oyunculardan birinin manitasi sokaktan geciyorsa tez zamanda top cicilibicili kizimizin yonune dogru taça atilirdi. Eger o dalginlikla baska oyuncu topa kosarsa yakalanip, dovulur, yakalanamazsa gelince istenmeyen tuy muamelesi gorurdu
yaş ilerlediğinde, hatırlandıkça tebessüm ettirendir.
farz-ı misal; eğer rakip oyuncu ile sıkı bir ikili mücadele sonrası faul yapıldıysa akabinde mutlaka şu söz öbeği gelir:
- omuz omuza mücadele olm, karı gibi oynamayın.
velev ki faul yapılan kişi ile aynı takımdan bir oyuncunun biryerine top değsin, ve kaptırdığı topla karşı takım gol atsın, işte kızılca kıyamet orada kopar:
+ gol beeee hem de boru gibi
- ne golü lan, öküz gibi girişiyosunuz
+ ama adamın devam etti*
- kamil, devam mı ettin lan
* yok rıfkı top bacağıma çarptı
- duydun mu bak
+ olm bizimkiler de görmüş devam etmiş*
işbu 90 lı yılların mahalle maçlarının bir diğer fenomeni de şayet maçı top sahasında değil de sokakta oynuyorsanız araba geçtiğinde durmak zorunda olduğunuzdur. ama asıl olay arabanın geçme esnasında maçı izleyen bir diğer şahsın ya da şahısların "snapshot" şeklinde kare almasıdır. taşıt geçer, top tekrar ele alınır ve üçüncü şahsın da katılımıyla dizilim gerçekleştirilir.
- kamil sen şurdaydın, rıfkı sen şurda, hooop haydar nereye, geç bakalım topun arkasına, beni mi kekliyon lan?
+ olm bu adam senin en iyi arkadaşın, kıyak geçiyo lan size.
- yalancının?... *
aniden yağmur bastırsa bile üşümeksizin devam eden, onur mücadelesi halini almış maçlardı. kimin annesi erken eve çağırırsa yandı demekti. ertesi gün eğer maç kaybedilmişse bütün sorumluluk ona yüklenir, takıma günah keçisi ilan edilirdi. güzeldi vesselam.
Oyun okul,saha vs değilde mahalle arası bir yoldaysa, ve yoldan araba geçiyorsa önce arabaya yol verilir sonra herkes itinayla eski yerine geçer,bu da bazen tartışmalara sebebiyet verebilirdi.
top sahibi oynayacakları seçer.
adamın devam derse maç devam eder.
abanmak yok.
sadece adam eksikse kaleci oyuncu olur.
topun sahibini annesi çağırdığı zaman maç biter.