ağustosun sonunda gösterime girecek Jan Kounen filmi.
türkçeye 9.99 YTL olarak çevrilmiştir. bu öyle bir çeviri ki filmin konusunun, kitabının falan herşeyinin önüne geçmiştir.
mesajını, konusunu geçtim, öncelikle kesinlikle eğlenceli ve kahkaha attıran bir film. çekimler sırasında sürekli reklamlardan alışık olduğumuz tekniklerin kullanılması, takibi belli bir süre sonra yorucu hale getirse de, aralarda patlayan espriler ve göndermeler filmi izlenir kılıyor. kısaca konusu; trendy ve kahretsin çok zenginim bir abimizin, zamanla içinde bulunduğu ortamdan tiksinmesi, avrupa fight club'ı bir nevi.
--spoiler--
alternatif yoğurt reklamı, cenin önü dans, kafa pek bir güzel araba kullanırken birden başlayan animasyonlar ve son olarak hamileyim haberine değişik kültürlerin verdiği ortak tepkiler akılda kalan sahnelerdi.
--spoiler--
filmin adının 9.90 ytl diye türkçeye çevirilmeleri saçma olmuş. daha da saçması filmden once kitabı çıktığında da 3.70 ytl mi neydi kitabın adı. o günkü döviz kuruyla türkçeye çevirmişler. hayır 99 frank diye çevirince zoruna mı gidiyor?
dün gece izlediğim ve gerek çekim sırası gerekse insanı içine çeken sahneleriyle tam anlamıyla kusursuz olan filmdir. daha etkili kılmak için aşağıdaki reçeteyi uygulayın
filmi gece saat 02.30 gibi izlemeye başlayın bittiğinde bomboş sokaklara çıkın ve son ses Massive Attack - Inertia Creeps dinleyin.
Lakin sevgili beigbeder Reklamı ve reklamcıyı haddinden fazla abartıyor. dolayısıyla Hali hazırda şişik egolu sevgideğer reklamcılarımız da kendilerini iyiden iyiye bir şey zannedebiliyor. Ve diğer yandan fredcaneric, dünyanın bütün günahlarını reklamcıların omzuna hoppala diye bindirip, dünya turuna çıkarıyor.
Dünya ne kadar masumsa, reklamlar da o kadar masumdur dostum.
Kimse bugüne kadar yoğurdum kötü demedi...
"Şenşakrak peynirleri... Hımm. facia bir lezzet. Ama çok da kötü değil, piyasada sondan üçüncü. Dürüst kalitesizlik ilkesinden şaşmayan özgün lezzetiyle... Şenşakrak Peynirleri'ni yemezseniz ölümü yeyin!" duydun mu hiç böyle bir şey? ya da, Mahalledeki Yoğurtçu Mahmut amcanın yoğurdu da kötüydü. amca reklamcı da değildi. ama hiç yoğurdum berbat demedi. Hatta umarsızca övdü. E napcaz o vakit?
Dünya ne kadar masumsa, reklamlar da o kadar masum dostum.
Afrika'daki insanların hala açlıktan ölüyor olması, reklamcılığın suçu değil. Total bir göz körlüğü, komple bir aymazlık. Bir bölüşmeyi bilmemek problemi. Bir açgözlülük fetişi. Bir insan hastalığı. Büyük tıp alimleri gün gelir tüm çağların hebası olan bu insan hastalığının da çaresini bulur umarım. "bulur umarım" derken lafın gelişi homına kayyum.
kesinlikle izlenmesi gereken fransız yapımı sanatsal film. film de reklamcılık ele alınmaktadır. lakin konu sıkıcı bir şekilde değil güzel, izleyici ayık tutan bir şekilde işlenmiştir. kesinlikle tavsiye edilir, izleyin.
son dönemde izleyip de etkilendiğim tek film, gerek müzikleri, gerek anlatılanlar, gerekse bir adamın baş kaldırışı, aşk, intihar, her şeyi bırakıp gitmek.. bu filmde hepsi mevcut.
reklam ve reklamcılık bu kadar güzel anlatılabilir.
kapitalizme, yarattığı tüketim toplumuna sert bir tokat. ne kadar umrunda olur ayrı konu. izleyen herkesin belirli ölçüde bilinçleneceğini düşündüğüm, çok etkilendiğim fransız yapımı film.konusu bir yana,her sahnesi etkileyici.
zar zor bulup izleyebildiğim, insanı dumura uğratan film. dünyanın herkesin göremediği o iğrenç yanını sokar insanın gözüne. kesinlikle izlenmelidir muhakkak katıcaktır bi şeyler.
Kimsenin anlayamadığı ama filmin içeriğine bakıldığı zaman tamara karakterinin aslında octave'ın komedi filminde oynadığı açık bir şekilde görünen sinema eseridir. ne kadar güzel bir film olduğunu 2. sonu dikkatle incelediğimde anladığım film .reklam sektörünün dünyayı berbat hale getirdiği önermesini gayet yeterli kanıtlarla doğruluyor.
Herşey Geçici Aşk,Sanat, Bu dünya, sen, ben... özelliklede ben
"99 Francs".
edit : bide Türkçe dublaja 9.99YTL diye çevirilmiş gidin gendi bahçanızda oynan keserim topunuzu
''Reklamcıyım. Kainatı kirletiyorum. Ben size pis şeyleri bile satan adamım. Asla sahip olamayacağınız o şeylerin hayalini kurduran... Photoshop'ta rötuşlanmış kusursuz bir mutluluk... Kılı kırk yararak oluşturulmuş görüntüler, moda müzikler. Zar zor biriktirdiğiniz paralarla, son kampanyada itelediğim rüyalarınızın arabasını satın almayı başardığınızda ben onu çoktan demode etmiş olacağım. Sizi yenilik bağımlısı yapıyorum.Yeniliğin avantajı, hiçbir zaman yeni kalmamasıdır. Salyalarınızı akıtmak: benim görevim bu. Benim mesleğimde kimse mutlu olmanızı istemez, çünkü mutlu insanlar tüketmezler. Çektiğiniz acı, ticareti canlandırıyor. Bizim jargonumuzda buna "Alışveriş sonrası düşü kırıklığı" deniyor. Size acilen bir ürün gerekiyor; ama ona sahip olur olmaz bir başkasına gereksinim duyuyorsunuz... ihtiyaçlar meydana getirmek için kıskançlığı, acıyı, doyumsuzluğu körüklemek gerekiyor. işte benim savaş gereçlerim bunlar. Hedefim ise sizsiniz.''
Her şey satılıktır
aşk, sanat, dünya.
sen, ben.
özellikle de ben.
son teslim tarihi olan her şey gibi
insan da bir ürün sayılır.
ben reklamcıyım.
asla sahip olamayacağıniz şeylerin
hayalini kurmanızı sağlarım.
gökyüzü hep mavi.
kadınlar daima güzel.
mükemmel fotoşoplanmış mutluluk.
dünyayı güzelleştirdiğime
inanıyor musunuz?
aksine, içine ediyorum.
her şey geçici.
aşk, sanat, dünya..
sen, ben.
özellikle de ben.
içinde yeni bir şey bulunmayan bir film. Fight Club ve Into the Wild özentisi olmuş. Konu benzerliği değil, bildiğin özentilik. Adamın ikinci çektiği reklam filmi Tyler'ın ' Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden pislikleriyiz!' dediği kısma o kadar benziyor ki, hele adamın ormana gitmesi... Hakkını yemiyeyim, eğlenceli film.
Garip ve sıradışı bir film.izlemeden önce reklam sektörüyle ilgili olduğu için izlemek istemiştim tam olarak istediğimi alamadım.Film olarak sürükleyici diyebilirim ama yeterince etkileyici bir film değil bunun nedeni de heralde biraz fazla garip sahneler ve yeterince duygu yüklü sahnelerin olmayışı olabilir.Film bir reklamcının çöküşü denilebilir yani nasıl bir uyuşturucu kaçakçısının çöküşü temalı filmler varsa bu filmde de hemen hemen yetenekli bir reklamcının çöküşü anlatılıyor diyebilirim.Film ilerledikçe garipleşiyor demek istediğim sahnelerin içerikleri,zaman zaman Jean Dujardin'in karakterinin reklamcılık sektörüne ait görüşlerini aktarması da güzel olmuş.Son olarak ben filmi pek beğenmedim yani yeterince bana etkileyici gelmedi fakat farklı bir film ve sıradışı bir film izlemek isteyenler için tavsiye edebilirim.