Sevgilimden ayrılınca kendimi abur cubura vermiştim. Deli gibi yiyodum. Utanmasam waffle dan sonra ekmek isteyip tabağı sıyıracaktım. Sonra her yemek yememde zaten şişmanım daha da kilo alcam diyip ağlardım. Bir yandan gözlerimi silip diğer yandan ağzıma yemek tıkardım.
Bugün arkadaşım esse den kendine diye baktığımız fırın eldivenini hediye paketi yaptırıp bana aldığını söyledi şaşırdım utandım kendimi ağlarken buldum.
annemin yiyeyim diye verdiği kayısı yere düşmüştü nasıl üzülmüştüm nasıl ağlamıştım bana fayda sağlasın diye canım annem kayısı vermişti bense mal gibi düşürmüştüm annem geldi o an aklıma ne bileyim ağladım ama nasıl.
1 buçuk saatlik yol geldikten sonra evime gitmeme 15 dakika kala minibüsün gelmemesi üzerine sinirden ağlamış olmam. üstelik minibüsteki kadın sevgilimden ayrıldığımı sanıp beni teselli etmişti
Woody allen bir aralık ayında istanbul'a konser vermeye gelecekti.
Ben de sabah biletix satışı başlar başlamaz bilet alayım diye pusuda bekliyordum. satış acılınca bir de baktım biletler daha satışa çıkmadan iksv üyeleri tarafından tüketilmiş.
Benim iksv üyelik aidatına ayıracak param yoktu. Zaten çalışmaya yeni başlamıştım. Ama konservatuar dönemlerimdeki tecrübelerimden biliyordum ki türkiye'de bu kültür sanat faaliyetlerinde boy gösteren tiplerin %99 sanatın hiçbir alanından çakmaz. Sadece etiket için konserlere giderler. Daha konserin bitmesine onlarca dakika varken saygısızca alelacele kalkarlar otopark kuyruğu telaşıyla.
Oysa ben 6 yaşımda annie hall'u izlediğimden beri hayrandım woody allen'a. Basbayağı adaletsizlikti bu.
Neyse artık nasıl bir ağırıma gittiyse Hiç sevmediğim iş yerimde soğuk ofisimde bilgisayarın başında gözlerim dolmaya başladı.
Kalktım tuvalete gittim.
bir yandan "saçmalama, konsere bilet bulamadım diye ağlanır mı?" diyordum ama faydası olmadı.
Uzun uzun Hıçkıra hıçkıra ağladım.