haberlerden bilgilenilmekte idi. internetten önce yani. o zamanlar "havuz medyası" diye bir şey yoktu. trt bildiğin devlet kanalı idi bir ağırlığı vardı haberler genelde trt den takip edilirdi. bugünkü gibi hükümet ağzı ile haberler verilmiyor, programlar yapılmıyordu. kapitalizm bu kadar azmamıştı maçlar açık kanalda ( gene ekseriyet ile trt de ) verilirdi. şampiyonlar ligi maçlarını stardan falan izlerdik mesela.
şimdi internet var ama interneti de engelliyorlar sürekli. ülkede binlerce ak çomar denilen sosyal medya trolü var onlardan sıyrılsan kendi işine gelmeyince interneti de engelleten birileri var malum. o yüzden doksanlardaki bilgilendirme daha zor ama daha değerliydi..
anahaber bültenleri vardı. ailecek tv karşısına geçip ali kırcayı falan izliyorduk. sonra da yemeğe geçerdik. yemekten sonra da beethoven falan bakıyorduk. hey gidi.
Üstü sigara yanığı dolu yeşil çuhalı sabahçı kahvelerinde manşette “s.ke s.ke müslüman yaptı” tarzı abidik gubidik haberler olan bulvar gazetelerinden. Bu genel kültürümü entelektüel kaygılarımı filan hep o ortama borçluyum.