşaltmak ihtiyacıyla beklemekten başka bişey değildir.
basima gelen bir olaydir; bir suredir hastasi oldugum, kantinde surekli kestigim kizla en sonunda arkadaslarin gaziyla konusmaya karar verdim. kostum arkasindan;
- merhaba neslihanenzi naber?
+ aa nerden biliosun ismimi?
- liseden
+ nasil yani sende mi ordan mezunsun?
- yok canim stajdayken yani...
+ himm ee ne var?
- ya ben bisi dicem ama cok heyecanliyim.
+ heyecanlanmana gerek yok..
- ya ne bileyim. tamam dicem ben senden ho ho ho hoslaniyom..
+ ben simdi ole seyleri dusunmuyom.
- hadi yaa. hadi gorusuruz.pardon. titrek titrek donulur kantine..
arkadaş ortamına çok ama boş konuşan iki tane arkadaş götürünce; 'içlerinde en mantıklı konuşan x'di az konuşuyordu ama mantıklı konuşuyordu' diye lehinize çevirebileceğiniz durum. *
aşık olunan kişi ile flört etmeye başladıktan sonra başlarsa bu konuşamama sorunu, ya paylaşacak pek bir şey yoktur bu 2 insan çok zıt kutuplardır ya da o ilişki gelişmeyerek bitmeye mahkumdur. ( e birde sonradan başlayan konuşamama durumu var di mi, herkes başlangıç safhasını ele almış)
lisede bir arkadaşımın 1 hafta önceden kampa girip, şekle şemale düzen verdikten sonra hoşlandığı kızla konuşma kararı alması ve saçmalaması sonucu doğruluğu ispatlanan tespit.
- gül konuşabilir miyiz biraz
+ ne vardı, seni dinliyorum
- ee şey hmm ben seni seviyorum*
+ efendim, anlamadım
- sktir et ya boşver
aşık olduktan sonra bu insana büyük ihtimalle utanma duygusu gelmiştir ve aşık olduğu için karşısındakinin yüzüne bakıcak yüzü yoktur. belki saçmadır belki mantıklıdır ama kesin olan bir şey vardır ki utanmak normaldir.
aşık olunduğu sanılan kişiyle konuşamamak olarak düzeltilebilecek söz öbeği. nitekim insan sevdiğinin yanında kendini rahat hisseder/hissetmelidir. zaten rahat değilse o aşk değil başka bir şeydir. daha acınası bir duygudur.
aşık olmanın yan etkileriyle son derece alakalıdır. bu yan etkilerin "karında kelebek uçması", "ellerin titremesi" ve "sevdiceğin gözlerine bakma korkusu" olduğu düşünüldüğünde asık olunan kişiyle konuşamamak son derece doğaldır.
geçmişte büyük bir yarası olan ya da doğuştan utangaç olan bir insanın sürekli karşılaştığı sorundur. böyle insanlar hayatı ve başkalarının düşüncelerini fazlaca ciddiye alırlar*. halbuki ilerde pişmanlık hissetmemek ve "acaba" dememek için insan kendini gaza getirmeli, kendine güvenmeli ve gereken hamleyi yapmalıdır. böyle durumlarda "inceldiği yerden kopsun" düşüncesi riskli gözükse de, belirsizliği sonlandırır.