Zavallıdır. bu erkek (erkek diyorum kusra bakmayın) bir dişiye kölelik yaptığı için kendinden utanmalıdır. Fakat onu suçlayamayız, çünkü farkında olmadan yapılan köleliktir bu. köleliğin aşk denen zırva ile meşru kılınmasıdır.
aşık olmuş erkek, bir bayana veya bir adama karşı yoğun duygular besleyen ve bunu da aşk olarak adlandıran erkektir. kişiden kişiye farklılık gösterdiği gibi çoğu zaman '' bütün erkekler aynısınız '' sözlerini duyan erkeklerinde başına gelebilen bir olaydır. erkek aşık olduğu zaman çok şirin olur, alın onu evinize beslemeye başlayın, aşık erkekten zarar gelmez.
günün birinde, yoktan sebepten ayrılacağını bile bile, sevdiği kızın köpeği olur.
sonunda alkolün dibine vuracağını bile bile, "keşke birkaç saniye daha görsem" der.
ayrılınca 3 paketi hiç yerinden kıpırdamadan içeceğini bile bile "ben nerede hata yaptım?" der.
çünkü o erkek aşık olmuştur.
deliden daha beterdir. çünkü bir aşık sevdiği uğruna her şeyi yapabilir.
sonunda alışır aşk acısına, dışarı çıkar, arkadaşlarıyla gezer tozar, tam unuttum derken o'ndan mesaj gelir, hüzünlenir.
derinlerde bir yerde hala onun sevgisi vardır, ve hala onu sevdiğini anlar.
arkadaşlarıyla 1-2 efkar dağıtırken, "o benim gözlerimdi, artık karardı" der.
"onla tanışmadan önce korkusuz yaşardım." der.
"benim güneşimdi karanlık sabahımın, bense bu güneşin sadece gölgesiydim." der.
ve ayrılığın üzerinden 10 sene geçsin, ondan bir haber daha aldığında, tekrar onu sevdiğini anlayacak erkektir.
aşk da buna denir zaten. kavuşursan meşk olur, kavuşamazsan aşk olur.
işte o erkek benim, bizleriz.
aşık olmuş erkek sudan çıkmış balığa benzer. ne nefes alabilir ne de kıvranmadan durabilir. ilk başta kendini romantik olma çabalarına sokar. ardından baktı bu iş kara etmeyecek o zaman içinde turkayı ortaya çıkarır.
iki türlüsü vardır biri mantığını konuşturu biri duygusunu.
birini aklının içinde sürekli bilgiler çatışır diğerininkide ise akıldan ziyade kalpin ön planda olmasıdan mütevvelli düşünceden çok duygular vardır. duyguların kendini yönlendirmesine izin verir.
ikinci yani duygusal arkadaşa kız için nedersen yapar, kız nederse yapar, kızın yanindan mutlu geldiğini gören uyanık arkadaş ne derse yapar!
bizde geçdik bu yollardan ama çok şükür lisdeyken geçdik, atlatdık bitti, gitti...
Kötü ve berbat aynı zamanda duygusal arkadaşı köle yapan birşeydir bu.
duygusal arakdaşa kız nederse yapar dedik işte yaşanmış bir hikayeden, örnek:
üniversite ikinci sınıftayım üç senedir hazırlıkdan da tannıdığım bir
kız bana dersin sonlarına doğru "sus, boş konuşuyorsun hep" dedi oysaki ben anlamadığım bir yeri sormuşdum hocaya. neyse ders bitti, akşam oldu ben halen fakültedeyim, bedava internetden yaralanıyorum. bakdım telefon geldi "ben çıngılının'nin sevgilisi" dedi. he dedim. Şuaraya buraya gel dedi işim var gelemem dedim ben geliyroum dedi gel dedim. Geldi bu koç yiğit geçdik bir duvar kenarına;
benimle konuşduğunu kıza söyleme seni şöyle yaparım, böyle yaparım diyor. bu kadar adama tökerim diyip işte ankara'nın bilmem hangi semtlerinden gelirler diyor, yağız anadolu yiğidi. o bunları söylerken ben çocuğa bakıyor gözlemler yapıyor "höt!" desem çosup kaçacak biri olduğu sonucuna varıyorum ve geçmişdeki deneyimlerin birikimiyle onu anlıyor ve diklenmeden dinliyorum, taşra insanı abi! birde aşık bu adam, duygular karartmış dört bir yanını, ne yapıcağı beli olmaz. böyle bir şey için ben kendimi yakmam ama öyle ezik bir hatun için o kendini yakar biliyorum-tahmin ediyorum. Çocuk konuşdukca yani beni tehdit ettikcede kızın çocuğa yalan söylediğini anlıyorum -sonradan öğrendim çocuğa "git tehdit et ama benim yolladığımı söyleme" demiş-, hatun dediğim bilidiğin kevaşe hatun, baya baya kevaşe...
çocuğun yanından el sıkışarak ayrılıyorum. anlaşmamız var çocukla; ben okulda hatunla konuşmayacağım, oda benle. canıma minnet, özel hayatımdan bir mal, bir kevaşe eksilttim, hem de keskesin diyoruma ma hatun olaylardan sonra klasik kevaşe tavırlarıyla benden pek uzak kalmıyor, benle aynı ortamlarda bulunmakdan çekinmiyoru
-tiksindim resmen sözlük-. Çocukla konuşduğumuzun Ertesin günü advens ingilizce dersinin sınavı var. hatun bütün millete akşam sevgilim hede hödüyü şöyle dövdü böyle dövdü diyor. millet bir şey olmuş mu, gözü morarmış mı diyor kolitordan sesler bana geliyor, bir süre sonra dışarı çıkıyorum hatun yok millet gidip hede hödü oğlanı döveli mi? diyor, gerek yok diyorum, çocuğu bu yaşda bazı şeyeleri itrak etmemesinin bedeli olarak onu dövmeli mi?, beyfendi olarak baylığıyla o kevaşe hatunu baş başa bırakmalı mı? yoksa bir hayvan olarak sadece hatunu dövmeli mi? sorularıyla zihinimde dolanırken. ardından hatun artislikler falan fişkan eğleniyor öyle, lay lom, kendi küçük dünyasında. Ben öyle takılıyorum...
Sonra günlerden bir gün bu hatunun röportaj yapdığı bir itfayeciye asıldığını, çocuğa karaktersiz ve benzeri bilmum kevaşe hatun aşklarının son noktasından önce gelen sıkıcı ve tiksindirici olan ve hep karşı tarafı suçlayan cümleleri sarf ettiğini duyuyor çocuğun haline üzülüyorum ama sonra "deymez, o da böyle öğreniyor" diyorum.
duyguları arka plana atarak kafasından sürekli bilgileri çatışdırarak, mantığını konuşturan arkadaş ise böyle bir durumda. (bu arkadaşın böyle bir hatunla çıkması düşük bir ihtimal diyor, olsa olsa ilk kez bu tarz kevaşe hatun denemesidir. tahmininde bulunuyorum)
sevgilisi olan böyle bir hatunun kendisine bulunacağı şikayeti ilk önce aklı selim bir şekilde duygukalarının gözünü karartmasına izin vermeyerek, insan olarak dinler ve vardığı sonuç doğrultusunda hareket eder yani kevaşe bir hatunun "git tehdit et ama adımı verme bana ezik demesinler" demesiyle kimsenin önüne dikilmez. gerek yokdur bilir.
-bu karıdan kurtulmalıyım der.
(aslında bu hayat boyunca bir tek eşin olsa, birden karşına çıksa! herşey daha güzel daha şen olmazmıydı, hem hayat arşivimiz bu kadar gereksiz şeyle dolmazdı.)