günah çıkartmaktır. içindeki zehri dışarı atma çabasıdır ağlamak.
evden koşarak çıkıp kaçman gibi olduğun yerden, içindekilerin yıllardır hapsedildiği yerden firarıdır ki tutabilene 'aşk' olsun.
bazen çocuk gibi bağıra bağıra ağlamak istiyorum. şöyle hiç kimsenin beni duymayacağı bir yer bulup, basıp nidayı bağıra bağıra ağlayasım geliyor ama şehir hayatı işte; bizim ağlamalar çok uzak böylesinden.
insan istediği gibi ağlayamıyor bile. peki niye bu koşturmaca? istediklerimize sahip olup mutlu olmak için mi? mecbur muyuz mutlu olmaya? ağlasak ya işte bağıra bağıra niye olmuyor?
sizi bilmem ama ben en fazla bir iki damla yaş akıtacak kadar ağlayabiliyorum. hemen silip kimseye çaktırmama çabası izliyor o birkaç damlayı da. çoğu zaman o da yok hepsi içime akıyor göz yaşlarımın.
bazı insan rahatlar ağlayınca, sanki içindeki kötülükleri akıtmış gibi hisseder gözyaşlarıyla. bazılarınada daha çok acı çektirir, tekrar tekrar hatırlatır geçmişi, ağladıkça daha da büyür sanki acıları.
bebekler ve çocuklar için bir iletişim aracı.
yaşamın zorluklarıyla yüzleşince, sığınabileceğimiz bir limandır.
(bkz: gözlerin dilidir)
ağlamak insanı rahatlatır,
hafifletir,
üzerimizdeki negatif enerjileri boşaltır.
yitirilen değere gözlerin ağıtı ve haykırışıdır.
ağlayan birinin gözlerine bakabilmek cesaret ister. o ağıta ortak olmak, o isyankar çifte karşı dik durabilmek zordur.