95 yılın alışkanlığıdır giden. insan bir sene giydiği pantolonu bile kapıcıya verirken eli titriyor, tüm ömrünce gördüğü, görmesede varlığından haberdar olduğu kişinin ortadan kaybolması üzer adamı elbette.
bir n harfi fazla gelmiş başlıktır. her şeye rağmen "95 yaşındaysa ölsün pezevenk" yaklaşımı doğru değildir. sevdiğin birini artık göremeyecek olmanın verdiği üzüntüdür bu. ha, "zaten yaşayacağını yaşadı", "torununun torununu gördü" gibi söylemlerle acı hafifletilip, rahatlıkla atlatılma sağlanabilir.
ne kadar yaşlı olursa olsun oğlunun veya kızının ağlaması saçma değildir. misal benim babaannem 97 yaşında öldü. ne kadar yaşlı olsa da annedir o babaannedir o hiç bir evlat anasına doyamaz.o yüzden çok yanlış bir önermedir.
ölen insanın arkasından "onun daha fazla şey yaşaması gerektiği için" ağlanmaz.
ölümün arkasından ağlamak, dünyadaki en bencil ağlayışlardan birisidir. çünkü onu bir daha göremeyeceğimiz için ağlarız. kendimiz için ağlarız. eksik kalan yarınımız belki de eksik kalan yarımız için ağlarız... dolayısıyla ölen kişinin yaşının önemi yoktur bu durumda.
95 yaşında ölen adamın arkasından ağlamakta yine bu bencilliğin eseridir.