Ya bizler aşık olamadık, ya da değil aşk efsanelerde anlatıldığı gibi. Efsanelerde aşk öyle temiz bir duygudur ki aşığı çöle düşürür. Tanımı değişkenlik gösterse de içine girdiği kalpleri aynı hisleri yaşatan bir duygu. Ne şiirler, ne efsanelere konu olmuş aşk.
Lisedeki edebiyat öğretmenimin dediği gibi; vezir de olsan müşkül de olsan aşık olursun. Bu yüzden halk edebiyatında da divan edebiyatında da aşk vazgeçilemeyen tek konudur. Aşığa aşkının kirpiği her daim oktur ve aşık her an kalbinden vurulmaya razıdır.
Düşünüyorum da o biblo gibi kadın, o kadar ergenin içinde iyi anlatmış konuyu. Her ne kadar işin edebi boyutunda da olsam benim bile kafama işlemiş. *
Vücudunun dengesini bile bozabilecek bir duyguymuş. Öyle diyordu bir kitapta.
Dediğine göre, aşk duygusunun uzun süreli olması bedenin kaldıramayacağı bir şey Olurdu, çünkü kalbin bu kadar hızlı atması, midende bambaşka şeyler hissetmek, nefes alışının bile duruma göre değişmesi, o kadar heyecan uzun süre insan bedeninin kaldırabileceği bişey değil. Bu yüzden bir süre sonra bu his gidiyor ve yerini bırakırsa sevgiye bırakıyor. . Kısa da sürse yaşanması insanı mutlu edecek bir eylem.
iki kişiye aynı anda aşık olabiliyorsan birisine aşık olamamışsın demektir. daha duygularından bi haber ne yaşadığını bilmeyen bir bireysin demektir.
nasıl iki kişinin bildiği sır, sır değilse aynı şekilde iki kişiye hissettiğin aynı duygu aşk değil merak ve cinsel çekimdir. Aşk başka bir şey dostum.
Hayat bir anda değişi veriyor aşık olunca.
işini herşeyini keyif alarak yaparsın.
Kalbim güm güm carpar.
içinde kaybetme duygusuna düşersin.
Gülümsemeler çoğalır.....
Aşk güzel birşey.Yada acı hüzünlü birşey.
Her aşkın farklı bir hikâyesi var...
Canının yanacağını bile bile her seferinde yeni bir ümitle hayata sarılmak sanırım. Hayatın boyunca ne kadar aksini iddaa edersen et hayatında gerçekten sevdiğin birisi olmayınca hep eksiksin, yarımsın.