kendi kendini kandırmak, rol yapmaktan öteye gidemeyecek hadise. hayır sevdiğin biri ile nasıl duygularına engel olup dost olmaya çalışılır ki ? mantığın bir yere kadar seni idare edebilirken beyninde, kalbinde oluşmuş o sevgi pıtırcıklarını, bağlılığını "nah" kandırabilirsin. kandıramadığın için rol yapmaya devam edersin bu zamanla kişiliğinden ödün vermeye başlayan davranışlarınla boktan bir şeye dönüşür karşındaki salak değildir senin ne idüğü belirsiz bir duygu yoğunluğu içinde olduğunu anlaması gecikmez. hele hele hiç olmadık zamanlarda
"sana bi kız bulacam ben en güzelinden..."
"sen benim en iyi dostumsun..."
laflarını duymanız en acısıdır, kabullenemeyişin belgesidir. siz ondan o lafları duyunca daha kötü olursunuz evde tek başına oturup ağlama seansları başlatırsınız olaylar sarpa sarar, sen dost olarak yaklaştığını, kaybetmek istemediğin birini kaybetmek zorunda kalırsın.
kısacası boktan bir durum arkadaşlar. kimsenin başına gelmemesi dileği ile...
fazla abartılmadan doğru adımın atılması gereken durumdur. yani bir şekilde dostluğun hazırlık aşaması olduğunu idrak edip beklediği, istediği adımı atmalıdır.
mecburiyet karşısında ortaya çıkan bir durum. aşık olduğun kişiden karşılık göremeyince dost olmakla yetinmektir.* böylece dost olunca da onunla görüşmen kesilmez ve sevdiğin insandan alamadığın aşk tatminini dosluğundan alırsın.
cok agir bir travma da olsa zamanla alısıp iyi rol keserek size asık olmasını beklemekten öteye gecmeyen davranıslar butunlugudur. gelir size derdini ve asık oldugu kişiden bahseder. ona yol gösterirsiniz bir yandan da içiniz içinizi yer. size sarıldıgında çok karısık duygu yogunlugu içerisinde bulursunuz kendinizi. zordur yahu, vallahi !
aşkının kalbınden baska tanıgı yoksa eger daHA KOLAYDIR o ınsanla dost kalmak...tum her seyı ıcınde gıttıgı yere kadar goturursun.sesını duydugunda,yuz yuze geldıgınızde arkadaSLIK ROLUNU en ıyı sekılde yerını getırmek ıcın ugrasırsın.ama bu o kadar da kolay degıldır aslında.
baska bır yonden;bu askı karsılıklı yasayıp sonra dost kalmaya calısmak gereksız ve bostur...o gozler bır kere askla degdıyse bırbırıne tekrar bır araya gelemez..gelmemelı.samımı olmaz.ıne bır rol ustelınır yuregınız ve bedenınız.fakat ıkı yurek bu oynun ıcındedır bu kez.
insanı mahveden, karşıdakine karşı kalpte kalmış ufacık dahi olsa bir umuttur ve dost kalınmaya çalışılıyorsa orda bir yerlerde o umut kalmış demektir. kişi asla unutulmayacağı için denenmemelidir. orda bitmelidir..
onun aşık olduğu insanın hikayelerini dinlemeyi kabul etmektir. karşınızda, bir şapşal için ağlarken, çevik bir hareketle, mendil çıkarıp gözyaşlarını silmek falan olmalı. düğününe de çağırır mutlaka. ümit besen modunda olmaktan haz etmeyenler için düşmanlık önerilir.
aslında son derece mantıksız ve gerzekçe olan bu çaba ne yazık ki aşkın beyin hücrelerine kısa devre yaptırması nedeniyle sık sık karşılaşılan bir hadisedir. aşık olunan kişiyle tabiri caizse oluru yoksa ve kendisini hayattan çıkarıp atacak kadar cesaret gösterilemiyorsa bu yola baş vurulur. söz konusu kişiyle arkadaşça da olsa bir bağ kurmak ne kadar acı verse de hoşuna gider insanın. halbuki bu durum tam anlamıyla insanın kendisine işkence yapmasından farksızdır. zira ulaşılamaz olanı gözümüze gözümüze sokmanın alemi yoktur.
özetle "ben acı çekmekten hoşlanıyorum. ayrıca aşık olduğum kişinin hayatındaki her detayı biliyor olmanın yaratacağı paranoya hali de umrumda olmaz. ben zaten mazoşistin allahımıyım ulen !" demiyorsanız aman böyle çabalardan uzak durun diyeyim. ha tabi "iyi diyorsun hoş diyorsun da gönüle de laf anlatılmıyor ki be kardeşim" derseniz "ona ben de bir çözüm bulamadım. bulan varsa lütfen bana da bir el atsın" derim...
dost denilen kişi herşeyini paylaştığın insandır, dostun her zaman yanında olandır, dost iyisiyle kötüsüyle hayatını bilir sana fikir verir yanında olur. aşık olduğun kişiyi dostun yapmaya çalışırsan ya aşk değilsin ya da onu hayatından çıkarmak istemiyorsun demektir. aşık olduğun insan hiç bir zaman gerçek bir dost olamaz.