Aslında herkes beni sıradan bir dinlenme yeri olarak görür. normaldir bu düşünceleri ama buraya oturanların sessizlik seanslarında çok şey paylaştığını kimse bilmez... onlar da yani misafirlerim de fark etmez ama onun sessiz çığlığını bir tek ben duyar ve anlarım.
Aslında neler taşıyorlar o sessizliklerinde, o sıradan dinlenme zamanlarında, ben bilirim tüm çıplaklığıyla... Galiba yalnızlık insanlar tarafından bu yüzden çok seviliyor. Hafifçe esen rüzgara bırakıyorlar kalp kırıklıklarını... Bazen yaşlı bir teyze, bazen ise 18inde bir kız.
Teyzem oğlundan dert yanarken, 18 lik Deniz, Gökay'ın yaptığı hatalar yüzünden zor günler geçirmekte olduğunu anlatır.
Ama anlamaz onu dinlediğimi... Çoğu zaman ölümsüz aşk isimleri kazınır gövdeme..
istemem canım yanar belki ama kazıdıkları yerde son bulur hikayeleri.
Çok aşk vardır adı üstüme kazınan, biçimsiz bir kalp içinde C-K, T-Y gibi...
Yıllarca durur o izler bende fakat bu kadar uzun sürmez bu sevdalar...
çok sonradan birisi gelir üzerini karalar, diğeri ona bakar bakar hatırlar...
Aslı budur yaşantıların.
Çoğu aynıdır, üzerime oturup etrafı seyreden bakışlar.
anlamaya çalışırlar çoğu zaman yaşadıklarını...
onarmak isterler her zaman...
Ne yazık ki dönüşü olmayan yola çoktan girilmiştir onun hayatında...
Kaybetmektedir insan, neyi mi?
Her şeyi sevdiğini, kardeşini, aşkını, oğlunu vs... Yaşadığı sürecede kaybetmeye mahkumdur her zaman.
Yaşadığı hayatta kayıpları dışında güzeldir aslında.. sıfırdan, 75e en fazla.
Ve her yaştan çok insan geldi yanıma... Birisi annesinin vefatını düşünürken diğeri doğacak çocuğunun nasıl olduğunu düşünürdü...
Canlı olmayabilirim, bir iki tahta parçasıyım belki, ama çok hayata ev sahipliği yaptım... Senden de çok.
Çok çifte kumru ağırladım, sonraları yalnız gelmeye başlayan. Hikayesinde kayıpları çok olan insanlar ağırladım ve yaşadım onlar hayata veda ettiğinde.